⸶ABD’de ve Avrupa Birliği’nde faizlerin geldiği noktada şirketlerin buna ayak uydurması biraz zor olacaktır. Batılı şirketlerin faiz giderleri 2-3 kat artacaktır. Hatta şirketlerin borç servisinde düşük talep ve yüksek faiz nedeniyle problemlerin ortaya çıkması büyük olasılıktır.⸷
Ülkemizde artan politika ve mevduat faizleri şirketlerin kredi maliyetlerinin artmasına neden olmaktadır. Şirketlerin 30 Eylül 2023 bilanço ve gelir tablosu önümüzdeki haftadan itibaren açıklanacak olup finansman giderlerinin arttığını göreceğiz. 22 Haziran 2023’te politika faizinin yüzde 8,5’den yüzde 15’e daha sonra da yüzde 17,5, yüzde 25 ve yüzde 30’a çıkarılması doğal olarak kredi faizlerine yansıdı ve şirketler 2023 ve 2024 yılında daha fazla faiz ödeyecek. 2022 yılında hem faiz karşılama oranı hem de faizin satış içindeki payı çok olumlu gelişmişti. 2022 yılında oranlar sırasıyla 1.84X ten 2.4X çıkmış ve yüzde 9,5’dan yüzde 5’e gerilemişti.
Yurt dışındaki durum bizden çok farklı değil. FED ( ABD Merkez Bankası) ilk faiz artışına 17 Mart 2022 tarihinde yüzde 0,25 artışla başlamıştı. 12 kez politika faizi için yaptığı toplantının sadece geçen ayki hariç hepsinde faiz artış kararı verdi ve faizler yüzde 0,25’den yüzde 5,5’e çıktı. ECB ( Avrupa Merkez Bankası) ise faiz artışına FED’den sonra başladı. 27 Temmuz 2022 tarihinde yüzde – 0,5 olan politika faizini önce “0”’a daha sonra da 9 kez faizi artırarak yüzde 4’e çıkardı. Her iki merkez bankasının verdiği mesaj faizlerin uzun süre yüksek kalacağı yönünde.
Pandemi döneminde ABD 10 yıllık tahvillerin faizi yüzde 0,12’e kadar düşmüştü geçen hafta yüzde 5’e yaklaştı. Yine 10 yıllık Almanya tahvillerinin faizi yüzde – 0,8’den yüzde 3’e yaklaştı ve faizler son 20 yılın pik seviyelerinde. Yüzde 0,3 olan LİBOR yüzde 5,9’a, yüzde – 0,4 olan EURİBOR ise yüzde 4,2’e yükseldi.
Peki, şirketlerde durum nasıl? Faizlerdeki trend nedeniyle global firmaların bir çoğu borçlanmasını öne çekerek düşük faiz ortamından yararlandılar. Ancak artık vadeleri gelen kredilerini daha yüksek faizle yenileyecekler ve gelir tablolarında daha fazla faiz giderleri yazacaklardır. Faiz giderlerindeki artışın yansımasını 3. çeyrek gelir tablolarında daha fazla göreceğiz. Biz trendi izlemek adına global firmaların son on iki aylık (LTM, Last Twelve Mounth) gelir tablosu ve bilançolarına baktık. ABD’de Walmart ve Exxon Mobil’in LTM Gelir Tablolarına baktık. 2023 Mart ayında Exxon’un finansman giderleri 769 milyon dolar iken 30 Haziran 2023’te 824 milyon dolara, Walmart’ın ise aynı dönemlerde 2.337 milyon dolardan 2.500 milyon dolara yükseldiğini görüyoruz. Almanya’da şirketleri incelediğimizde aynı trendi görüyoruz. Örneğin, Volkswagen’in 2.330 milyon dolar olan finansman giderleri 30 Haziran 2023’te 3.072 milyon dolara, BMW’de 104 milyon dolardan 255 milyon dolara, Bosch 353 milyon dolardan 425 milyon dolara, BASF 715 milyon dolardan 803 milyon dolara ve Siemens 1.000 milyon dolardan 1.234 milyon dolara yükselmiştir. Vadesi gelen kredilerin yeniden kullanıldığında daha yüksek faiz ile yenileceklerinden Batılı şirketlerin de finansman giderleri çok hızlı artacak ve faiz karşılama oranı düşerken finansman giderlerinin satış içindeki payı yükselecektir. Özet olarak, çok düşük faiz ortamında iş yapmaya alışan batılı şirketler için alışılması zor bir durum olacak.
Sonuç olarak, yurt dışında faizler yüksek kalmaya bir süre devam edecek 6-12 ay bu durum sürebilir. Yüksek faiz bir yandan global büyüme rakamlarını olumsuz etkilerken (OECD 2024 global büyüme oranını yüzde 2,7 olarak tahmin ediyor) borçlu olan kurumların da faiz giderlerini artırmaktadır. Analiz sonuçlarımız gösteriyor ki yurt içi ve yurt dışında faaliyet gösteren şirketler artık daha fazla faiz ödeyecekler. ABD’de “0” ve Avrupa Birliği’nde uzun süre negatif olan faizlerin geldiği noktada şirketlerin buna ayak uydurması biraz zor olacaktır. Batılı şirketlerin faiz giderleri 2-3 kat artacaktır. Hatta şirketlerin borç servisinde düşük talep ve yüksek faiz nedeniyle problemlerin ortaya çıkması büyük olasılıktır. Diğer bir önemli nokta ise ülkemizin yurt dışı borçlarıdır. 2022 yılı sonunda 458.5 milyar dolar olan dış borcumuz 17 milyar dolar artarak 475.8 milyar dolara ulaşmıştır. Bu borcun dağılımı, kamu 194.7 milyar dolar, TCMB 46.2 milyar dolar ve Özel Sektör (Özel Bankalar dâhil) 234.9 milyar dolardır. Borçlanmada yüzde 1 artış faiz giderlerimizi yıllık 4.8 milyar dolar artırmaktadır.