Başarı hikâyeleri abartılı değerlendirmelere dönüşmemeli

Rüştü BOZKURT BUZDAĞININ DİBİ

Geçen hafta Türk-Japon işbirliği olan IHI DALGAKIRAN’ın açılışındaki angajmanlarını ve yarattığı sonuca değindik. Bu yazımızda iki yıllık birikim ve deneyimlerin diğer yönlerine kısa değinmeler yapacağız.

İş insanlarımızla söyleşi yaparken, “başarılı hikayeleri” anlatmak çok önemli bir motivasyon aracıdır. Sadece “başarı hikâyeleri” anlatılır da “iş insanları sütten çıkmış ak kaşık” misali kusursuzluk örneği anlatmaya abanırsa, eksikler kabullenmekten sakınılırsa tehlikeli bir yola girilmiş olur.

IHI DALGAKIRAN’da 2 yıl sonra olup bitenleri tartışırken, bir kompresör konuşulurken “ölçülerin” neler olduğunu bilmeliyiz. Önce, bir turbo kompresörü oluşturan ana parçalarını iyi bilmeliyiz: Döküm gövde, impeller (kanatlar), difüzör, eşanjör.

Yakub Tüfekçi’ye sordum: “Bu iki yıl içinde turbo kompresörlerdeki impeller (kanatlar) konusunda tasarım ve imalat yapabilme aşamasına gelindi mi?

Hiç tereddüt göstermeden, sözünü de kıvırmadan “hayır!” yanıtını verdi. Hemen gerekçelerini de sıraladı:

Birincisi bu ciddi bir birikim sorunu. Bakın, ortağımız Japon IHI, 2. Dünya Savaşı sırasında kanat tasarımı yapabilme konumuna geliyor. 1942 yılında üretime başlıyor. Atom bombası atılmadan hemen önce 1945’te ilk “turbo makinaları ve jet motorlarını” imal ediyor. Ardından, ülkenin kalkınma süreci hızlanınca, IHI Holding 1955’te gemi turbolarına ve turbo kompresör üretimine ağırlık veriyor ve 1970’te ilk turbo kompresör üretiliyor.

Nereden bakarsanız bakın 78 yıllık bir deneyim ve birikimle bu işi yapıyor.

Ar-Ge, tasarım ve inovasyon sözcüklerini kolay söylüyoruz çoğu kez. Oysa bütün bu süreçlerin arkasındaki birikimi unutuyoruz. Eksiklerimizi hiç akıldan çıkarmadan, eksiklerimizi görmezden gelmeden ve inkâr etmeden kabullenirsek, zihinlerimizi çözümlere odaklarsak, başkalarının 50 yılda geldikleri noktaya, bizim 5 yılda gelmemiz mümkün.

İşbirliğinin yarattığı sinerji

Yakub Tüfekci’ye Japonlarla işbirliğinin, ne gibi “sinerjik etki” yaptığını da sorayım. Geride bıraktığımız iki uygulama yılının neler öğrettiğini öğrenmek istiyorum. Bir çırpıda gözlemlerini paylaşıyor:

►Farklı açılardan işe bakmanın önemini kavradık. Japon iş kültürü değişik açılardan bakarak karar üretmenin önemini içselleştirmiş, biz bu tutumdan çok şey öğrendik.

►Planlama bilinci, öngörme ve önlem alma disiplini, planın etkin araç olduğunun içselleştirilmesi. Planlı çalışmanın iş çevresini anlama ve anlamlandırmada ne denli önemli olduğunu sayısız örneklerle bize kanıtladı.

►Ayrıntı özeni, ayrıntı sabrı, ayrıntı için harcanan zaman ve emeğin verimlilik olarak bize nasıl geri döndüğünü yaşayarak kavradık, içselleştirdik.

► “Kalite ayrıntıda saklıdır” temel anlayışından yola çıkarak sürekli sorgulamanın, en önemli iş değeri olan “kalite” üzerindeki etkilerini gözlerimizle görerek önemsedik.

►En iyi usta ve en iyi mühendis işbirliğinin kalite, çeşitlilik, maliyet ve verimlilik gibi iş değerlerini nasıl yükselttiğini kavradık.

►En iyiyi arama ve onun peşinde olma, en iyinin sevdasından bir an bile vazgeçilmemesi gerektiğini, bir yaşam biçimi olarak sürdürmenin değerini içimize sindirdik.

►Doğa ve çevreye gösterişte değil özünde saygılı olmanın da değerini ve anlamını yaşayarak anlamlandırdık.

