Batı cephesinde yeni bir şey yok!

İlter TURAN SİYASET PENCERESİ

İsrail’in Gazze harekatı başladığı zaman kimse İsrail’in ne yapacağını ve terrorist örgüt olarak nitelediği Hamas’a karşı mücadelesini nereye kadar götüreceğini bilmemekteydi. Aylar sonra yine de İsrail’in eylemlerini tahmin etmek mümkün olmamaktadır. Başlangıçta tamamen Hamas’I hedef aldığı izlenimi vermişti. Örgütün siviller arasına karıştığını ileri süren İsrail kuvvetleri tüm Gazze nüfüsuna sınırsız zarar veren eylemler icra ettiler.  Kuzey’de yaşayanları Güney’e, oradan da sınıra sürdüler. Başlarken İsrailli rehineleri kurtaracaklarını söylerken, kısa sürede bu amacın yerini Hamas’ın mahvedilmesi aldı. Şu anda İsrail kuvvetlerinin Hamas’a ne kadar zarar verdiği bilinmemekle birlikte, Hamas’la hiçbir bağlangtısı olmayan çok sayıda Gazzeli Arabın öldürüldüğü kesin. Bir çoğu da evsiz kalmış durumda. Hayatta kalanlar ise olağanüstü mahrumiyetlere maruz bırakılıyor. İsrail hastaneleri bombalıyor, uluslararası kuruluşların gönderdiği insani yardımın da ihtiyaç sahplerine ulaştırılmasını imkansızlaştırıyor.   

Netanyahu zaman içinde hedeflerini değiştiriyor. Başlangıçtaki amacı Hamas’ı yıkmak ve rehineleri kurtarmaktı. Varlığını korumasına yardımcı olan tünel sistemlerini kolayca yıkarak örgütü sonlandırabileceğini düşünüyordu. Kısa sürede, tünel sisteminin beklediğinden çok daha girift olduğu anlaşıldı. Henüz önemli bir bölümü zarar görmemiş durumda. Derken Netanyahu İsrail kuvvetlerinin Mısır sınırında bir koridoru kontrol altına alması gerektiğini, Gazze’yi  ancak bu yoldan tamamen denetleyebileceğini ileri sürdü. Bazı askeri liderler bile sınırı kat eden Filadelfiya koridorunu elde tutmaya gerek olmadığını belirttiler. Netanyahu’nun koridor üzerindeki israrı, büyük ülkelerin Hamas ve İsrail arasında kurmaya çalıştıkları ve savaşı sona erdirmesi beklenen barışa sadece yeni bir engel getirdi. 

Kısa bir süre önce Bay Netanyahu İran’ın desteklediği Hizbullah’ın İsrail’e karşı bir güç oluşturduğu Lübnan’a saldırmaya karar verdi. İsrail, daha önceki deneyimleriyle Hizbullah’ın etkin bir güç olduğunu ve bölgeye dönük İsrail saldırılarına karşı koyabileceğini görmüştü.  İsrail’in son Gazze saldırıları karşısında Hizbullah İsrail’e birkaç roket göndermekle beraber, savaşa girmek istediğine dair herhangi bir eylemde bulunmadı. Buna karşılık, Netanyahu’nun inancına göre Hizbullah tamamen İran adına hareket eden ve misyonu İsrail’i yıkmak olan bir örgüttür. Şimdi de Hizbullah’i askeri bir aktör olarak etkisizleştirmek istemektedir. Lübnan’I bombalamakta, Lübnan halkına Hizbullah’la bir arada yaşadığı bölgelerden uzaklaşmasını telkin etmektedir. Böylece, Hizbullah’a ve onun aracılığıyla da İran’a, İsrail’in varlığını hedef almanın gerçekçi bir askeri hedef olmadığını göstermek istemektedir.  

Aslında Netanyahu savaşı devam ettirmenin yollarını aramaktadır. Pekiyi neden? Daha önceleri de ifade ettiğimiz gibi, öncelikle İsrail adalet sisteminden kaçmayı, adalet sistemini kendi lehine değiştirmeyi istemektedir. Savaş bu bakımdan lehine işlemektedir. Bundan öteye, savaş bir tür ulusal acil durum oluşturduğundan, kendisine karşı güçlü muhalefet yürütmek de zorlaşmaktadır. Örneğin, yeni seçim talep etmenin zamansız bulunacağı akla gelmektedir. Bunlara ilaveten Başbakanın aşırı milliyetçi ortakları vardır. Bunlar savaşı zaten İsrail’in kendisine ait olması gereken topraklara yerleşmesi ve bir türlü masadan kaldırılmayan iki devletli çözümün tabutuna son çivileri çakmanın fırsatı olarak değerlendirmek istemektedirler.   

Büyük ülkeler arasında, Orta Doğu’ya ilişkin olarak dünyada dile getirilen ve savaşın bölgeye yayılabileceği ve diğer ülkeleri de içine çekeceğine ilişkin yaygın bir endişe var. Gerek Avrupa ülkeleri gerek Amerika bölgesel çatışmaları sonlandırmak ve tarafları uzlaşmaya yöneltmek istemektedirler. Aslında bölgedeki ülkelerin çatışmaların tırmanmasını arzuladıklarına dair herhangi bir ipucu yoktur. Bay Netanyahu’nun İsrail’in can düşmanı diye tanımladığı İran bile bölgesel bir çatışmanın içinde yer almaya ilgi duymamaktadır. Görebildiğim kadarıyla, Netanyahu savaşın tırmanacağı endişesini kullanarak Lübnan’a saldırmıştır. Beyrut ve diğer şehirleri bombalayabileceğini, fakat bu sırada Amerikalı ve Avrupalı dostlarının, diğerlerinin tırmanma şeklinde yorumlanabilecek eylemlerini baskı alacaklarını ve durdurabileceklerini hesaplamaktadır. Başvurduğu mantık berraktır: ABD İsrail’i koşulsuz desteklediği sürece İsrail yeni saldırılara girişilebilir. Amerika’nın görünür gelecekte İsrail’e desteğini azaltması veya çekmesi söz konusu olur mu? Şimdilik ufukta böyle bir olasılık görünmüyor. Ne diyelim, “Batı cephesinde yeni birşey yok!”

Tüm yazılarını göster