Cansu Ecem Kesgin
Klinik Psikolog
Bireylerin yaşamında önemli bir yere sahip olan medya, aynı zamanda toplumsal dinamikleri de şekillendirmektedir. Gazete, radyo, televizyon ve sosyal medya platformları gibi araçlar aracılığıyla yayılan haberler, sadece bilgilendirme işlevi görmekle kalmadığı gibi aynı zamanda bireylerin ruh sağlığı üzerinde de derin etkiler bırakmaktadır. Yapılan haber içeriklerinin olumsuz, şiddet içeren, korkutucu bir niteliğinin olması durumunda toplumsal korkunun, kaygının ve stres seviyesinin artması üzerinde önemli bir etkisi olduğunu açıklayabiliriz. Bununla birlikte, haberlerin sunuluş şekli ve kullanılan görsellerinde bireylerin ruh sağlığını etkileyebileceği üzerine yapılan bilimsel çalışmaları incelediğimizde, ruh sağlığı üzerinde son derece olumsuz etkiye yol açtığını görmekteyiz.
Öyle ki, sürekli olumsuz haber ve bilgiye maruz kalan bireylerde; depresyon, kaygı bozukluğu ve diğer psikolojik hastalıkların görülme oranında artış gösterdiği bildirilirken, bireylerin geleceğe umutla bakmalarının önünde engel olan bu durumun beraberinde dünyayı olumsuz bir bakış açısıyla yorumlamalarına yol açtığı gözlemlenmiştir. Nitekim, haberlerin sunuluş şeklinin abartılı ya da sansasyonel olması sonucu korku ve güvensizlik hissi yaşanmasını da beraberinde getirebilmektedir. Dolayısıyla sosyal ilişkilerin ve kişilerarası dayanışma duygusunun zayıflamasına zemin hazırladığını söyleyebiliriz. Bu nokta da özellikle olumsuz içeriğe sahip olan haber içeriklerini verirken kullanılan görsellere ve haberin sunumuna dikkat edilmesi, olumsuz haberlerin yanı sıra olumlu haberlerinde dengeli bir sıralamaya ile verilmesi büyük önem taşımaktadır.
Diğer yandan ise içerik başlıklarının abartıdan uzak bir şekilde daha bilgilendirici bir yaklaşım ile sunulması, kullanılan haber dilinin sade ve manipülasyon içermemesine dikkat edilmelidir. Özellikle sosyal medya platformlarının yanlış ve eksik bilginin hızla yayılmasına yol açabilmesi, toplumsal panik ve kaygıyı artırabilir. Bu nedenle, yapılan haberlerin doğruluğunu kontrol etmek ve yanlış bilgilerin yayılmasını önlemek için dikkatli olunmalıdır. Toplumda dayanışmayı teşvik eden içerikler, bireyler arasında bağ kurmaya yardımcı olabilir ve yalnızlık hissini azaltabilir.
Sonuç olarak, gazetecilerin ve medya kuruluşlarının sorumluluk bilinciyle hareket etmesi, toplumsal ruh sağlığını gözeten habercilik anlayışını benimsemeleri önemlidir. Gazetecilere ve medya kuruluşlarına düşen görev, toplumu bilgilendirirken aynı zamanda ruh sağlığını gözetmektir. Olumsuz haberlerin yanı sıra, umut ve dayanışma temalarını öne çıkaran içeriklere de yer vermek, toplumsal ruh sağlığını desteklemek açısından büyük önem taşımaktadır.
Okuyucuların bu nokta da dikkat etmesi gereken hususlara değinecek olursak; bilginin kaynağını ve doğruluğunun sorgulanması, tek bir haber kaynağına bağlı kalınmaması, sosyal medya kullanımına zaman zaman ara verilmesi ve stres ile başa çıkma yöntemlerini geliştirmeleri, gerekirse destek almaları önemlidir. Toplum olarak, haberlerin etkilerini anlamak ve bu etkilerle başa çıkmak adına atılacak adımlar, toplumsal ruh sağlığının güçlenmesine katkı sağlayacaktır. Bu hususlara dikkat ederek, bireyler ve toplum olarak daha sağlıklı bir ortam yaratabiliriz.