Bir ataş ver!

Osman Ata ATAÇ İŞLETMECİLİK SOHBETLERİ

Birkaç hafta paydaş kapitalizmi diye bir yeni akımdan bahsediyorum. Bu hafta paydaş kapitalizminin bir örneği olan tütün sanayiinden, özellikle sigara sanayiinden bahsedeceğim.

“Ah bir ataş ver cigaramı yakayım” türküsünü bilmeyeniniz yoktur herhalde. Veyahut “Cigaramın dumanı, yoktur yârin imanı” şarkısını. Sigara veya cıgara veya cigara kültürümüzün içine yerleşmiş bir muzır keyif verici, sakinleştirici, maçolaştırıcı, fam-fatalleştirici üründür.

Rahmetli dedem geç atmışlı yaşlarında bir kalp muayenesi için doktora gitmek zorunda kalmıştı. Döndüğünde ailece soruşturduk “Ne dedi?” diyerek. “Kalp teklemiş” dedi ve ilave etti “Birkaç ilaç yazdı sonrada onu yeme bunu içme dedi” diyerek surat buruşturdu. Bir de sigara yaktı. Anneannem klişe itirazlarından birini hemen servis etti: “Bu zıkkımı iç diye izin verdi mi?” diyerek klasik itirazını yeniledi. Dedem 1911 Harp Okulu mezunuydu. Sırasıyla Balkan, Çanakkale, Doğu Cephesi, Kanal ve Yemen’de dövüşmüş en son esir düştüğü için iki yılını geçirdiği Mısır’daki kamptan ülkesine dönmüştü. Anneannemin eleştirilerine alışık olmasına rağmen bu kez reaksiyon gösterdi ve elindeki sigarayı göstererek ve hepimize hitaben “Ben bununla cepheye gittim. Üç günlük bir adamın lafıyla onu bırakamam” dedi. Kan ve can pazarında siperde uykusuz geceler geçirirken bir sigara tellendirmenin zevkini bana yıllar önce ben daha çocukken anlatmıştı. Onu hatırladım.

İlkokula kadarki küçük yaşlarım subay olan rahmetli babamın Van’ın Erciş ilçesine tayini dolayısı ile orada geçti. O zamanlar askeri vasıtalar, atlı kızaklar ve kırk yılın başı geçen bir kamyon hariç en yaygın kullanılan vasıta kara trendi. Ne zaman trenle bir yerden geçsek hattın iki yanında köy çocukları koşar “gaste, gaste” diye bağırırlardı. Yani yolculardan okunmuş gazeteleri camdan atmalarını isterlerdi. Sonraları bu gazeteleri sigara sarmak için istediklerini öğrendim. Öyle ya ortada sigara kâğıdı yoktu. Yıllar sonra Anadolu’da çok popüler olduğunu gördüğüm İncillerin bu popülaritelerinin nedenini sorduğum biri, sigara sarmaya en uygun kâğıdın Hristiyanlığı yaymak için çalışan misyonerlerin büyük bir şevkle dağıttıkları İncil sayfaları olduğu şeklinde açıklamıştı.

Gençlik yıllarımda sol fikirlerin sembolü parka, postal ve birinci sigarasıydı. Daha havalısı “Çerkez kızın saçları gibi sarı ve dalgalı” Bitlis tütünlerinden sarma sigaraydı. Eh adı üstünde solcu Malboro içecek değil ya. Son senelerde bir paket sigarayı galiba 18 liraya çıkaran görülmemiş büyüme sonucu sigara sarmak yeniden moda oldu. Sigarayı bırakmış olalı birkaç sene geçmiş olmasına ve hala canımın istemesine rağmen sigara sarmıyorum ve almıyorum hatta otlamıyorum bile. Biliyorum bir tane içsem gerisi gelecek. Anlaşılan benim sigarayı bırakmam tütün sanayiinin mali yapısını hiç sarsmamış ki istatistiklere göre Global tütün pazarının değeri 2020 yılında 932 milyar dolar olarak veriliyor ve yılda en aşağı %1,8 büyüme öngörülüyor. Sigara şirketleri günde 22.5 dolar yani saatte neredeyse 1 milyon dolar kazanıyor. İyi para. Sigaradan sadece şirketler para kazanmıyor. Devletlerin de sigara ekonomileri tıkırında. Ülkemizde resmi ağızların sigaranın haram olduğunu söylemelerine karşın devletin en büyük gelir kaynaklarından biri olan sigaradan elde edilen gelirlerin helal amaçlara! sarfı gibi bir çelişkiyi çözümlemedeki sıkıntıları ortada. 2020 yılında tütün mamullerinden 65 milyar TL Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) geliri beklenmekteydi. 2019 yılında toplanan ÖTV'nin yüzde 32'si sigara ve tütün ürünlerinden alınmış. Sizin anlayacağınız sigara satışları hem devletler hem de şirketler için iyi iş.

