İlhan Yılmaz, çocukluğundan itibaren elektronik mühendisi olacağını söyledi. Endüstri meslek lisesinde okurken sanayide çıraklık yaptı. 1993 yılında bir bilgisayar şirketinde staj yaparken yerleri sildi, bilgisayarları taşıdı. Sonra bilgisayar teknisyenliği yaptı, satışa geçti. 1998 yılında evlendi, 2000 yılında çalıştığı şirketten ayrıldı. Eşi Meryem Yılmaz ile oturup bir karar vermek zorundaydı; ya askere gidecek ya da şirket kuracaklardı. Şirket kurmaya karar verdiler. Askere 2007 yılında gitti. O askerdeyken işin başında eşi vardı ve şirket o yıl en yüksek ciroyu yaptı.
“Hala büyük patron Meryem Hanım” diyen İlhan Yılmaz, bugün Türkiye’den çıkan bir dünya markası hedefiyle yola çıkan Monster Notebook’un CEO’su… Sosyal iş ağında dikkatimi en çok çeken iş insanlarından biri… Sık sık müşterileriyle ilgili paylaşımlar yapıyor. Ama bu paylaşımlar biraz farklı… Örneğin bir müşteri bilgisayarını servise göndermiş. Bilgisayarını geri aldığında üzerine yapıştırdığı dünyaca ünlü bir kediye ait baskının olmadığını görünce bizzat İlhan Bey’e yazmış durumu… “Ürün karşı tarafla empati kurulduğunda ruh kazanıyor” diyen İlhan Bey, müşterisine hem onlarca kedili baskı ve bizzat kedinin dev bir oyuncağını göndermiş…
Bir başka müşteri servise gittiğini, beresini orada düşürüp düşürmediğini sormuş. Aranmış taranmış bere bulunamamış ama ona benzer bir bere alınıp gönderilmiş. Antalya’dan bir müşteri ise kedisinin klavyenin tuşlarını yediğini yazmış. Hemen bir klavye seti ve kedisi bir daha tuşları yemesin diye oyuncaklar yollanmış.
Ömür boyu ücretsiz bakım ve para iadesi var
Örneklerden anladığınız gibi farklı bir yönetim ve marka anlayışından söz ediyoruz. Yüksek performanslı dizüstü bilgisayarlar ve oyuncu ekipmanları alanında faaliyet gösteren Monster Notebook, oyun bilgisayarı pazarında en çok tercih edilen 3 markadan biri… Ömür boyu ücretsiz bakım, oynayamadığın oyun olursa para iadesi, koşulsuz müşteri mutluluğu gibi taahhütleriyle sektörde fark yaratıyor. İstanbul, İzmir, Ankara, Kıbrıs ve Almanya’daki her mağazanın kendine özgü kokusu var.
İlhan Yılmaz’la hikayesini ve hedeflerini dinlemek için buluştuğumuzda da farklı biri olduğunu kanıtladı. Nasıl mı? Sohbet esnasında kahve içtim ama gitmeden önce dondurma ikram etmek istedi. Şansımıza dondurma bittiği için başka bir sefere diye sözleştik. Ertesi gün ofiste yiyemediğimiz dondurma evime geldi!
