“Başkan gol gol gol!”

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ

✔ Eski bir bürokrat "Sıcak paracılar 'Başkan gol gol gol' tezahüratına başladı ve ilk testlerini 24 Aralık'ta yapacaklar" diyor.

✔ Merkez Bankası'nda teknik direktör değişti ama ya yardımcı antrenörler?

✔ Merkez Bankası koridorlarında "döviz operasyonları açıklığa kavuşturulsun-bırakın karıştırmayın" tartışması mı yaşanıyor?

Yıllarca ekonomi yönetiminde görev almış eski bir bürokrat dostum var. Her ne kadar şimdi kamuda bir görevi yoksa da ve yarı emekli sayılırsa da gelişmeleri yakından izlediğini bilirim. Engin bilgi ve deneyiminden dolayı da görüşlerini hep önemserim.

Merkez Bankası’nın 2021 para ve kur politikası ve o çerçevede neler düşündüğünü merak ettim.

“Pek uzmanlık alanım değil ama” diye mütevazı bir giriş yaptıktan sonra ısrar edince “Peki görüşlerimi bir not halinde iletirim” dedi. Bana da mektup kıvamındaki bu notu aktarmak düştü:

PİYASALARDA BAYRAM HAVASI ESTİ ESMEYE DE...

“Yeni başkan bir basın toplantısıyla 2021 para ve kur politikası hakkında bilgi verdi ve piyasalarda adeta bayram havası esti. Kurlar aşağı gidiyor; sıcak paracılar kale arkasında tezahürata başladı bile.

‘En büyük başkan bizim başkan!’

Protokol tribünündekiler de memnun. Takımın oyunundan çok sıcak paracı taraftarın memnuniyetine odaklanmışlar.

Tamam yeni başkanın şeffaflık ve hesap verilebilirlik söylemleri olumlu. Bu konulardaki açıklamalar piyasaya moral verdi.

Ancak bilirsiniz iktisatçıların her zaman bir ‘ancak’ları vardır.

Ekonomi bu kadar dolarize olmuş ve bunca borçluyken, Covid-19 salgını ortalığı kasıp kavururken, gelir dağılımı gittikçe bozulurken, finansal istikrarın sürdürülebilirliği sorgulanırken Merkez Bankası nasıl enflasyon hedefleyecek?

Bakın dolarizasyon nerelere gelmiş. DTH toplam mevduatın yüzde 56’sına ulaşmış. Para biriktirebilenler Merkez Bankası’nın bastığı TL yerine, FED ve Avrupa Merkez Bankası’nın bastığı dolar ve euroya güveniyor.”

Eski bürokrat dostum, içinde bulunduğumuz günlerde yüzde 56’ya ulaşan DTH/toplam mevduat oranının 2011 yılında yüzde 20’ler düzeyinde bulunduğuna dikkat çekerek bugünkü düzeye gelinme nedenlerini sıraladıktan sonra şöyle diyor:

“Bütün bunlar yetmiyormuş gibi düşük faiz inadı uğruna Merkez Bankası başkanlarının görevden alınması, 130 milyar dolar dövizin perde arkası oyunlarla eritilmesi...

Sonuçta ne oldu, hem teknik, hem de siyasi karar alıcılara olan güven yerlerde sürünmeye başladı.”

TEKNİK DİREKTÖR DEĞİŞTİ, AMA YA YARDIMCI ANTRENÖRLER?

Bürokrat dostum girişi futbolla yaptı, futbolla devam ediyor:

“Güven yerle bir olunca ne yapıldı; bir gün aniden takımın yöneticileri tuttu teknik direktörü değiştirdi. Teknik direktör değişti ama yardımcı antrenörler görev başında. Ve teknik direktör belli ki o yardımcı antrenörlerle çalışmak istemiyor. Takımı şimdiye kadar kötü çalıştıran ve bir dizi puan kaybına yol açan, yani yöneticinin faiz takıntısı uğruna döviz rezervlerini yok eden elemanlar orada duruyor.”

