“Ben nerede yanlış yaptım!”

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ

✔ Geçen yıl hazirandan itibaren fiyat artışının çok üstünde seyretmeye başlayan döviz kurunun beli, kasım operasyonuyla kırılmıştı! Şimdi de mart operasyonu ve kur, belini kıranlardan, daha çok da bu operasyonda hiç dahli olmayanlardan intikam alıyor...

Rahmetli Kayahan’ın şahane bir besteyle taçlandırdığı bu şarkısını hemen hepimiz biliriz. Dönüp bakar insan mazisine ve nerede hata yaptığını bulmaya çalışır.

Ama biz nerede yanlış yaptığımızı pekala biliyoruz. Dolayısıyla ortada “Nerede” sorusu olduğu söylenemez.

Ama üstünde durulması gereken başka bir soru var; “Niye” sorusu.

★★★

Yazımızdaki grafik her şeyi çok açık bir şekilde ortaya koyuyor... Aylık ortalama sepet kur ve fiyatlardaki yıllık değişim... 2020 yılı başından bu yılın mart ayı sonuna kadar olan son on beş ay, fiyatlar tabii ki henüz mart bilinmediği için on iki ay...

Geçen yılın ilk beş ayında yıllık değişim bu üç göstergede de hemen hemen aynı. Haziranla birlikte kur ayrışıyor ve hızlı bir yukarı gidiş başlıyor. Aynı aydan itibaren çok daha düşük oranda olmak üzere kura eşlik eden bir Yİ-ÜFE artışı da var. Makas, kasımda tavan yapıyor. Bakılıyor ki gidişat, gidişat değil; kasım operasyonu gündeme geliyor. Sonuç mu, grafikte kur nasıl da yönünü aşağı çevirmiş.

Ama bir heyecan(!) yaratmak gerek. On gün kadar önce Merkez Bankası’nda yeni bir operasyon ve yıllık değişimi üç aydır gerilemekte olan kur yönünü yeniden yukarı çeviriyor.

Tam denge sağlanıyordu ki...

Daha önce de kaç kez vurguladık. Kur düştü diye fiyatlar hemen gerilemez, hatta belki de hiç gerilemez. Çünkü grafikte kurun uzun bir süre fiyatların çok üstünde seyrettiği rahatlıkla gözlenebiliyor. Maliyete giren kur yükü, zaten fiyatlara tam yansımamıştı. Zaman içinde kur ve fiyat artışı dengeye gelecek, oranlar birbirine yaklaşacaktı. Bu gerçekleşti de, hatta şubat sonu itibarıyla Yİ-ÜFE artışı uzun bir aradan sonra ilk kez kur artışının üstüne çıktı.

Martta sepet kur artışı yönünü yeniden yukarı çevirdi. Ama dikkat edelim; bu yön değişikliği mart ayının üçte birlik dönemindeki hareketlenmeyle oldu. Grafiği oluştururken kurun aylık ortalamasını kullanıyoruz; ay sonunu değil. Dolayısıyla mart ayının yaklaşık üçte ikisi düşük kurla, üçte biri yüksek kurla geçildi. Böyle olduğu halde ay ortalamasında yön yukarı döndü.

★★★

Şimdi ne olacağı çok açık... Kur artışı kaynaklı yeni bir enflasyon dalgasıyla, daha önce de dile getirdiğimiz şekilde söylersek yeni bir enflasyon tsunamisiyle karşı karşıya kalacağız.

Üstelik elimizde atacak barut da yok. Ne yapacağız yani, faizi mi artıracağız!

O zaman biz Merkez Bankası’ndaki son operasyonu niye yaptık!

Faiz yüzde 19’du ama hiç olmazsa kur 7.20’lerdeydi.

Faiz şimdi yine yüzde 19 ama kur 8.40’lara dayandı.

Hadi hep beraber haykıralım:

“Biz nerede yanlış yaptık”!


SORUN KEŞKE YALNIZCA ENFLASYON OLSA... 

Sepet kur, Yİ-ÜFE ve TÜFE’yi 2019 yılı aralık ayındaki düzeyi 100 kabul ederek bir zincirleme endekste topladık. Birlikte yola çıkan bu üç gösterge nasıl seyretmiş ve son durum nedir, topluca görelim istedik.

Eğilim, ana yazıdaki grafikte ortaya çıkan eğilimle tabii ki aynı. Ama sepet kurun mart ayındaki yukarı dönüşü bu kez çok daha keskin bir şekilde kendini gösteriyor.

Bu grafiğin bize söylediği de aynı:

“Hazır olun, çok yüklü zamlara hazır olun!”

Ve diğer olumsuzluklar...

Aslında karşı karşıya bulunduğumuz sorunun en çarpıcı yönü olarak enflasyonu görüyoruz ama enflasyonla birlikte yaşayacağımız öylesine çok sorun var ki...

Dolar dün bir ara 8.45’i, euro da 9.93’ü gördü.

Bu kur artışı “yüksek maliyetle üretip satabilenler” için pek sorun değil.

Ne var ki yüksek maliyetle üretmek zorunda kalıp satmakta sorun yaşayacakları çok sıkıntılı bir süreç bekliyor.

Yurtiçi pazarda sorun yaşayacak şirketlerden bir de döviz borcu olanlar, herhalde her geçen dakika kabus yaşıyorlardır.

Bu kur artışı bize ne yazık ki “daha maliyetli üretim, daha daralmış bir iç pazar, daha yüksek bir enflasyon, daha yüksek işsizlik, döviz borcunu ödeyemediği için zora giren şirketler” olarak geri dönecek.

Ve en sıkıntılı yön de şu:

Tekrar edelim; elimizde kullanacağımız koz da kalmadı.

Tüm yazılarını göster