1997 yılında kurulan FranklinCovey değişimin etkileri konusundaki çalışmalarıyla dikkat çekiyor. FranklinCovey’in çalışan sayısı 300 ve üzerinde olan şirketlerdeki 1500 beyaz yakalı çalışanla yaptığı envanterlerden (Etkili İnsanların 7 Alışkanlığı) elde ettiği sonuçlara göre, Türkiye’de beyaz yakalı çalışanların hayatı her geçen yıl daha da zorlaşıyor
Oranlar düşüşte
1999’da kurulan FranklinCovey, 20 yıldır Türkiye de de bu vizyonla çalışıyor Liderlik gelişimi, uygulama (verimlilik, güven inşası, satış performansı, müşteri sadakati konularında eğitim ve danışmanlık hizmeti sunuyor.
FranklinCovey, ünlü liderlik uzmanı Stephen R. Covey ve Hyrum Smith’in ortak bir girişimi. İkili yaptıkları çalışmalar sonucunda, uzun soluklu davranış değişimini sağlamak için yalnızca eğitimin yeterli olmadığını saptamış. Bireylerin ve kurumların yeni düşünce biçimlerini benimsemesi ve yeni davranışları alışkanlık haline getirene kadar yinelenme gerektiğini ortaya koymuşlar.
Beyaz yakalı kendisine vakit ayırmıyor
FranklinCovey’in çalışan sayısı 300 ve üzerinde olan şirketlerdeki 1500 beyaz yakalı çalışanla yaptığı envanterlerden (Etkili İnsanların 7 Alışkanlığı) elde ettiği sonuçlara göre, ülkemizdeki beyaz yakalı çalışanlar giderek mutsuzlaşıyor. Örneğin;
- 2017 ve 2018 yılında yüksek olan beden sağlığına dikkat etme oranı, 2019’da düşmüş.
- “Her gün kendine vakit ayırma oranı” 152 ülkenin ortalaması olan küresel rakamın çok altında kalıyor,
- Her hafta işleri planlamak ve düzenlemek için vakit ayırma, iş dışında da hayatı planlamak ve düzenlemek için vakit ayırma, genel anlamda etkililiği muhafaza etmek için hayatın farklı yönlerini dengede tutma (iş,boş zaman, aile vb.) oranlarımız da diğer yıllara kıyasla 2019’da aşağıya inmiş.
- “Olumsuz geri bildirimleri savunmaya geçmeksizin kabul ederim”in oranı da global ortalamanın çok altında kalmış.
- “Önceliklerim konusunda netimdir” ve “Odağımı kaybetmem ve diğer kişilerin sorunlarının araya girmesine veya günüme yön vermesine müsaade etmem” oranı da 2019’da azalmış.
İş kaybı veya meslek hastalıklarının artmasına neden olabilecek
Özetle; Beyaz yakalılar kendine çok az vakit ayırıyor, beden sağlığına pek dikkat etmiyor; işlerini planlamakta ve hayatının dengesini ayarlamakta zorlanıyor ve eleştirilmekten hoşlanmıyor. FranklinCovey Türkiye ve Azerbaycan Genel Müdürü Selda Bağlan’a bu sorunların gerisindeki unsurları sordum.
Sizce beyaz yakalı çalışanlar neden bedensel sağlık sorunları yaşıyor?
“Ülkemizdeki beyaz yaka çalışanların globaldeki benzer görevde çalışanlara göre beden sağlığına dikkat etmesinin daha düşük olması bu konuya öncelik vermediğini, uğraştığı ve odaklandığı başka öncelikler olduğunu gösteriyor. Bu bakış açısı ve/veya durumun bir süre sonra iş kaybı veya meslek hastalıklarının artmasına neden olabileceğini düşünüyorum.”
Beyaz yakalılar en çok hangi konuda şikâyet ediyorlar?
