Batı ile tırmanan gerginlik

Zeynep GÜRCANLI Yedi Düvel

Türkiye'nin son dönemde Batı ile yaşar gibi göründüğü "bahar havası" yerini hızla "sonbahara" bırakıyor gibi. İlk işaret Avrupa cephesinden geldi. İspanya'nın Granada kentinde düzenlenen Avrupa Siyasi Topluluğu zirve toplantısına Cumhurbaşkanı Erdoğan da bizzat ev sahibi İspanya'nın Başbakanı tarafından davet edildi. Ancak Erdoğan'ın "soğuk algınlığı" nedeniyle Granada ziyaretini iptal ettiği duyuruldu. Rahatsızlığı nedeniyle İspanya ziyareti gerçekleşmeyen, TBMM'de de partisinin grup toplantısına katılmayan Erdoğan'ın, aynı gün AK Parti Genel Merkezi'ne gitmesi ise dikkat çekti. Bu gelişmenin üzerine Azerbaycan'dan gelen bir açıklama ise soru işaretlerini arttırdı. Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev Granada'da yapılması planlanan Ermenistan-Azerbaycan-Avrupa Birliği-Fransa ve Almanya zirvesine, Türkiye davet edilmeyeceği için, kendisinin de katılmayacağının duyurulmasını sağladı. Bu durum da, "Acaba Erdoğan Granada'ya özellikle mi gitmek istemedi, rahatsızlık bir diplomatik bahane olarak mı kullanıldı" sorularının gündeme gelmesine neden oldu. Gerekçe ne olursa olsun, Türkiye'nin Granada'daki yokluğu, dış politikada "Türkiye'siz bir Avrupa" siyaseti yürütmenin zorluklarını da ortaya koydu. Bazen sessizlik, geri durmak, diplomaside umulanın ötesinde olumlu sonuçlar doğurabiliyor.

Suriye ve Irak operasyonları; "3. Taraflara" uyarı...

Batı ile ikinci gerginlik ise ABD'yle yaşandı. 1 Ekim'de İçişleri Bakanlığı'na yönelik terör saldırısının ardından, Milli Savunma Bakanlığı'nda Türkiye'nin güvenlikten sorumlu bakan ve üst düzey bürokratları bir araya geldiler. Toplantının ardından Dışişleri Bakanı Fidan, Suriye ve Irak'ta, PKK-PYD terör örgütlerinin kontrolü altındaki altyapı, üst yapı, enerji tesisleri dâhil olmak üzere, Türkiye'nin "meşru hedefi" olduğunu açıkladı. Ancak Fidan'ın açıklamasında kilit de bir uyarı vardı; Dışişleri Bakanı "3. tarafları" Türkiye'nin meşru hedefi olan bu yerlerden "uzak durmaları" konusunda uyardı. PKK Terör örgütünün Suriye'deki uzantısı PYD-YPG'nin özellikle ABD'den aldığı destek düşünüldüğünde, Fidan'ın "3. taraflar" ifadesinin en çok Amerikalıları işaret ettiğini söylemek yanlış olmaz. Nitekim, Türk SİHA'ları ABD askerlerinin yakınlarında konuşlandıkları Suriye'nin kuzeyindeki PYD-YPG'nin kontrolündeki enerji tesislerini de hedef aldılar.

Irak'a uçaklar, Suriye'ye SİHA'lar...

Türkiye'nin teröre karşı sınır ötesi hava operasyonlarında çok dikkat çekici bir unsur var; Irak'ın kuzeyindeki terör hedeflerine yönelik operasyonu Milli Savunma Bakanlığı'nın koordinasyonunda, savaş uçakları kullanarak yapılırken, Suriye'nin kuzeyindeki terör hedeflerine operasyonu Milli İstihbarat teşkilatı koordinasyonunda SİHA'lar tarafından gerçekleştirildi. Belli ki Ankara Suriye semalarında savaş uçaklarını kullanıp, Amerikan savaş uçaklarıyla doğrudan bir karşılaşmaya girmemeyi tercih etti. Nitekim, Suriye operasyonu sürerken, ABD'den bir Türk SİHA'sının düşürüldüğü açıklaması da geldi. Amerikalılar olayı "üzücü bir kaza" diye açıklarken, Ankara sessizliğini korudu. ABD Savunma Bakanı Lloyd ve Genelkurmay Başkanı Brown, Türkiye'deki mevkidaşlarını arayarak, iki NATO müttefiki arasında çıkabilecek gerginliği -şimdilik- kontrol altına aldılar. Türkiye'nin Suriye'deki PYD-YPG terör hedeflerini vurmasının ardından ortaya çıkan bir başka ilginç fotoğraf ise, hasar gören alanları incelemeye gelen ekipler arasında bölgedeki Rus güçlerinin de olmasıydı. Bir yandan Türk SİHA'sı düşüren ABD, diğer yandan hasar kontrolü yapan Ruslar göz önüne alındığında, Ukrayna üzerinden karşılıklı salvolar yapan ABD ve Rusya'nın, Suriye'nin kuzeyinde nasıl bir "uzlaşma" içinde olduklarını da gözler önüne serildi. Suriye söz konusu olduğunda, işin bir de rejim tarafı var elbette; Humus'ta Esad'ın ordusuna subay yetiştiren okulun mezuniyet törenine bir saldırı düzenlendi aynı gün.300'e yakın genç subay ya da yakınları öldü. Şam yönetimi, saldırının failinin İdlib'deki HTŞ teröristleri olduğuna kanaat getirmiş olmalı ki, bölgeye topyekün bir bombardıman başlattı. Kısacası, Suriye'nin kuzeybatısında Esad İdlib'deki muhaliflere, kuzeydoğusunda ise Türkiye PYD-YPG terör unsurlarına karşı aynı dönemde harekete geçti.

Suriye meselesi daha da büyüyecek gibi duruyor.

Tüm yazılarını göster