Bilim kadınlarımız gelecek nesillerin yolunu aydınlatıyor

Fatoş KARAHASAN Markalar & İçgörüler

L’Oreal’in UNESCO işbirliğiyle yürüttüğü “Bilim Kadınları İçin” programı dünyada 23. ve Türkiye’de 19. yılını geride bıraktı. Türkiye’de bugüne kadar 118 bilim kadınına burs verildi. Beş Türk bilim kadınıysa Uluslararası Yükselen Yetenek seçilerek uluslararası platformda Türkiye’nin adını duyurdu. 20 Ekim 2021 tarihinde, L’Oréal Türkiye Genel Müdürü Sinem Sandıkçı Gökçen, UNESCO Türkiye Başkanı Prof. Dr. Öcal Oğuz, yazar ve oyuncu Gülse Birsel’in katılımıyla Four Seasons Hotel Bosphorus’ta düzenlenen etkinlikte, kazanan bilim kadınları projelerini tanıttılar.

L’Oréal Türkiye Genel Müdürü Sinem Sandıkçı Gökçen’in verdiği bilgiye göre, bu yıl ülkemizde dört bilim kadını araştırmalarında kullanmak üzere 120 bin TL’nin sahibi oldu. Gökçen, bilimsel alanlarda cinsiyet eşitliğine son derece ihtiyaç duyduğumuz bir dönemde olduğumuza dikkat çekerek, “ Bu yüzden bilim kadınlarını güçlendiriyor, bilimde üstün başarıyı ödüllendiriyor, yetenekli bilim kadınlarının hak ettikleri bilinirliğini elde etmelerine katkı sağlıyor ve kız çocuklarına ileride birer bilim kadını olmaları için ilham veriyoruz” diye konuştu. 

“Gelecekle ilgili endişelenmesi gereken, erkekler” 

Toplantıda kadınlar-eğitim-bilim- iş yaşamı gibi konular hakkında içgörü dolu bir konuşma yapan Gülse Birsel Marie Curie, Ada Lovelace, Rosalind Franklin gibi kadınların pek çok kaynağa göre dünyanın en önemli 10 bilim insanının arasında sayıldığını hatırlattı. “7000 yıllık eğitim tarihinde sadece bir iki yüzyıldır erkeklere denk eğitim alan, hatta aslında çoğu hala eğitim alamayan bir cinsten bahsediyoruz. Daha kendisini kimin yöneteceğine karar verme hakkı 100 yıldan daha az bir zaman önce verilmiş bir cins, böyle kısa bir zamanda nasıl bir azim ve hızla bu kadar bilim insanı, doktor, avukat, sanatçı, mühendis, mimar, mizahçı çıkardı? diyen Birsel, sözlerini “Bence bu hızı göz önüne alırsak, gelecekle ilgili endişelenmesi gereken erkekler” esprisiyle tamamladı.

Ordu, Ankara ve Konya’daki gurur kaynağı bilim kadınlarımız;

- Dr. Eda Aydoğan Güngör ODTÜ Metalurji ve Malzeme Mühendisliği bölümünden. Enerji, havacılık ve uzay sistemlerinde karbon salımını azaltmayı amaçlıyor. Yenilikçi malzemeler üzerinde çalışıyor.

- Dr. Gülcihan Gülseren Konya Gıda ve Tarım Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü’nden. İnsanlardaki patojenik virüslere karşı etkin bir tedavi yöntemi geliştirmeyi hedefliyor. Farklı solunum sistemi patojenlerine karşı uyarlanabilir biyomalzeme geliştiriyor. 

- Dr. Nihal Terzi Çizmecioğlu ODTÜ Biyolojik Bilimler Bölümü’nden. Nörogelişimsel hastalıkların oluşumunu ve muhtemel tedavi yollarını anlamayı ve kişiye özgü rejeneratif tıp tedavilerinde hücre farklılaşma sürecinin daha iyi hale getirilmesini sağlamayı hedefliyor.

- Doç. Dr. Saniye Söylemez Ordu Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Kimya Bölümü’nden. Alzheimer’ın erken teşhisi için yeni nanoenzim temelli sensörler üzerinde çalışıyor.

Gidecek uzun bir yol var

Kadınlar, dünyada araştırmacıların sadece yüzde 29’unu temsil ediyor. STEM alanında eğitim alan öğrencilerde bu oran yüzde 35 civarında. Avrupa’daki kıdemli araştırmaların yalnızca yüzde 11’i kadınlar tarafından yürütülüyor. Türkiye’de Ar-Ge’nin tüm alanlarında yüzde 37, doğa bilimleri ve mühendislik alanında yüzde 35, sosyal bilimler ve beşeri bilimlerde yüzde 43 oranında kadınlar görev alıyor.