Gelgelelim son bir iki haftada sizlerle paylaştığım ‘paydaş kapitalizmi’ çerçevesinde düşünülünce ortada bir başka sorun olduğu anlaşılıyor. O da sigaranın insan sağlığına verdiği zarar. Zarar derken sadece sigara içenleri değil, sigara içenlerin yakınında olanları da göz önüne alırsanız ortada bu üründen ‘zarar’ gören milyonlarca paydaşın da olduğunu göreceksiniz. Tütün üreticisinden-sigara satıcısına kadar olan paydaşlar memnun, belediyeden devlete sigara satışlarından vergisini alan paydaşlar da mesut ama bir diğer paydaş olan sigara içmeyenler ve toplum sağlığından sorumlu olanlar şikayetçi.

Şimdi tütün ürünleri pazarına bir bakın. Ortada 930 küsur milyar dolarlık bir pazar var. Her ne kadar genelde pazar yavaş yavaş küçülüyorsa da bu pazarda iş yapan sigara üreticileri hala saate bir milyon dolar kazanıyorlar. Şimdi durup dururken paydaş kapitalizmi yapacağız diye orijinallik yapmanın alemi var mı? Bakın en sigara karşıtı ülkelerde olan, ikide birde ne kadar sigara karşıtı olduğunu söyleyen, sigara içenlere parmağını sallayan başkanımızın idaresindeki ülkemizde sigara içenlerin sayısı azalmak bir tarafa artıyor da. 2019 yılında Türkiye'de 119,75 milyar adet sigara satışı gerçekleştirilirken tiryakilerin cebinden yaklaşık 78 milyar lira çıkmış. Bununla Türkiye dünyada sigara tüketiminde 11. sıraya yerleşmiş. Hepten yasak etsen edemezsin, daha da pahalılaştırsan kaçakçılığa prim verirsin. Bizde yapa yapa sigaraların ambalajlarını değiştirdik. Sağa sola burada sigara içemezsiniz levhaları astık, bir de tiryakiler sanki bilmiyor gibi sabah akşam sigara içenler erken ölür, sürüm sürüm sürünür diye haber yaptık.

Ne diyordu çağdaş kapitalizmi tüm paydaşların mutluluğu için uğraşmalısınız ve bu meyanda tüm paydaşların örgüt ve kişiler olarak sağlıklı ve esenlik içinde yaşamalarını sağlamak için düzeltmelere gidin hem de olumsuz etkileri kaldıracak yeniliklere yatırım yapın. Bu önerilere ilaveten abanın altında sopa da gösteriliyor. Eğer siz yapmazsanız başkaları yapacak deniliyor.

Şimdi böyle sadece içenle satanın (ve de fıstık gibi vergisini toplayan devletlerin) mutlu olduğu bu kadar lezzetli bir pazarda paydaş kapitalizmi nasıl çalışacak. Yukarıdaki önerilere göre yeniliklere yatırım yapmak bir çare. Gerçekten de büyük firmalar daha çok yüksek gelirli ülkelerde yenilikler deniyorlar. Bu yeniliklere ‘gelecek nesil ürünler’ deniliyor.

