Bazı ağırlıklar teoride doğru ama hayatın gerçeğine aykırı

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ

✔ Fiyat artışında aylık oranlar hemen hemen tahmin edildiği gibi, Yİ-ÜFE tahminlerden bile iyi.

✔ Ne tuhaf, tüketici fiyatları yıllıkta yüzde 50'yi geçmediği, üretici fiyatları da üç haneye çıkmadığı için mutluluk duyacağız...

TÜİK ocak ayına ilişkin enflasyon verilerini açıkladığında herhalde tüketici fiyatları yönüyle şaşıran pek olmamıştır. Açıklanan yüzde 11.10’luk aylık artış, tahminlerle uyumlu denilebilecek bir oran. Bu artışla birlikte yıllık oran yüzde 50’ye dayandı. Acaba yüzde 50 aşılmadı diye sevinenler var mıdır? Bakar mısınız, bir yıl önce ocakta yıllık artış yüzde 15’ti, şimdi yüzde 49’a geldik. Nereden nereye... Ama neyse ki yüzde 50 sınırını aşmadık! Merak etmeyin, o da bir ay sonra olur!           

Ocak ayının şaşırtıcı oranı aslında Yİ-ÜFE. Üretici fiyatlarındaki aylık artış yüzde 10.45 ile tüketicinin altında kaldı. Biz ocak sonunda üç hanenin görüleceğini düşünüyorduk ama yanıldık. Yİ-ÜFE’deki yıllık artış yüzde 94’e ulaştı. Bu da bir teselli adeta; “Üç haneye çıkılmadı” tesellisi...         

Gerek üretici, gerekse tüketici fiyatlarının önümüzdeki dönemde nasıl seyredebileceğine daha sonraki günlerde detaylı olarak değiniriz. Bugün üstünde durmak istediğimiz, aslında daha önce de kaç kez değindiğimiz madde ağırlıkları.

HEM DOĞRU HEM YANLIŞ!

TÜİK dün ocak ayı gerçekleşmeleriyle birlikte madde ağırlıklarındaki değişiklik konusunda da uzun bir açıklama yaptı. Bu konudaki yaklaşımın ve hareket noktasının ne olduğunu daha önce köşemizde birkaç kez yazmıştık. Bir anlamda Avrupa Birliği İstatistik Ofisi’nin çizdiği çerçeveye göre hareket edildi. Her bir kalemde geçen yıl ortaya çıkan fiyat değişimi, bu yılın ağırlıklarının belirlenmesinde temel oluşturdu.         

Kitapta yazana, Eurostat’ın söylediğine göre yapılan doğru. Ama kitapta yazan doğru, hayatın gerçeğine uymuyorsa ne yapacağız?            

ELEKTRİK, DOĞALGAZ VE DİĞERLERİ

Şimdi Türkiye'de bir tek kişi bile, isterse hükümetin içinde yer alıyor olsun, ister Enerji Bakanlığı'nda çalışsın, bir tek kişi bile vatandaşın harcamasında elektriğin payının bu yıl ocakta aralıktan daha düşük olduğunu söyleyebilir mi?        

Bir tek kişi bile çıkıp vatandaşın doğalgaza bu yıl daha az para ayırdığını dile getirebilir mi?         

Ama kitapta yazanı uygulayan, Eurostat’ın belirlediği esaslara göre hareket eden TÜİK vatandaşın tüketiminde elektriğin de, doğalgazın da artık daha az yer tuttuğu görüşüyle hesaplama yapacak. Bu yıl böyle geçecek.        

Kitapta yazana uygun ama hayatın gerçeklerine ters bir durum!

Elektriğin TÜFE’deki ağırlığı geçen yıl yüzde 2,7107 düzeyindeydi. Ağırlık bu yıl yüzde 2,3156’ya indi. Elektriğe ocak ayında tüketim ağırlığına göre (150 kilowatsaate kadar ve üstündeki tüketim dikkate alınarak ağırlıklandırma yapıldı) yüzde 69.67 zam geldi. Bu zamdan TÜFE’ye 1.61 puanlık bir yansıma oldu. Yani yüzde 11.10’luk toplam TÜFE artışının yalnızca 1.61 puanı elektriğin doğrudan etkisinden geldi. Elektriğin payı geçen yılki düzeyde kalsa bu etki 1.89 puan olacaktı.            