İlvi Ayakkabı pandemide büyümeye devam etti

Özbek kadın girişimci İlvira Donskaya’nın yarattığı İlvi ayakkabı pandemiye rağmen büyüdü. Türkiye’deki ve yurt dışındaki pazarlama yatırımlarına devam eden Donskaya, markasının öyküsünü Dünya’ya anlattı.

Ayakkabı tasarımına nasıl başladınız?

Özbekistan doğumluyum, ailemin iş hayatı planlamaları ile Türkiye’ye geldik. Çocukluğumdan beri tutkum olan ayakkabı ve tasarım, sanırım bu günümü planlamam da en büyük etken oldu. Ayakkabı mağazası açmak hayalimdi. Uzun yıllar perakende sektöründe farklı pozisyon ve görevlerde çalıştım. Ayakkabı ihracatı ve perakende sektöründe yer alan eşimle birlikte 2014 yılında Nişantaşı mağazamız ile İLVİ markasını hayata geçirdik. O günden bu yana, İLVİ, yüksek kaliteli malzemelerle üretilen el yapımı lüks ürünleriyle büyüdük. Toplam 7 mağazamız ve güçlü online satış ağımızla ayakkabı modacısı olarak yatırımlarımıza devam ediyoruz. İzmir İstinyePark AVM, Bursa Sur Yapı Marka AVM ve yakın zamanda açılacak yeni mağazalarımız ve hayata geçireceğimiz yeni projelerimiz ile markalaşma çalışmalarımız daha da artıyor.

Pandemi dönemini nasıl geçiriyorsunuz?

2020/2021 yılları pandemiden dolayı herkesin kötü geçirdiği bir dönem oldu. Ancak biz yeni mağazalarımızın açılması ve online satışa verdiğimiz önem ile marka bilinirliğimizi daha da güçlendirdik. 2021 yılı için hedeflediğimiz 3 yeni mağaza açılışımızı gerçekleştirdik. Bundan sonraki öncelikli yatırım planlamalarımız arasında, koşulların da uygunluğuna göre mağaza sayımızı arttırmak yer alıyor. Online satış üzerinden tüm dünyaya satış yapabiliyoruz. . Hem ilvi.com hem de aliexpress.com üzerinden mikro ihracat yapıyoruz. Mikro ihracat dışında başta Beyaz Rusya, İtalya olmak üzere Almanya, Litvanya, Polonya, Letonya, KKTC, Romanya, Estonya gibi farklı birçok sayıda ülkeye ihracatımız var. 2025 planlarımızda Avrupa, Doğu Avrupa ve Kafkas ülkerinde İLVİ mağazaları açmak var. İnternet satışlarının ciro içerisinde ki payı %30. Pandemi sürecinde %40’lık bir artış oldu.

İş hayatına atılmak isteyen kadınlara tavsiyeleriniz nedir?

Hayallerini hayata geçirmek isteyen herkese tavsiyem, benim yol haritam olan; ‘Hayal kurmak, cesaret, risk, hedef’ diyebilirim. Ama tabi ki hiçbir şey tek başına yeterli değil, daima planlı ve hedef odaklı çok çalışırım. Ama yine de başarı dinamizmi çok kişiseldir. En büyük anahtarın ‘sevdiğin alanı bulmak’ olduğunu düşünüyorum.

“Sağlık okuryazarlığı” karnemiz zayıflarla dolu

Bayer, 22 Ekim tarihini “Sağlık Okuryazarlığı Günü” ilan etti. Hedef, bu konuya ülke çapında dikkat çekmek, sağlıklı yaşam ve koruyucu sağlık kavramlarını Türkiye’nin gündemine getirmek ve halk sağlığına destek olabilmek.

Sağlık Okuryazarlığı Günü çalışmaları kapsamında Bayer bir araştırma yaptırdı. IPSOS tarafından gerçekleştirilen Türkiye Sağlık Okuryazarlığı Araştırması’nın sonuçlarına göre, Türkiye’de her dört ki­şiden üçü daha önce “sağlık okuryazarlığı” kavramını duymamış. Araştırmaya katılanların yarıya yakını sağlıkla ilgili doğru ve yanlış bilgileri birbirinden ayırt etmekte zorlandığını ifade etmiş.

Yararların ve zararların farkındayız ancak uygulamada sınıfta kalıyoruz

Araştırmaya katılanların büyük çoğunluğunun sağlık durumlarına etkisi olabilecek konular hakkında bilgi sahibi olduğu gözlemleniyor. Ancak sağlık için yararlı ve zararlı olan ürünler ve davranışlar hakkında bilgi sahibi olsalar da bunu hayatlarına yansıtma oranlarının düşüklüğü dikkat çekiyor. Örneğin; araştırmaya göre Türkiye’nin yüzde 90’ına yakını sigara, tütün ve tütün ürünleri tüketiminin zararlı, egzersiz yapmanın ve düzenli uykunun ise sağlık üzerinde pozitif etkisi olduğunu biliyor. Buna karşılık sigara içmeyi denemiş her 10 kişiden altısı halen sigara içmeye devam ediyor. Bunun yanı sıra haftada bir veya daha fazla egzersiz yaptığını ifade edenlerin oranı ise yüzde 50’nin altında kalıyor. 