Gelelim İlhan Yılmaz ile sohbetimize… Butik bir marka olduklarını söyleyen Yılmaz, devam ediyor: “Markamızı 2001 yılında tescil ettirdik ve sadece oyun bilgisayarları satıyoruz. Aslında çok güçlü cihazlar üretiyoruz. Savunma sanayiinde, siber suçlarla mücadele biriminde bizim cihazlar kullanılıyor. Savunma sanayi dışında mimarlık, mühendislik ve animasyon gibi güçlü cihaz gerektiren tüm alanlarda ürünlerimiz kullanılıyor. Biz, Türk markasıyız ve hedefimiz bir dünya markası olmak. Globalde hizmete odaklanan fazla marka yok. Dubai’de ofisimiz var. Afrika büyük bir pazar, iyi pozisyon alırsak orada farklı bir konuma gelebiliriz. İngiltere’de şirket kurduk, bu yıl içinde çalışmaya başlayacak. ABD girmek istediğimiz bir pazar. Dünya markaları gibi biz de Uzakdoğu’da üretim yaptırıyoruz ama ileride tamamen bizim tasarımımız olan ürünler yapmak ve dünyaya satmak istiyoruz. Dünyanın tüm coğrafyalarında bilgisayar, Avrupa ve yakın bölgeler için Türkiye’de bir montaj ve üretim merkezi kurabiliriz ileride… Bunun için doğru zaman ve doğru şartları bekliyoruz. Öte yandan çanta, koltuk ve aksesuar gibi oyun ekosisteminde olan tüm ürünleri üretmek planlarımız arasında. E-spor çok popüler Türkiye’de. Oyuncu kıyafetlerinin üretimi de olabilir. Ayrıca oyuncu koltuklarımızı ihracata dönüştürmeye çalışıyoruz.”
Duygu taşıyan marka rakiplerinin önüne geçer
Yılmaz’a ortaklık teklifi alıp almadıklarını soruyorum, şöyle cevaplıyor: “Biz bu noktaya dişimizle, tırnağımızla mücadele ederek geldik. Her zaman öz kaynaklarımızla büyümeyi tercih ettik. Tüm gelirimizi yine işimize yatırıyoruz. Zor durumda değilseniz bir ortağa ihtiyacınız yok. Gelecekteki hedefimiz de böyle devam etmek. Ancak bize katkı sağlayacak, başka bir kapı açacaksa neden olmasın? Fırsatları değerlendiririz. Şunu da vurgulamak istiyorum; bu şirketin yapay olmadığını, insanlardan oluştuğunu hissettirmek istiyoruz. İçinde duygu olan, duygu taşıyan bir markamız olursa zaten milyonlarca ürün satan rakiplerimiz de olsa fark yaratırız.”
Daha hızlı globalleşmek için yurt dışındaki markasını Tulpar olarak değiştirdi
Avrupa’daki operasyonlarını Almanya’nın başkenti Berlin’de açtığı deneyim mağazası ile başlatan Monster Notebook, kısa süre önce uluslararası pazardaki markasını Tulpar olarak değiştirdiğini açıkladı.
Tulpar’ın Türk mitolojisindeki kanatlı at olduğunu söyleyen İlhan Yılmaz, bu değişikliğin nedenini şöyle açıklıyor: “Türkiye’de oyun pazarının büyüklüğü 1 milyar doları aştı. Toplam oyuncu sayısı 36 milyon ve bunların 22 milyonu PC oyuncusu. Dünyada oyun pazarının toplam geliri 180 milyar dolar. Toplam hacmin 2023’te 200 milyar doları aşması bekleniyor. 3.2 milyar kişi oyun oynuyor. Biz Türkiye’den çıkan bir markayı globale taşımaya çalışıyoruz. Bu çok zorlu bir yol. Tanınmış markalarla rekabet ediyoruz. Bu değişikliğe giderken amacımız, Türkiye’den çıkan ve bir dünya markası olma yolunda ilerleyen markamızı uluslararası pazarda faaliyet gösteren ve bizimle isim benzerliği taşıyan diğer markalardan ayrıştırmak oldu. ‘Monster’ evrensel bir isim, canavar anlamına geliyor. Uluslararası pazarda Monster ismini uzun yıllardır kullanan, çeşitli sektörlerde faaliyet gösteren onlarca şirket bulunuyor. Bu durum, yeni bir pazara adım atan ve henüz tanınmayan bir marka açısından pazara girerken hukuki zorluklar çıkarabiliyor. Muhtemel karışıklıklardan kaçınmak ve bir Monster Notebook markası olan Tulpar ile daha hızlı yürümek istedik.”