Sahi yardımcı antrenörlerin değiştirilmesi mümkün olacak mı? Bu ekiple çalışmaya devam edip etmeyeceği Başkan Naci Ağbal'a para ve kur politikasını açıklarken de soruldu ve başkan bu soruyu duymazdan geldi.

DÖVİZ OPERASYONLARI ARAŞTIRILABİLECEK Mİ?

Bundan sonrasının en önemli işi ne?” Bürokrat dostum bu soruyu soruyor ve yanıtı da veriyor:

“Güveni yeniden oluşturmak. Bunun için de yapılması gereken ilk iş, Merkez Bankası rezervleriyle kamu bankaları üstünden kura müdahale operasyonlarının ayrıntılarını kamuoyuyla paylaşmak.”

Mektupta, belli ki biraz da duyuma dayanan çok önemli bir ifadeye yer veriliyor:

“Bu operasyonların ayrıntılarının kamuoyuyla paylaşılması konusunda Merkez Bankası bünyesinde ‘Bunu yapmayın, yanlış yapıyorsunuz’ diyenler olup olmadığı araştırılmalı.”

Sahi, bu şeffaflığı istemeyenler var mıdır, varsa niye istemiyorlardır, değil mi...

KUR ŞOKUNDAN KURTULAMADAN FAİZ ŞOKUNA GİRİLEBİLİR

Mektupta daha sonra bu yılın döviz talebine ve bunun karşılanması için bir anlamda bel bağlanan ters dolarizasyona değiniliyor:

“2021’de cari açık finansmanı hariç döviz talebinin en az 100 milyar dolar kadar olacağını tahmin ediyorum. Bu tutara TCMB swapları, Hazine’nin dövizli iç ve dış borç ödemeleri, bankalar ve şirketlerin geri ödemeleri dahil. Ancak bu tutarda yabancıların mevduatları, ithalat kredileri ve prefinansman kredileri yok. Bu döviz talebine karşılık Merkez Bankası rezervleri ekside, Hazine’de ise 12 milyar dolar kadar para var. Döviz talebine cari açığı da eklerseniz, ihtiyaç 120 milyar dolardan az olmaz.

Yeni başkan, döviz arzını artırmak için sıcak para girişinin artmasına ve gerçek kişilerin ters dolarizasyon davranışına önem veriyor. İhracat ve turizm, Avrupa’daki kapanmaların etkisiyle çok umut verici değil. Dolayısıyla yine sıcak paraya kaldık. Onların para getirmesi için yapılan tek şey politika faizini artırmak olacak gibi.

Ne var ki sıcak paracıları ve DTH sahiplerini etkilemek için yüksek faiz politikasına uzun süre devam edilirse, kur şokundaki aşırı borçlu ekonomi, ondan kurtulamadan bu kez de faiz şokuna girer. Aşırı borçlu şirketler ve haneler zaten zorlandıkları kredi geri ödemelerinde daha da sıkışırlar. Sonunda reel sektördeki sıkıntılardan kurtulamadan finansal sektördekilerle boğuşmak zorunda kalırız.”

İLK TEST 24 ARALIK'TA YAPILACAK

Ve geldik can alıcı tarihe, 24 Aralık’a... Eski bürokrat dostum 24 Aralık’ı sıcak paracıların Merkez Bankası’nı test etme günü olarak gördüklerini belirtiyor:

“Sıcak paracılar ilk testlerini 24 Aralık'taki PPK toplantısıyla yapacak. Her ne kadar Merkez Bankası tahminini yüzde 9.4 olarak açıklamışsa da, sıcak paracılar 2021 sonunda enflasyonun yüzde 13-15 aralığında olacağını, buna CDS primlerini de ekleyince politika faizinin yüzde 18'in üstünde oluşması gerektiğini söylüyor. Ve aralık toplantısında en az 100-150 baz puanlık artış için hem kale arkasından, hem maratondan tezahürata başladılar:

‘Başkan gol gol gol!’

Önceden de gördük, gol olmazsa tezahürat hemen değişir:

‘Yönetim istifa!’

Yönetim istifa etmeyeceğine göre o zaman teknik direktör mü değişir dersiniz?”

Tüm yazılarını göster