Uyku kalitemizden memnun değiliz

Araştırmaya göre halkımızın, yüzde 62’lik bir kesimi uyku düzenine dikkat ediyor ancak uyku kalitesinde sorunlar var. Katılımcıların yüzde 47’sinin uyku kalitesini “kötü” olarak değerlendirmiş olması çok çarpıcı bir gösterge. Uyku düzenini etkileyen olumsuz faktörlerin başında telefonda ve televizyonda vakit geçirmek, tütün ve kafein ürünleri tüketmek geliyor. Araştırmaya katılanlar uyku kalitesini düşüren nedenlerin farkında olduğunu söylüyorlar, fakat her 10 kişiden altısı, sıklıkla uyku kalitesini bozan alışkanlıkları devam ettirdiğini ifade ediyor.

Sağlıkla ilgili bilgi kaynağımız internet

Araştırma sonuçlarına göre, bireyler sağlık ile ilgili bilgileri en çok internet sitelerinden ve sosyal medyadan ediniyor. İnternet, güvenilirlik açısından alt sıralarda yer alıyor. En güvenilir bilgi kaynağı olarak aile hekimleri görülüyor. Bayer Tüketici Sağlığı Ülke Müdürü Erdem Kumcu, internet ve sosyal medyanın içeriklerindeki yanlış bilgi riskine rağmen sağlık okuryazarlığı bilgisini etkilediğine dikkat çekerek “Toplum olarak sağlığımızı kaybetmemek için neler yapılabileceğini öğrenmişiz ancak uygulamada hâlâ gidilecek yolumuz var” yorumunda bulunuyor.

Damgalamaya karşı “Öyle Söyleme” hareketi

Şizofreni hakkında ülkemizde çok fazla yanlış bilgi var. Abdi İbrahim Otsuka tarafından 2019 yılında yapılan "Türkiye Şizofreni Algısı, Bilgi Düzeyi ve Şizofreniye Bağlı Damgalama ve Ayrımcılık” araştırması bu durumu açıkça ortaya koyuyor.

Şizofreni hem bilinirliği hem negatif algısı yüksek olan bir hastalık. Toplumun dörtte biri şizofreni hastalarının hiçbir zaman iyileşmeyeceğini ve çalışamayacağını, beşte biri ise hastane dışı ortamda yaşayamayacaklarını düşünüyor. Toplumdaki tutum ve davranışlar, şizofreni hastalığının tedavisinde büyük rol oynuyor. Araştırmaya katılanların %50’den fazlası “Şizofreni hastası olan bir kişinin doktorluk, öğretmenlik yapmasını istemem”, ve “Şizofreni hastası bir kişi kapı komşum olsa, bundan rahatsız olurum” cümlelerini onaylıyor.

Abdi İbrahim Otsuka, toplumda ruhsal hastalıklarla ilgili bilinçlendirmeyi artırmak üzere çalışmalar yürütüyor. Bu doğrultuda, ruhsal hastalıklar konusunda günlü dilde kullanılan “damgalamaya” karşı 10 Ekim 2020 Dünya Ruh Sağlığı Günü’nde Öyle Söyleme! hareketini başlattı. Şizofreni Dernekleri Federasyonu, Bipolar Yaşam Derneği, Türkiye Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Derneği, Türk Nöropsikiyatri Derneği’nin de destek verdiği ve bütün platformlarda dikkat çeken “Öyle Söyleme!” hareketi, toplumun her kesiminden büyük ilgi gördü. “Öyle Söyleme!” kampanyası için hazırlanan filmi ve içerik sosyal medyada 1 milyon 400 bin kez izlendi. Üniversitelerle iş birliği yapılarak 3500 öğrenciye bu konuda eğitim verildi.

2021 yılında Millî Eğitim Bakanlığı ile imzalanan iş birliği protokolü kapsamında ruh sağlığı bilinci, veli ve öğrencilerin yaşadıkları ya da karşılaşabilecekleri damgalama ve ayrımcılıkla mücadele, teknoloji bağımlılığı, akran zorbalığı gibi konularda farkındalık oluşturacak dijital içerikler üretildi. Rehber öğretmen, öğretmen, öğrenci ile velileri için eğitim modülleri hazırlandı.

Tüm yazılarını göster