Ahmet Arslan
CPA, MBA
Mahalli idare seçimleri yaklaştıkça belediye başkanlarının toplumun belli kesimlerine veya tümüne özellikle belediye hizmetlerini bedelsiz veya düşük tarifeyle sunma veyahut nakdi ve ayni destekte bulunma yönünde vaat yarışına girdikleri görülmektedir.
Söz konusu vaatlerin halkın içinde bulunmakta olduğu zor ekonomik koşullar içinde ifade edilmesi siyaseten anlaşılabilir olmakla birlikte gerçekleşmesi yasal olarak mümkün olmayan yardım ve destek vaatlerinde bulunulması söz konusu vaatlerin gerçekleştirilemeyecek olması nedeniyle ahlaken, herhangi bir şekilde gerçekleştirilmesi halinde ise hukuken sorunludur.
Belediye başkanı adaylarının gerçekleşmesi yasal olarak mümkün olmayan vaatlerinden bazıları şunlardır:
- Su bedellerinde indirim yapmak veya suyu toplumun belli bir kesimine bedelsiz olarak sunmak
- Emeklilere ilave emekli maaşı vermek
- Ücretsiz çorba, çay, kahve ikramı, yemek ve erzak dağıtımı
- Evlenecek çiftlere çeyiz yardımı
- Kadınlara/annelere ücretsiz hizmet
- Öğrencilere kırtasiye, giyim, beslenme desteğinde bulunmak.
- Anaokulu açmak ve işletmek
- Tedavi hizmetleri.
Temel işlevi belde sakinlerinin mahallî müşterek nitelikteki ihtiyaçlarını karşılamak olan belediyelerin görevleri 5393 sayılı Belediye Kanunu’nda tek tek sayılmış olup söz konusu görevler arasında eğitim, sağlık, istihdam, sosyal güvenlik vb. aslında merkezi yönetimin yani hükümetin görevleri arasında bulunan görevler bulunmamaktadır.
Söz konusu kanuna göre belediyelerin sosyal yardım sağlama görev ve yetkisi bulunmakla birlikte, sosyal yardım; bazı kamu hizmetlerinin tüm vatandaşlara ücretsiz olarak sunulması değil, ekonomik ve sosyal açıdan dezavantajlı kişilerin desteklenmesi ve topluma kazandırılmasıdır. Bu bağlamda, belirli kriterlere göre yardıma muhtaç olduğu tespit edilen kişilere barınma, gıda, giyecek, yakacak yardımı yapılması sosyal yardım kapsamında iken herhangi bir muhtaçlık tespiti yapılmadan kişilere bu tür mal ve malzeme dağıtılması veya belediye hizmetlerinde belli bir kesime ücretsiz veya indirimli tarife uygulanması sosyal yardım kapsamında değildir.
İkinci olarak, mali anayasa niteliğinde bulunan 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanun’unda (Md. 29); “Gerçek veya tüzel kişilere kanunda veya Cumhurbaşkanlığı kararnamesinde dayanağı olmadan kamu kaynağı kullandırılamaz, yardımda bulunulamaz veya menfaat sağlanamaz.” denilmektedir.
Aynı şekilde, 4736 sayılı Kamu Kurum Ve Kuruluşlarının Ürettikleri Mal Ve Hizmet Tarifeleri İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un 1’inci maddesinde aynen şöyle denilmektedir:
“Genel bütçeye dahil daireler ile katma bütçeli idareler, bunlara bağlı döner sermayeli kuruluşlar, kanunla kurulan fonlar, kefalet sandıkları, sosyal güvenlik kuruluşları, genel ve katma bütçelerin transfer tertiplerinden yardım alan kuruluşlar, kamu iktisadi teşebbüsleri ve bağlı ortaklıkları ile müesseseleri, il özel idareleri ve belediyeler ile bunların kurdukları birlik, müessese ve işletmeler, özel bütçeli kuruluşlar, özelleştirme işlemleri tamamlanıncaya kadar, 24.11.1994 tarihli ve 4046 sayılı Kanun’a tâbi kuruluşlar ve özel hukuk hükümlerine tâbi, kamunun çoğunluk hissesine sahip olduğu kuruluşlar, kamu banka ve kuruluşları ile bunlara bağlı iş yerleri ve diğer kamu kurum ve kuruluşlarınca üretilen mal ve hizmet bedellerinde işletmecilik gereği yapılması gereken ticarî indirimler hariç herhangi bir kişi veya kuruma ücretsiz veya indirimli tarife uygulanmaz.”
