“Başa gelmeyince bilinmez” mi? Başa gelmeyince de bilinebilir mi?

“Başa gelmeyince bilinmez.”…

Türk Dil Kurumu şöyle açıklıyor bu atasözümüzü:

“İnsan bir olayı, o olay kendi başına gelmeden anlayamaz.  

Bu yüzden de başkalarının yaşadığı olaylar ya da felaketler hakkında yorum yapılmamalıdır.

İnsan ancak aynı olay kendi başına geldiğinde, o olayların ne kadar acı verici olduğunu idrak eder.”

***

“Bir musibet bin nasihatten iyidir.”…

Anlamı mı?

“Gidilen yanlış yolda, başa gelen bir felaket, doğru yolu bulmak için, bilimden/yaşanmışlıklardan daha etkilidir!!!”…

***

Benzer sözler, acaba “gelişmiş ülkelerde” de var mıdır?!

***

Oysa…

Başa gelmeyince de bilinebilir…

Başkasının başına gelen olayın, neden geldiği sorgulanabilir/öğrenilebilir/yorumlanabilir…

Tarih/bilim/yaşanmışlıklar/araştırmalardan ders alınabilir…

Kısacası bilimle, olayların başa nasıl/neden geleceği, ne etki yapacağı bilinir…

VELHASIL…

Gelişmiş ülkeler bilimin/yaşanmışlıkların ışığında yarını planlayarak gelişmişken…

Ve…

Bugün de yarına odaklanmışken…

***

Yarını için “bilim dışı” adımlar atmış ülkeler, o sayede “bugünün sorunlarını/musibetlerini yaratmış” ve uzak kalmış gelişmekten…

Yorulmazlar mı acaba, anlamak için en kolay yol olan bilimi kullanmak dururken yeni musibetler beklemekten?

Tüm yazılarını göster