Bu ürünler arasında başta gelenlerden biri ‘snus’ denilen ağızda üst dudak ile üst dişlerle damak arasında kalan bölüme yerleştirilerek kullanılan, içinde tütün bulunan küçük keseler. Bu ürün bildiğim kadarıyla İsveç hariç Avrupa’nın büyük bir bölümünde yasak. Bir popüler diğeri e-sigaralar denilen elektronik sigaralar. Bunlar çoğu zaman pil yardımıyla çalışan, genellikle nikotin içeren bir sıvı çözeltiyi ısıtan ve solunabilecek bir buhar haline dönüştüren cihazlardır. Bunlara bazen e-buharlaştırıcı gibi isimler de verilmektedir. Birde Heated Tobacco Products (HTPs) Isıtılmış Tütün Ürünleri denilen ürünler var. Bu ürünler adlarından da belli olacağı gibi nikotini tütünü yakmadan fakat ısıtarak elde etmeye yönelik icatlar. Tütün yanmadığı için zararlı kimyasal gazlar sigaraya oranla oldukça az oluyormuş. Başlıca avantajları da buymuş. Tütün şirketleri paydaş kapitalizminin bu ürünlerini önce yüksek ve orta gelirli ülkelerde pazarladılar ancak tüm yasaklamalara rağmen özellikle HTPlerin dünyanın diğer ülkelere yayılması da önlenebilir gibi gözükmüyor. HTPler arasında en popüler olan bir gurup IQOSler olarak biliniyor. IQOS sektörün büyüklerinden Philip Morris International (PMI) tarafından pazarlanıyor ve piyasadaki en yaygın HTP olarak en yüksek pazar payına sahip. PMI dışındaki diğer üç büyük Global işletmenin de HTP markaları var.

Araştırmalara göre IQOS’ler piyasalara hızla yayılıyor. Bu büyümeye rağmen 2019 yılında HTPler halen global tütün perakende piyasasının sadece %2’sini oluşturuyorlardı. Ancak 2014 yılından bu yana satışların hızla arttığı görülüyor. 2014 yılında 100,000 HTP cihazı ve 15,3 milyon ısıtılmış tütün çubuğu satılmışken (HT çubuğu) 2019 yılında satılan cihaz sayısı 13 milyon cihaz ve 70 milyar çubuk seviyesine yükselmiş. Aynı dönemde http’lerin global perakende değeri de geometrik bir artış gösteriyor. 2014 yılında 16 milyon Dolar olan pazarın büyüklüğü 2019 yılında %10,000 büyüyerek 16 milyar dolar seviyesine yükselmiş. 2014 yılında perakende değerlerin %30’u HT çubuklarından %70’i cihazlardan gelirken 2019 yılında satışların %95’i çubuklardan gelmiş.

HTP’lerin en büyük pazarları Güney Doğu Asya (özellikle Japonya ve Güney Kore) ve bundan sonra da Batı ve Doğu Avrupa. 2019 yılının en büyük HTP pazarı açık ara Japonya. 2019 yılında Japonya HTP perakende satışları yaklaşık 9 milyar dolarken onu 1.6 milyar dolarlık satışla Güney Kore ve bir milyar dolarlık satışla İtalya takip ediyor. Rusya pazarı en hızlı büyüyen ülkelerden. 2019 yılında Rusya perakende pazarı 2018 yılına oranla %200 artarak bir milyar doları aşkın bir büyüklüğe ulaşmış. Diğer büyük ve süratle büyüyen pazarlar Romanya (400 milyon dolar 2018’e oranla %53 büyüme), Almanya 342 milyon dolar 2018’e oranla %91 büyüme), Polonya (233 milyon dolar 2018’e oranla %160 büyüme), Çek Cumhuriyeti (250 milyon dolar 2018’e oranla %72 büyüme) ve Ukrayna (230 milyon dolar, 2018’e oranla %220 büyüme). Dünyanın öbür taraflarında da pazar büyümesi bunlardan farklı değil. Malezya’nın yeni http perakende pazarının son bir yıldaki büyümesi %1,200’lük bir sıçramayla 3.2 milyon dolardan 40 milyon doların üstüne çıkarken Letonya’da hala küçük bir pazar olmasına karşın büyüme %655’i bulmuş. Litvanya ve Kazakistan’daki perakende pazar büyüklüğü ikiye katlanmış. Yine bildiğim kadarıyla bunlar bizde yasak. Ama herkesin elinde görüyorum. Anlaşılan yasak masak satan da alan da bir yolunu buluyor. Paydaş kapitalizmi paydaşlarınız mutlu kılmak için yenilikler yapın derken para kaybedin demek istemiyor belli ki.

Neyse bilginiz olsun istedim. Bırakmamış olsam yazının bitişi vesilesiyle bir sigara tellendirirdim ama hayat zor.

Sağlıcakla kalın

Tüm yazılarını göster