Söz konusu kanun maddesine göre, kamu hizmetlerinde (ulaşım, elektrik, su, doğalgaz, sosyal tesis, imar, fen vb.) ticari gerekler dışında herhangi bir kişiye indirim uygulanması yasal olarak mümkün değildir. Söz konusu kanunda istisna sadece şehit ve gazi yakınları, öğrenciler ve 60 yaş üstü bireylere ilişkin ulaşım hizmetinde sağlanmıştır. Ulaşım hizmet dışında bu kişilere de kamu hizmetlerinde indirimli veya ücretsiz tarife uygulanamaz.
1. Su Bedellerinde İndirim Yapmak veya Suyu Toplumun Belli Bir Kesimine Bedelsiz Olarak Sunmak
Su tarifesi büyükşehir belediyelerinde 2560 sayılı Kanun ve söz konusu kanuna istinaden yayımlanan yönetmelik, diğer belediyelerde ise 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanunu’na göre belirlenmektedir.
2560 sayılı Kanun’un “Tarife tespit esasları” başlıklı 23’üncü maddesinde; “Su satışı, kanalizasyon tesisi bulunan yerlerdeki kullanılmış suların uzaklaştırılması, septik çukurların boşaltılması giderleri için ayrı tarifeler yapılır. Bu tarifelerin tespitinde, yönetim ve işletme giderleri ile amortismanları doğrudan gider yazılan (aktifleştirilmeyen) yenileme, ıslah ve tevsi masrafları ve bir kar oranı esas alınır.” denilmektedir.
Söz konusu kanuna göre, şebeke suyu tarifesinin toplumun belli bir kesimine veya tamamına olarak maliyet + kâr şeklinde belirlenen tutarın altında belirlenmesi yasal olarak mümkün değildir.
2464 sayılı Kanun’a istinaden yayımlanan mevzuat metninde de belediye hizmetleri karşılığında alınacak ücretlerin belirlenmesinde hizmetin maliyetinin göz önünde bulundurulması gerektiği belirtilmiştir.
2. İlave Emekli Maaşı Vermek
5393 sayılı Belediye Kanunu’na göre, belediyelerin sosyal hizmet ve yardım görevi bulunmaktadır. Ne var ki, Anayasaya göre; “Devlet, sosyal güvenliği sağlayacak gerekli tedbirleri alır ve teşkilatı kurar. Devlet harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleriyle, malül ve gazileri korur ve toplumda kendilerine yaraşır bir hayat seviyesi sağlar. Devlet, sakatların korunmalarını ve toplum hayatına intibaklarını sağlayıcı tedbirleri alır. Yaşlılar, Devletçe korunur, Yaşlılara Devlet yardımı ve sağlanacak diğer haklar ve kolaylıklar kanunla düzenlenir. Devlet, korunmaya muhtaç çocukların topluma kazandırılması için her türlü tedbiri alır. Bu amaçlarla gerekli teşkilat ve tesisleri kurar veya kurdurur.”
İlk olarak, Anayasanın söz konusu hükmüne göre, sosyal güvenlik, sosyal yardım ve benzeri hizmetler esas itibariyle özel olarak bu amaçla kurulmuş olan Sosyal Güvenlik Kurumu ile Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından yerine getirilir.
İkinci olarak, kimlerin hangi şartlarda emeklilik hakkına ve ne miktarda emeklilik maaşına sahip olacağı sosyal güvenlik mevzuatında düzenlenmiş olup söz konusu mevzuatın uygulanmasından Sosyal Güvenlik Kurumu sorumlu bulunmaktadır. Emeklilik maaşlarının düşük olması veya olmaması ülkemizin ekonomik ve sosyal sorunlarının bir sonucu olup, söz konusu sorunun temel işlevi kentleşmeyi sağlamak olan belediyeler tarafından ilave emeklilik maaşı verilmek suretiyle giderilmeye çalışılması yasal olarak mümkün bulunmadığı belediye kaynaklarının amacı dışında kullanılmasına yol açar.
