Ağacın en tepesine çıkmışsın... Başlıyorsun budamaya. Hem de bindiğin daldan... “Aman yapma, etme; bak düşeceksin” diyenlere kulaklarını mı tıkıyorsun ya da orada manzara çok güzel de ona mı dalmışsın veya yukarıdaki rüzgarın sesinden söylenenleri duymuyor musun, pek belli değil. Galiba sesleri ve uyarıları duyuyorsun da pek umursamıyorsun, sanki “Benden iyi mi bileceksiniz” havasındasın...
Kesiyorsun, kesiyorsun ve üstünde oturduğun dal yer çekimi gücüne ve ağırlığına dayanamayıp kırılıyor ve o dalla birlikte doğru aşağıya... Can havliyle bir alttaki dala tutunuyorsun. Yerde kaygıyla seni izleyenler çakılmadın diye rahat bir nefes alıyor. Artık daha dikkatli olacağın sanılırken sen tutup bu sefer bir aşağıdaki dalı kesmeye başlıyorsun. Ama o da ne, yine bindiğin dalı kesmiyor musun...
Aşağıdakiler öyle panik halde ki, sana bakmaktan düşen dallardan sakınamıyorlar ve birileri yaralanıyor; kafa, göz yarılıyor.
Faiz oturduğumuz daldı!
Merkez Bankası’nın politika faizi ile TÜFE’deki yıllık değişimi birlikte gösteren iki grafik hazırladık. Biri diğerinin bir bölümünü gösteren iki grafiğimiz var.
Büyük grafikte 2011 yılı başından bu yılın mart ayı sonuna kadar olan dönemin verilerini görüyoruz. İkincisi ise dediğim gibi bu geniş zaman dilimi içindeki daha kısa bir süreyi gösteriyor; 2021 başından bu mart sonuna kadar olan dönemi. İkinci grafikle son iki yıl üç aylık, yani 27 aylık süreyi daha detaylı görelim istedim.
2011 başından 2021 eylülüne kadar bindiğimiz dalı kesmemişiz. Zaman zaman buna niyetlendiğimiz dönemler var, hiç yok değil.
Örneğin 2020'nin başından itibaren faiz indirme isteğimiz artıyor. Hani "laf dinlemeyen” Merkez Bankası Başkanı’nın görevden alınma süreci vardı ya, onun sonrası işte. “Laf dinlemeyen” gidiyor, belli ki “laf dinleyen” geliyor ve faiz aşağı çekiliyor. Ama enflasyon hemen tavrını ortaya koyuyor; “Ben buradayım” diye!
Bakılıyor ki gidiş iyi değil, Naci Ağbal’ın başkanlığı, hızlı faiz artışı, enflasyonun tepesine vurulması...
Ama yok; belli ki daha uzun vadeli ve başka başka hedefler söz konusu. Ekonomik canlılık ve büyümenin öncelikli olacağı dile getiriliyor ve her ne kadar ister istemez aksi söylense de enflasyon ikinci plana atılıyor.
Ağacın tepesinden yere çakıldık!
Eylül 2021’de faiz indirmeye başladıktan sonra neler olduğunu gördük, bu süreci hep birlikte yaşadık. Yaşamaya da devam ediyoruz.
Yıllar yılı kol kola, kardeş kardeş giden faiz ve enflasyonun yolları birden ayrıldı. Artık iki gösterge kol kola değildi, yengeç konumu oluştu.
Bakmayın enflasyonun son dönemde yönünü aşağı çevirmiş olmasına, bu tümüyle bir önceki yılın çok yüksek oranlarının devreden çıkmasından kaynaklanan basit bir matematiksel sonuç. Bu, herhangi bir önlem alındığı, bir düzenleme yapıldığı için böyle seyretmiyor, kendiliğinden oluyor.
Üstelik döviz de çok uzun süredir yataya yakın seyrettiği halde. Nisan ayında ortaya çıkan son artışın fiyatlar üstündeki etkisini en azından endeks bazında henüz görmüş değiliz, grafiklerdeki fiyat endeksi mart ayına kadar olan dönemi kapsıyor.
Bir daha çıkıp bir daha düşmek...
Şimdi öyle anlaşılıyor ki ağacın diğer taraflarını da budamaya hazırlanıyoruz. Diğer taraflar dedimse, bu düşüşler adeta hoşumuza gitmiş gibi, aynı şeyi bir kez daha denemek istiyor gibiyiz.
Gerçi ağaçta budanacak pek dal kalmadı ama!
Anlaşılan faizi düşürmeye devam edeceğiz demek hala prim yapıyor. Şu dönemde “Faiz düşünce enflasyon da düşüyor” görüşünü topluma daha kolay benimsetmek mümkün tabii ki. Her ne kadar enflasyon düşmüyor, yalnızca yıllık artış oranı düşüyorsa da, bunun önemi yok.
Yüzde 85’e çıkan yıllık oran şimdi yüzde 50’ye indi mi, önemli olan bu!
En iyisi yüzde 1’e indirmek!
Faizin daha da düşürüleceğine dönük açıklamaları duyunca aklıma hep yıllar önce birkaç kez kaleme aldığım “Faiz yüzde 1’e indirilseydi” senaryosu geliyor. Örneğin 11 Nisan 2018 tarihli yazım...
Öyle yarım puan, bir puan; ne uğraşıyoruz. Faiz yüzde 1'e indirildiğinde ve Merkez Bankası bu faizle bankalara istedikleri kadar fon sağladığında ne olacak, bir görelim. Ne olacağı da belli de; olsun! Hem ben yaşanacaklara ilişkin senaryomun telif hakkından da feragat ettim, buyurun yapın!
Ama şimdi Merkez Bankası’nın “politika” faizi yüzde 8.50 düzeyindeyken, buna yakın başka bir faiz var mı, onu da gösterin!