Aslında doğru olan elektriğin ve doğalgazın payının geçen yılki düzeyde bile tutulmayıp artırılması.         

Bir dönem zam denildi mi en çok konuşulan akaryakıt olurdu. Bu yıla elektrik zammı damgasını vurdu. Her ne kadar kademelendirmede vatandaş lehine bir düzenlemeye gidilmişse de bu zammın bir miktar indirilmesi demek, tümüyle geri alınması değil ki.       

Hem sözünü ettiğimiz ağırlıklar ve zamda kısmi geri adım yalnızca konutlardaki tüketimle ilgili. İşyerlerindeki tüketime ilişkin iyileştirici yönde herhangi bir düzenleme yok.

BU AĞIRLIKLAR HANGİ GELİRE VE TÜKETİME DENK DÜŞÜYOR?

Elektriğin TÜFE’de yüzde 2,3156 olan ağırlığının hangi gelir düzeyinde bir hanenin, ne miktardaki tüketimine denk geldiğini merak ettik. İlginç bir sonuç çıktı ortaya.           

Eğer bir hane aylık 12.424 lira gelire sahipse ve aylık tüketimini 210 kilowatsaat düzeyinde tutabiliyorsa, bu tüketimine kilowatsaat başına 1.37 liradan 287.7 lira ödeyecek. İşte 287.7 lira, 12.424 liralık gelirin yüzde 2,3156’sına denk düşüyor.

Türkiye’deki hanelerin kaçta kaçı 12 bin lira düzeyinde gelire sahiptir?        

Diyelim 12 bin lira düzeyinde gelir elde eden çok hane var. Peki bunların çoğu acaba ayda 210 kilowatsaat tüketimde kalabilir mi?                

YA DOĞALGAZDA DURUM?

Doğalgazın geçen yıl yüzde 1,6894 olan ağırlığı da bu yıl yüzde 1,5496’ya çekildi. Doğalgaza ödenen ücrette yelpaze çok geniş görünüyor. Yaşanan kente, konutun durumuna göre çok farklı faturalar geldiği biliniyor.          

Ancak kış aylarında, en az dört ay boyunca 500 liranın altında fatura gelme olasılığı hiç yok gibi. Yani yılda 2 bin lira. Kalan sekiz ayda da aylık 50 lira gibi bir fatura gelse, yıllık toplam 2 bin 400 lira, aylık ortalama da 200 lira eder.        

Elektrik için yaptığımız hesaplamanın aynısını doğalgaz için de yapalım. Ayda ortalama 200 lira, aylık geliri 12 bin 907 lira olan bir hane için yüzde 1,5496’lık bir harcama yükü demektir.

Aynı soruyu bir kez daha soralım:           

Türkiye’de kaç hane 13 bin liraya yakın gelir elde ediyor?          

Ve aylık ortalama ödemesi 200 lira değil de çok daha fazla olanlar gelirlerinin ne kadarını doğalgaza ayırmak zorunda kalıyor?             

SU MU, DOĞALGAZ MI?       

Ağırlıklarda geçen yıl da var olan ve bu yıl da devam eden bir tuhaflık daha...        

Belediyelerden gelen su faturasını dert eden kaç kişi vardır?

Ya da soruyu şöyle soralım:         

Su faturası mı merak ve kaygıyla bekleniyor, doğalgaz faturası mı? TÜFE’de su faturasının ağırlığı geçen yıla göre indirilmiş olmakla birlikte yüzde 1,9203 düzeyinde. Doğalgazı biraz önce yazdık; yüzde 1,5496.         

Sözünü ettiğimiz su giderine damacana ya da pet şişelerde satılan içme suyu dahil değil. Bu yalnızca belediyelerden alınan su hizmetini kapsıyor. Hala nasıl oluyor da suya doğalgazdan çok ödeme yapıldığı varsayılıyor, bilemiyoruz.

Tüm yazılarını göster