“Türkiye de çalışma saatlerinin nispeten daha uzun olması, çalışanların kendilerine ayırdıkları veya ayırmak istedikleri zamanı kısaltan bir unsur. Özellikle büyük şehirlerdeki trafik sorunu nedeniyle yolda kaybedilen süreleri de eklediğimizde çalışanların hafta içi sadece iş ve özel hayatındaki temel görevleri dışında kendilerine yatırım yapacak veya yeni alanlarda uzmanlaşacak ya da hobileri ile ilgilenecek vakti bulmalarını zorlaştırıyor. Beyaz yaka çalışanların kendilerine düzenli zaman ayırmadığını düşünmesi bir süre sonra beraberinde stresi getiriyor ve bu da çeşitli hastalıklara yol açıyor. En önemlisi de yenilenme ve sürekli gelişimin önünde büyük bir engel oluyor.”
Odaklanma sorunu var demiştiniz...
“Ülkemizde beyaz yaka çalışanların dengeli biçimde aile, iş, boş zaman vb alanlara yeterli bir biçimde odaklanamadıklarını, kaliteli zamanı buraya ayıramadıklarını görüyoruz. Bu da bireye bir stres kaynağı olarak geri dönüyor.”
“Beyaz yaka çalışanların hem iş hem de özel hayatlarında planlamayı da yeterince yapmadıklarını görüyoruz. Özellikle 2017 yılında daha planlı iken 2019 yılında bu durumun hızla gerilediği ortaya çıkıyor. Ülkedeki ve dünyadaki hızlı değişimin etkilerinin daha fazla hissedilmesi nedeniyle bu durumun ortaya çıktığını düşünüyorum.”
Özel hayat-iş dengesi nasıl?
“Özel hayatın planlaması ise geçmişte de olduğu gibi 2019’da da düşük. Planlama becerisinin gelişmesi en çok yatırım yapılan alan olsa da acil işlerin sürekli araya girmesi ve bunların yönetilememesi planlama yapmadaki motivasyonu giderek düşürüyor.”
Kişisel gelişimin önündeki en büyük engeller nedir?
“Türkiye’de dikkat çeken bir diğer başlık ise geri bildirime olan yaklaşım. Geri bildirime açık bir toplum değiliz. Özellikle geliştiren (olumsuz) geri bildirime yaklaşım, daha çok kabul etmeme yönünde ve bu durum bireysel gelişimin önünde çok ciddi bir engel. Ayrıca iş yerinde bir güven ortamı yoksa geri bildirimin samimiyetine karşı güven olmadığından bir direnç oluşabiliyor.“
Önceliklendirme ve odaklanmada düşüş de çok çarpıcı
“Araştırmada dikkat çeken bir diğer konu da önceliklendirme ve odaklanma... Her ne kadar birbirinden farklı iki başlık gibi görünse de aslında neden sonuç ilişkisi içinde iş çıktısı anlamında birbirlerini etkileyen iki unsur. Her iki başlıkta da 2019 yılında ciddi bir düşüş görüyoruz. Bu durum son zamanlarda dijitalleşmenin de etkileri ile hızlanan ve veya hızlanması gereken iş yaşamındaki hedeflerin veya beklentilerin de hızlı değişmesi nedeniyle oluyor. Şirketler hızlı değişim gerektirdiği için sürekli hedeflerini değiştiriyor veya değiştirmeyi konuşuyor. Bu durum içinde nispeten bu konuya özel kurulmuş sistemleri olmayan şirketlerde bir kaosa neden oluyor."
Değişim insan kaynaklarını nasıl etkiliyor?
“Değişen şirket öncelikleri beyaz yakalı çalışanların hatta yönetim seviyesi dahil kafasının karışmasına ve kendi işinde öncelikleri belirleyememesine yol açıyor. Hatta bu değişim konuşmaları içinde odaklanmakta da zorluk yaşıyor. Tüm bunlar aslında belki de kısır döngü ile stres yaratarak beden sağlığını koruma konusundaki zorlukları tetikliyor. Şirket içinde hedef odaklılığı destekleyen sistemler kurulduğunda (Execution-4DX gibi) şirketler de çalışanlar da bu hızlı değişimden daha az etkileniyorlar. Hedefleri hızlı değişse de dönemsel olarak neye odaklanacağını bildiği için kendi bölümündeki veya kendi işindeki öncelikleri de o hedefle hizalı biçimde önceliklendirebiliyor.”
