Ben büyümeye büyüme demem, vatandaşa dokunmadıkça!

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ

✔ Üçüncü çeyrek sanayi üretimi, bu çeyrekte GSYH'nin yüzde 8 dolayında büyüyeceğine işaret ediyor. Bu durumda son çeyrek büyümesi yüzde 5.3 bile olsa yıllık oran yüzde 10'u buluyor.

✔ Büyüme tahminle uyumlu ancak dolardaki hızlanma döviz cinsi GSYH'yi ve bağlı olarak kişi başına geliri aşağı çekecek.

✔ Gerçi kişi başına gelir 300-500 dolar oynasa ne olur ki, 10 bin doların altında geziniyor ve alt ligde top koşturmaya devam ediyoruz.

✔ Ayrıca gelir dağılımındaki çarpıklık yüzünden kişi başına düşen gelirin bir miktar artması da hiçbir anlam ifade etmiyor.

Bu yılın büyüme hızı 2022-2024 orta vadeli programında yüzde 9 olarak tahmin edildi. Ancak yüzde 9’un da üstüne çıkılabileceğine dönük işaretler var. En son ve en somut işaret geçen hafta sonu açıklanan sanayi üretimine ilişkin veriden geldi.

Sanayi üretimindeki artış eylül ayında bir miktar hız kesti, bu da gayet normal. Ancak yine de yüzde 9’u bulan azımsanmayacak artış var. Üçüncü çeyrekteki artış da ham endekse göre yüzde 9, takvim etkisinden arındırılmış endekse göre yüzde 10.8 oldu.

Üçüncü çeyreğin yüzde 9'luk üretim artışı gösteriyor ki bu çeyrekte GSYH’de de bu orana yakın bir büyüme yaşanacak.

Her ne kadar orta vadeli programda bu yılın büyüme hızı tahmini yüzde 9 olarak yer almışsa da uluslararası ölçekte yapılan analizlerde de bu oranın üstüne çıkan tahminler ortaya konuluyor. Doğaldır ki Türkiye olarak bizim gönlümüzden çift haneli bir büyüme geçiyor.

Bu olmaz değil. Üçüncü çeyrekte sanayi üretiminin hemen altında, yüzde 8’lik bir büyüme sağlasak; son çeyreği de daha mütevazı bir büyümeyle, örneğin yüzde 5.3 ile geçsek bile yıllık oranda tam yüzde 10’u buluyoruz.

Yüzde 10 şahane bir oran ama...

Bu yılki büyümenin yüzde 10 dolayında gerçekleşecek olmasında geçen yılki büyümenin yüzde 1.8’de kalmasının etkisi de elbette var. Türkiye geçen yıl daha yüksek bir büyüme elde etseydi, 2021’de çift haneye ulaşan ya da yaklaşacak olan bir büyüme göremezdik.

Geçen yılki yüzde 1.8’in üstüne bu yıl yüzde 10 büyüme sağlandığı takdirde iki yıllık oran yüzde 12 olacak. Bu da 2020 ve 2021’de ortalama yüzde 5.8 büyüme sağlandığı anlamına gelecek. Yani bir anlamda geçen yılki büyümeyi bu yıla sarkıtmış olacağız.

Oranları bir kenara bırakalım... Rekordu, değildi; bütün bunlar bir yana bu büyüme bize ne getiriyor, ona bakalım.

Sanayi üretiminde baz etkisiyle de olsa çok iyi bir artış var ama bu üretim çok pahalı yapılmak durumunda kalındı. Bunu görmek için üretici fiyatlarındaki artışa bakmak yeter. Yıllık bazda yüzde 50’yi zorlayan bir artıştan söz ediyoruz. Ve biliyoruz ki bu oran dönüp dolaşıp bir ölçüde de olsa ve bir süre gecikmeli de olsa tüketici fiyatlarına yansıyacak.

Yani büyümüşüz ama bu büyüme, yani fazla üretim bize ucuzluk getirmemiş, getirememiş.

Biz iktisat teorilerini birer bire çöpe atıyoruz ya, bu da adeta onlardan biri. Üretimimiz çok artmış ama fiyatlarımız arzdaki bu artışın tersi yönde hareket edip aşağı gitmemiş, hatta tam aksine rekor fiyat artışları görür olmuşuz.

Tüm dünyada emtia fiyatları kaynaklı bir üretim maliyeti artışı olduğu doğru. Ama ekonomi yönetimleri, tabii ki rasyonel düşünebilen ekonomi yönetimleri, bu maliyet artışına benzin dökmez, bu artışı aşağı çekebilmenin yollarını arar. Peki biz ne yapıyoruz; “Bidon bidon benzin dökmekle kim uğraşacak” diye düşünüyor ve tankeri hazır bekletiyoruz!

Kişi başına gelir tahminin altında kalacak

Orta vadeli program eylül ayı başında açıklandı. Aradan henüz iki buçuk ay geçti ve programdaki bir dizi tahmin gibi milli gelir tahmini de büyük ölçüde sapma göstermeye aday.

Orta vadeli programda bu yılki GSYH 801 milyar dolar olarak tahmin edildi. 84.4 milyonluk nüfusla da kişi başına gelir 9.489 dolar olacaktı. Bu tahmin seti açıklandığında doların yılbaşından o tarihe kadarki ortalaması 8.03 düzeyindeydi, 2021 ortalaması ise 8.30 olarak alınmıştı.

Geldik kasım ayının ortasına... Doların yılbaşından bu yana olan dönemdeki ortalaması 8.26 düzeyinde. Yılın kalan bir buçuk aylık döneminde dolar 10 lirada kalsa bile yıllık ortalama 8.50’ye dayanıyor.

Şimdi hesabı yeniden yapma zamanı... GSYH, 8.30'luk ortalama kurla 801 milyar dolar olarak hesaplanmıştı. Oysa ortalama 8.50'ye gidiyor. Bu durumda GSYH 782 milyar dolara inecek, kişi başına gelir de 9.489 dolar değil, 9.265 dolar olacak.

Her ne kadar tahmin edilenin altında kalınacak olsa da yine de bu yılki kişi başına gelir 2020’nin üstünde gerçekleşecek. Kişi başına gelir geçen yıl 8.597 dolara kadar inmişti.

Vatandaş umursamıyor bile...

Kişi başına gelir bir ülke için temel bir gelişmişlik göstergesi. Ama bu gösterge tek başına hiçbir anlam ifade etmiyor.

Bir kere Türkiye’nin kişi başına geliri ha 9 bin dolar olmuş, ha 10 bin ya da 13 bin, 15 bin. Bu düzeyler zaten çok düşük. Biz 20-25 bin dolarları göremediğimiz sürece alt klasmanda top koşturmaya devam edeceğiz.

Kaldı ki geliri artırmak şöyle dursun, biz geri gitmeyi bile engelleyemiyoruz. 2013’teki gelirimiz 12.582 dolardı. Şimdi neredeyiz!

Ayrıca kişi başına gelir artsa bile dağılım öylesine adaletsiz ki toplumda geniş bir kesim bu artıştan pay alamıyor. Dolayısıyla vatandaş kişi başına gelir artmış, artmamış ya da azalmış, hiç mi hiç umursamıyor.

Tüm yazılarını göster