Bizim insanımızla ilgili gözlemler

Çok sayıda yurtiçi ve yurt dışı ortaklıkları gözledim. Ortağınızın birikimi önemli, ama asıl önemlisi sizin inşanızın ortağın davranışından ne öğrenmek istediği ve öğrenirken kültürünün yarattığı olanak ve kısıtlardır. Kalkınmanın temel sorunu, bizim iş kültürümüzdür. Kendi iç dünyasını güçlendirmeyen, entelektüel anlamda da diğer anlamlarıyla da gücünü gerektiği gibi artıramıyor. O nedenle Yakub Tüfekci’den insanımızla ilgili gözlemlerini de paylaşmasını istedim:

►Bizim insanımız zeki, kolay kavrıyor ama, hedefe ulaşmadaki kararlılık ve ısrarlılık konusunda biraz daha yol almamız gerekiyor.

►Hangi kültürel birikimin etkisidir bilemiyorum, ama kestirme yollardan sonuca gitme eğilimi bizde güçlü.

►Yaygın anlatımıyla proaktif değil, reaktif karakterimiz ağır basıyor. Olay ya da olgular gelişmeden eğilimleri öngörerek, gerekli alternatifleri üretme aşamasına hızla geçmeliyiz.

►Hepimiz çalışkan ve özveriliyiz, ama “hayatının verimliliği” konusunda kendimizi sorgulamamız, düşük verimliliğimizi yükseltmemizin bizi geleceğe taşıyacağını düşünüyorum.

►Temel eğitim zayıf ve eğitimin kalitesinin yetersiz olduğunu işin her aşamasında gözlemliyoruz. Yetişkin işgücü ve inovatif işgücü ihtiyacımız çığ gibi büyüyor; bunu karşılamak için temel eğitime mutlaka ağırlık vermeliyiz.

►Birey olarak da toplum olarak da olayları çok çabuk kişiselleştiriyoruz ve aşırı duyarlı oluyoruz. Kendi sorumluluklarımızın neler olduğunu daha serinkanlı değerlendirmemiz gerekiyor.

Geleceği güven altına alma

Bir iş yerinin birikim yeteneğini koruyarak, uzun dönemli geleceğini güven altına alması için özen göstermesi gereken, onu rakiplerinden farklı kılan özellikleri olması vazgeçilemez koşullardan biri. Bu konuda da IHI DALGAKIRAN’ın iki yıl sonra kurum olarak zihninde netleşenleri de sordum. Birlikte izleyelim:

1) Bizim ürettiğimiz makinelerin bir numaralı hedefi “enerji verimliliği”.

2) İkincisi, makinelerimizin arıza oranının düşüklüğü.

3) Üçüncüsü ise işletme maliyetlerini, örneğin bakım-onarım, azaltmayı hedefliyoruz. Somut bir örnek verirsek, yıllık bakım sayıları bir fikir verebilir:

Pistonlu kompresörler 8 bakım /yıl

* Vidalı kompresörler 4 bakım/yıl

* Turbo (diğer üreticiler) 2 bakım/yıl

* IHI DALGAKIRAN yeni nesil kompresörler 1 bakım/yıl

►Hava kalitesi ve basınç kalitesini artırmayı hedefliyoruz (nem, yağ, partiküller)

►Servisimizi yaygınlaştırarak kesintisiz üretimi güven altına almaya çalıyoruz.

Sonuç olarak, ileri teknoloji ve yüksek katma değerli makine üretimi ilk hedef. Bugün üretilen makinelerin birim maliyeti 18 dolar/kg. Türkiye’de genel makine üretiminde ortalama 5.3 dolar/kg düzeylerinde. Almanya’da birim satış fiyatının 30 dolar/kg olduğu düşünülürse, alınması gereken yol netleşir. Hedefe ulaşmak için “ileri teknoloji kültürü” oluşturmaya yönelmek, toplumun ortak gücünü odaklamak da gerekiyor. Tedarikçi eğitimi ve tedarikçiyle ortak dil kullanma, önemli bir verimlilik etkeni. Döküm, talaşlı imalat alanında ciddi bir ekosistem oluşması sürdürülebilir bir gelecek için gerek şart. Bunun için işletme içinde yüksek hızlı balans hatları ve test atölyeleri kapasitelerinin artırılması ve donanımlarının güçlendirilmesi için sürekli yatırım yapılıyor.

Tüm yazılarını göster