Beşeri sermayenin örgütlenmesinde yeni yaklaşımlar gerekiyor

Dr. Uğur TANDOĞAN NOT DEFTERİ

Nereden nereye

Wall Street’teki üst yönetici koltuğundan istifa edip Seattle’da internet üstünden kitap satışına başladığında Jeff Bezos 30 yaşında idi. Posta ile kitap satışı işi tahmininden iyi gitmişti. İlk ayda 30 ülkeden sipariş almışlardı. Ama yeni kurulan ve az kadrolu bir şirket için bu siparişleri hazırlayıp yollamak kolay olmuyordu. Bezos her sabah işe gelirken spor malzemeleri satan bir dükkanının önünden geçerdi. O gün aklına bir fikir geldi. Depoya gelince bir çalışanına para verdi. “Git o spor mağazasından hepimize sporcuların giydiği dizlikten al; paketleme yaparken rahat edelim” dedi. Bu çalışan “Patron, almasına alayım da. Niye bu paketleme işini yerde yapıyoruz? Dizlik yerine masa alalım. Paketlemeyi yerde yapacağımıza masa üstünde yapalım” diye öneride bulundu. Masa aldılar ve paketlemeyi masa üstünde yapmaya başladılar. Bu olay olduğunda yıl 1994 idi. İş yaşamına böyle başlamış olan Amazon, şimdi e-ticaret yanında bulut bilişim, dijital akış ve yapay zekâya odaklanan çok uluslu bir teknoloji şirketi. Pazar değeri 1,57 trilyon dolara ve çalışan sayısı 1,6 milyona ulaşmış durumda.

Çalışma koşulları

Gördüğünüz gibi Amazon, çok başarılı ve güzel bir şirket. Ama her güzelin bir kusuru olurmuş derler ya. Amazon’un kusuru da işçi ilişkileri. Özellikle depolarında ve teslimat hatlarındaki çalışma koşullarının kötülüğü çoğu kez basında ve medyada yer almış. Örneğin, depolarında teknolojinin son ürünleri, robotlar kullanılmaya başlanmış. Klasik depolarda satılacak ürünler raflara dizilir ve işçi raflar arasında dolaşıp sipariş edilen ürünü bulup kutusuna yerleştirir. Bu teknoloji harikası depolarda ise işçiler sabit, raflar hareketli. Robotlar rafları taşıyıp işçinin yanına getiriyor. Bütün hareketler de yapay zeka yardımı ile düzenleniyor. Böylece bu modern depolarda insan ve robottan oluşmuş “hibrit” bir çalışma ortamı ortaya çıkmış. Ama robotlarla çalışan işçiler robotların hızına erişememiş. Bu durumda kendilerine verilen kotaları doldurmak için çok yorucu bir çalışma temposuna girmişler. Öylesine ki, tuvalete gitme zamanından tasarruf amacıyla işçilerin içecek kutularını kullandıkları söylentileri medyada yayılmaya başlamış. Bu hızlı tempoda iş kazaları artmış.

İşçi eylemleri

Amazon’un Amerika’daki işçi ücretleri, piyasaya göre iyi durumda. Örneğin, geçen yıl en düşük başlangıç saat ücretini 18 dolara yükselttiler. Ancak çalışma koşullarından şikâyetler işçileri sendikalaşmaya yöneltmiş. Amazon yönetimi ise özellikle ABD’deki işyerlerinde sendikalaşmaya karşı çok katı bir tutum izlemiş. Sendikaların Amazon işyerlerine girmesini engellemeyi başarmışlar. Depolarındaki yöneticileri sendikalaşmaya karşı eğitmişler. İşçi eylemlerine katılan çalışanları, sendikalaşma faaliyeti yürüten işçileri işten çıkarmışlar. İşten çıkardıkları işçilerden birisi de Chris Smalls imiş… Chris, Amazon’un Staten Island’daki (New York City) deposunda 5 yıl çalışmış. Çalışma koşullarını protesto için bir hareketin içinde yer alınca işten çıkarmışlar. Ve bu kişi sendikal hareketin lideri olmuş. Basına sızan bir haberde Amazon’un avukatı, Şirket sahibi Jeff Bezos ile yapılan günlük toplantıların birinde Chris Smalls için “Akıllı birisi değil; düşüncelerini açık bir biçimde ifade edebilen birisi değil. Şirketimizin yararı için basının ve medyanın ilgisini onun üstüne çekmeliyiz” demiş. Öyle de yapmışlar. Ama Chris Smalls denen işçi Staten Island’daki deponun dışındaki durakta 11 ay nöbet tutmuş; içerdeki sendika kurma faaliyetlerinin öncülüğünü yapmış. Sonunda nisan ayında yapılan oylamada bu depoda çalışan işçiler sendikaya evet dediler ve bağımsız bir sendika (Amazon Labor Union) kurulmuş oldu.

Örgülenmede yeni bir yaklaşım

Staten Island’daki bu sendika, çok başarılı ve gelecekteki eylemlere örnek olacak bir girişim. Klasik depo anlayışının tersi gibi, buradaki örgütlenme de klasik sendika örgütlenmesinin tersi biçimde gelişmiş. Örgütlenme kampanyası dışardan gelen profesyonel sendikacılar yerine, tümüyle bu depoda çalışan ve çalışmış olan işçiler yardımı ile olmuş. Kampanyaya mevcut profesyonel sendikalar danışmanlık yaparak destek vermişler. İletişimde sosyal medyadan, SMS, whatsapp ve zoom gibi teknolojinin tüm nimetlerinden yararlanılmış. Amazon yönetimi bu depoda sendikalaşmayı önlemek için çok uğraşmış ve 4.3 milyon dolar gibi bir para harcamış. Yeni sendika ise, “GoFundMe” yardımı ile toplanmış, tamamen bağışlara dayalı 120 bin dolar gibi bir bütçe kullanmış. Şimdi Amazon örneği, Silicon Vadisi’ndeki birçok teknoloji şirketi çalışanına da ilham verecek.

Yorumlar

Jeff Bezos bugün A.B.D’nin en zengin birinci veya ikinci insanı. İş dünyasında birçok konuda öncülük yapmış, teknolojiye takla attırmış, vizyoner birisi. Dizlik yerine masa alma önerisi için “Çalışanlardan aldığım ilk yararlı görüş” demişti. Çalışanların görüşüne hep önem vermiş birisi. Ancak işçi hareketlerine şiddetle karşı çıkmakta. Bu denli katı ve önyargılı tutumu, bu inadı, onun gibi vizyoner birisine yakışmıyor. Belki bu olaydan sonra bu inadını terk edip, sendikalaşma konusunda da yeni bir vizyon sergiler.

Akıllı olmayan, doğru dürüst konuşmasını bilmeyen olarak tanımlanan birisi, küçümsenen birisi, Chris Smalls’un öncülüğü bu koca şirketi dize getirdi. Demek ki, rakibi küçümsememek gerekiyor. Hele de rakip haklı ise.

Amazon olayı, bugün Türkiye için de güzel bir örnek. Beşeri sermaye sahiplerinin de fiziksel sermaye sahiplerinin karşısında örgütlenmeleri gerekiyor. Ama işverenin dümen suyunda giden sarı sendikalar biçiminde değil. Siyasi parti liderlerini aratmayan, çapsız, omurgasız,  laf cambazı profesyonel sendika ağalarının liderliğinde değil. Örgütlenmede Amazon tipi bir yaklaşım gerekiyor.

Tüm yazılarını göster