Stratejik düşünülerek yaratılmış bir müze projesi
Kültür ve sanata önemli katkılar sağlayan Doğuş Grubu’nun, fotoğraf sanatının duayenlerinden Ara Güler için oluşturduğu Ara Güler Arşiv ve Araştırma Merkezi (AGAVAM) ve Ara Güler Müzesi görülmesi ve incelenmesi gereken bir proje.
2016’da Ara Güler ve Doğuş Grubu’nun birlikte yarattığı Ara Güler Doğuş Sanat ve Müzecilik AŞ. çatısı altında yer alan AGAVAM gerçek bir değer. AGAVAM, Türkiye’nin en önemli fotoğraf arşivlerinden biri olan Ara Güler arşivinin bütün olarak korunması ve gelecek nesillere aktarılmasını sağlıyor.
Bu kurumsal çatı altında arşivi koruyacak ve arşivi kamusallaştıracak kar amacı gütmeyen iki yapı yer alıyor; bunlar Ara Güler Arşiv ve Araştırma Merkezi (AGAVAM) ve Ara Güler Müzesi.
90. yaş günü hediyesi
Ara Güler Müzesi, 2018 yılında Ara Güler’in 90’ıncı yaş gününde kapılarını açtı. Açılış gecesinde Ara Güler’in gözlerindeki mutluluğa bizzat tanık olmuştum. Geçtiğimiz günlerde de arşivi ve müzeyi bir kez daha görme fırsatım oldu. Modern ve teknolojik bir arşiv sistem; profesyonel ve işine aşık bir ekip ve Ara Güler’in muazzam yaşamı birleşince ortaya mükemmel bir proje çıkmış. Stratejik düşünülmüş ve titizlikle uygulanmış bu çalışmalar için tüm AGAVAM ekibini kutluyorum.
Örnek bir arşiv projesi
AGAVAM tüm arşivin yer aldığı ve üzerinde çalışmalar yürütülen bir merkez. Zaman içerisinde araştırmacıların, küratörlerin, sosyal bilimcilerin faydalanabileceği bir yapıya dönüştürülmesi hedefleniyor. Ara Güler Arşivi’nin ulusal ve uluslararası akademik metinlerde, sergilerde ve kitaplarda yararlanılacak önemli bir kaynak olması için çalışmalar devam ediyor.
Ara Güler arşivi önemli bir fotoğraf arşivi olmasının yanında bir belge arşivi niteliği de taşıyor. Dijitalleştirilen her fotoğraf ve belge bilgileri ile birlikte bir arşiv programına kaydediliyor.
Dijitalleştirilen her fotoğraf ya da belge konservasyon ekibi tarafından yeniden ele alınıp içinde bulunduğu dia çerçevesi, şeffaf dosyalık, zarflardan çıkarılarak yeni arşiv standartlarında malzemelere yerleştirilerek arşiv kutularına yerleştiriliyor. Son olarak da ısı ve nem oranları sabitlenmiş depoda dolaplara kaldırılıyor.
Bir otomasyon sistemi ile arşiv programına bağlanabilen dolaplarda ilerleyen yıllarda yeniden taranması gereken bir negatife bir tuş ile ulaşma olanağı da sağlanacak.
Bu dolapların en önemli özelliği ısıya ve suya karşı korunaklı bir yapıda olmaları. Herhangi bir ateş ya da su ile temas durumunda AGAVAM’ın hemen her köşesinde bulunan duman ve su algılayıcılarının tetiklemesi ile dolaplar kapanarak korunaklı hale geliyor.