3. Ücretsiz çorba yemek çay kahve ikramı, erzak dağıtımı, evlenecek çiftlere çeyiz yardımı, kadınlara/annelere ücretsiz hizmet, öğrencilere kırtasiye giyim beslenme desteği
Her ne kadar söz konusu desteklerin sosyal yardım kapsamında olduğu düşünülebilirse de sosyal yardım kamu kaynaklarının ihtiyaç tespiti yapılmadan toplumun belli bir kesimine veya tamamına bedelsiz olarak aktarılması demek değildir. Sosyal yardım ekonomik ve sosyal açıdan dezavantajlı kişilerin desteklenmesi ve topluma kazandırılmasıdır. Bu bağlamda, herhangi bir muhtaçlık tespiti yapılmadan ücretsiz çorba, yemek, çay, kahve ikramı, erzak dağıtımı, evlenecek çiftlere çeyiz yardımı, kadınlara/annelere ücretsiz hizmet, öğrencilere kırtasiye, giyim, beslenme desteğinde bulunulması sosyal yardım kapsamında değildir.
Belediye tarafından herhangi bir kritere dayanmaksızın kumanya, erzak ve çeşitli malzemelerin dağıtılması suretiyle kamu kaynaklarının toplumun belli bir kesimine kullandırılması Anayasa’da da ifadesini bulan eşitlik ilkesine ve ayrımcılık yasağına da aykırıdır.
Aynı şekilde, belediyelerin ulaşım, altyapı, sosyal tesis vb. hizmetlerinde herhangi bir muhtaçlık tespiti yapılmadan belli bir kesime ücretsiz veya indirimli tarife uygulaması sosyal yardım kapsamında bulunmadığı gibi, böyle bir uygulama 4736 sayılı Kanunda da açıkça yasaklanmıştır.
4. Anaokulu açmak ve işletmek
Kreş, gündüz bakımevi ve anaokulu ilkokul öncesi çocuklara hizmet veren kurumlar olmakla birlikte kreşler; 0-24 aylık çocuklara, gündüz bakımevleri (anaokulu) ise; 25-66 aylık çocuklara hizmet veren kuruluşlardır. Kreşler ve gündüz bakım evleri, eğitim kurumu değil, sosyal kuruluşlardır. Kreş ve gündüz bakımevleri Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına bağlı olarak açılırlar.
Anaokulu ise Eylül ayı sonu itibarıyla 36-68 aylık çocukların eğitimi amacıyla açılan okulu ifade eder. Anaokulu Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı olarak açılır.
5393 sayılı Kanun’a göre belediyeler çocuklar için konukevleri açabilir. Belediye Kanunu’nda yer alan belediyelerin okul öncesi eğitim kurumları açabileceğine ilişkin hüküm bu hizmetin belediyelerin değil, merkezi yönetimin yani Devletin görevi olduğu gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmiştir. Bu nedenle belediyelerin anaokulu açması ve işletmesi yasal olarak mümkün değildir.
Sonuç;
Son yıllarda belediyelerin ölçüsüz bir şekilde sosyal yardım faaliyetlerinde veya ücretsiz mal ve hizmet sunumunda bulunması belediyelerin temel işlevi olan kentleşmeyi sağlamaktan uzaklaşmasına sebebiyet verdiği gibi kamu kaynaklarında israfa da sebebiyet vermektedir.
Kural olarak, belediyelerin piyasaya dönük belediye hizmetlerini toplumun belli bir kesimine veya tamamına ücretsiz ve düşük tarifeyle sunma yetkisi bulunmamaktadır. 4736 sayılı Kanun’un bu konudaki hükümleri net olup, Kanunda belediyelere sadece ulaşım hizmetlerinde 60 yaş ve üzeri vatandaşlar ile şehit ve gazi yakınlarına ücretsiz tarife, öğrencilere ise indirimli tarife uygulama yetkisi verilmiştir.
Belediyelerce gıda, eğitim, barınma vb. ayni ve nakdi destekte bulunulması ise destekte bulunulacak kişilerin ancak belli kriterlere muhtaçlık durumunun ortaya konulması yani ancak sosyal yardım kapsamında yapılması halinde mümkündür.
Yukarıda irdelenen mevzuat hükümlerine aykırı şekilde belediyelerce kişilere ayni veya nakdi destek sağlanması ise belediye görevlileri hakkında kamu zararı olarak mali yaptırımların ve diğer yaptırımların uygulanmasına sebebiyet verir.
Kaynakça
www.maliekonomim.com