Uluslararası ticaret işinde bankaların “Olmazsa olmaz” varlığı, işleri kolaylaştırmanın ötesinde “Bir güven müessesesi” olmalarından kaynaklanıyor.
Farklı ülkelerde yaşayan, farklı kültürlere ve farklı ticari eğilimlere sahip, birbirlerini tanımayan kişi ve kurumların, yapacakları işte karşılıklı olarak bir güven ortamı aradıklarında “Banka” ortaya çıkıyor.
Kuşkusuz onları olmazsa olmaz bir güven müessesesi yapan da uluslararası çerçevede uygulanan ve tüm bankaların uyguladığı “Tekdüze kurallar.”
Özellikle akreditif işlemleri, kurallarıyla ün salmış uygulamalar.
Rivayet o ki çok yüzlerce yıl önce tüccarlar, çalıştıkları bankalardan ve/veya bankerlerden aldıkları mektupla L/C (Letter of Credit / Kredi Mektubu) gittikleri yerlerde bulunan bankalardan para çekerek alışveriş yapar ve para veya altın taşıma riskinden uzak kalırlarmış.
Dış ticaret literatüründe L/C simgesi ile anılan akreditif güvenilir olduğu kadar, hazırlanma sırasında fazlasıyla dikkat edilmesi gereken belge mecburiyeti ile de ünlü.
Öte yandan farklı akreditif uygulamalarının, dış ticaretin finansmanında ticaret erbabına finans desteği sağlayabilmesi de bankacılığın bir başka faydalı yönü.
Üzerine eğilip incelenmesi fayda sağlayacak bir konu…
Kırmızı Kurallı (Red Clause) akreditifin, ihracatçıya sağladığı finans desteği ilginçtir. Akreditif konusu malları yüklemeden, istenilen koşulları yerine getiren ihracatçının, akreditiften peşin para çekebilmesi hem ihracatçı ve hem de ithalatçıyı rahatlatan bir uygulamadır. Birbirlerini tanımayan tarafların, peşin ödeme yapmadan veya almadan işe girişmelerindeki çekinceyi ortadan kaldıran bu uygulamanın güvencesi de yine her iki taraf güven sağlayan bankalardır. Ne var ki kullanım oranı da oldukça azdır.
İhracatçının yolladığı malların, ithalatçı tarafından parası ödemeden çekilememesi de bankacılık sisteminin getirdiği faydalardan birisi.
Ancak meşhur özdeyişi unutmadan burada hatırlamamızda yarar vardır…
Hırsıza kilit olmaz.
Bankaların sorumluluğunun, sadece belgelerin düzgün ve sağlam olup olmadığının kontrolü ile sınırlı olduğunu bilerek tarafların, özellikle ithalatçının gerek miktar ve gerekse kalite konusunda malların kontrolü için gözetim uygulaması gibi ek tedbirleri alması faydalıdır.
Teknolojinin ilerlemesiyle birlikte, Block Chain uygulamalarının bankacılık sisteminde yerini alması işlemlerin daha da güvenilir olmasını getirmektedir.
Kuşkusuz her banka, teknolojisi ve imkânları çerçevesinde farklı uygulamalar ile dış ticarette yer alıyor. Bankalar ile ticaret erbabı arasındaki en ciddi sorun ise finansmana istenen kefalet.
İhracatçının ihtiyaç duyduğu finansmana erişimde karşılaşılan engellerin azaltılması amacıyla devlet tarafından TİM, Eximbank, İhracatçı Birlikleri ve bankaların ortaklığı ile kurulan İGE “ hracatı Geliştirme AŞ. “https://ihracatigelistirme.com.tr/ kefalet desteği sağlıyor.
İnternet sayfasında “kredibilitesi olmakla birlikte teminat yetersizliği nedeniyle finansmana erişmekte zorlanan KOBİ niteliğini haiz ihracatçılara İGE özkaynaklarından verilecek kefaletler yoluyla Eximbank tarafından kredi kullandırılmasının sağlanması “ ifadesi bulunan İGE’nin, sağlayacağı kefalet desteği ile ihracatçıların önünü açacağını umuyoruz.
Devlet tarafından ihracatçıya verilen devlet desteklerinde keskin değişiklikler yapıldı. Bu nedenle ihracatçılarımızın destekleri kullanmadan önce eski bilgilerini tamamen silip,
5973 Sayılı İhracat Destekleri Hakkında Kara ve bu karara ilişkin genelgelere bakarak bilgilerini tazelemelerini salık veririm. https://ticaret.gov.tr/destekler/ihracat-destekleri