Ekonomide tam istikrar sağlandı derken yeni bir krizle karşı karşıya kaldık. Yeni kriz bir bankacılık krizi. Yani tanıdık. Amerikalılar bankacılık krizlerine alışkınlar. Daha Federasyon kurulmadan başlamıştı krizler. Federasyon sonrası da krizler devam etti. Üstelik ABD’de neredeyse yüzyıl özel ticari bankalar banknot bastı. Yani ülkede onlarca farklı bankanın banknotları tedavüldeydi. Bu dönemde bankalara olan güven çok zayıf olduğu için hafif bir yüklenmeyle (para çekilişi) banka çatısına beyaz bayrak çekiyordu. 1907’de ABD’de finans dünyasında yaşanan panik tüm sektörü harekete geçirmişti. San Francisco'da 1906'da meydana gelen depremin ardından 1907 Mayıs'ında baş gösteren ekonomik resesyon kaynaklı panik dönemi, tasarruf sahiplerinin paralarını çekmek için banka ve finans kuruluşlarına akın etmesine neden olmuştu. Yaklaşık 6 hafta süren paniğin temel nedeni, New York’taki birçok bankanın piyasadaki likiditeyi çekmesi ve mevduat sahiplerinin paralarını finansal kuruluşlardan çekmeye başlamasıydı. 1907 yılında yaşanan bankacılık krizi Fed’in (ABD Merkez Bankası) kurulmasına neden oldu. Amerikalılar anladılar ki bankacılık sektörü öyle çok serbest bırakılmaya gelmiyor.
Ders 1: Para basma yetkisi ve onun geliri yani senyoraj belli bir otoritenin elinde olmalı. Bunun adı Fed olur, TCMB olur.
Fed’in kurulması elbette krizleri sona erdirmedi; 1929 krizi de Fed’in yanlış daraltıcı para politikası nedeniyle derinleşti. Ondan sonra da krizler yaşandı. Son olarak 2008 krizinde ABD’de bazı bankalar (Lehman Brothers gibi) battı, bazılarında ise (Fannie Mae ve Freddie Mac gibi) ABD Hazinesi bu bankaların ellerinde tuttukları toksin tahvilleri satın aldı, bankalara likidite sağlandı. O dönemde tartışma başladı. Neden bazı bankaların batmasına izin verildi, bazıları kurtarıldı? Tartışmanın altında asimetrik bilgi teorisinin kullandığı [George Akerlof’u burada analım: Akerlof, G. A. (1970), "The Market for Lemons: Quality Uncertainty and the Market Mechanism". Quarterly Journal of Economics. 84 (3):488-500] ahlaki çöküntü ve ters seçim kavramları yatmakta (kriz üzerine yazanların, konuşanların çoğu sallıyor, Akerlof kim deseniz […] diyecek canlılar).
Gelelim bugüne; önce, ABD bankacılık sektöründe tekleme başladı. Silicon Valley Bank ödemelerini yapamaz hale geldi. Bunu First Republic Bank’ın da zora düşmesi izledi. Bu arada S&P ABD’nin 11 büyük bankasının kredi notunu çöp statüsüne indirdi. Bankacılık sisteminin daha büyük bir krize girebileceği korkusu First Republic Bank’ın kurtarılmasını sağladı. Ancak bu defa yardıma Fed değil, rakip bankalar geldi. First Republic Bank’a JPMorgan, BofA, Citi ve Wells Fargo 5’er milyar dolar; Goldman Sachs ve Morgan Stanley 2,5’er milyar dolar; PNC, BNY Mellon, Truist, U.S. Bancorp ve State Street 1’er milyar dolar mevduat yatırmaya karar verdi (Bu bankalar aynı zamanda Fed’in önemli hissedarları).
Her iki bankanın da batma nedeni Hazine tahvillerine yönelmeleri ve faiz oranlarını doğru tahmin edememiş olmaları (durasyon analizleri yanlış). Yani faizlerin yükseliş zamanını iyi tahmin edemedikleri için ellerindeki tahvillerin fiyatı düştü. Zarar ettiler (tahvil fiyatı ile faiz oranı ters ilişkilidir, bunun nedeni de şimdiki değer hesabıdır).
Silicon Valley Bank'ın çöküşünün hemen ardından İsviçre’nin büyük bankalarından birisi olan Credit Suisse (166 yıllık kurum), İsviçre'nin en büyük bankası UBS tarafından 3,2 milyar dolara satın alındı. Bu fiyat tam anlamıyla kelepir fiyatı. Çünkü Credit Suisse’in değeri 2017 yılında 45 milyar dolardı, adı çeşitli yolsuzluklara karışınca bu hale geldi. Nitekim banka 2022 yılında 7,9 milyar dolarlık zarar açıklamıştı. Bankadan son dönemde önemli miktarda mevduat ve varlık çıkışı olmuştu.
Yaşanan kriz hem regülatör kurumlar açısından hem de para politikası açısından açık bir başarısızlıktır. Fed tabiri caiz ise ayakta uyumuş. Çünkü banka batmadan bir hafta önce Fed Başkanı Jerome Powell, Kongre'ye Amerikan bankalarının mali durumunun sağlam olduğunu anlatmıştı. Finansal sistemdeki yeni teknoloji kullanımı düzenleyici kurumları faka bastırıyor. Parayı takip edemiyorlar. Nitekim bankaların çöküşünde Bitcoin üzerinden işlem yapmalarının da etkili olduğu söylenmekte.
Ders 2: Merkez Bankası (Fed) gücünü zamanında göstermeli. Bitcoin gibi serseri paralara karşı önlemde gecikmemeliydiler.
Silikon Vadisi Bankası iki günden az bir sürede çöktü. O sırada bankanın hisse senedi fiyatı %60'ın üzerinde düştü ve müşterileri 42 milyar doları çekmeye çalıştı. Bu aslında ahlaki çöküşün (tehlikenin) bir bedeli olduğunu bir kere daha gösterdi. Daha fazla mevduat sigortası -zımni olsa bile- riskleri kontrol altına almak için daha fazla düzenleme anlamına gelir. Bunun da bir bedeli olur. Şimdilik bu bedel, müdahale eden bankaların üzerine kaldı.
Son Ders: Hükümetler merkez bankasıyla uğraşmamalı. Merkez bankası da doğru zamanda müdahale etmeyi öğrenmeli.
Hele ki bu Fed gibi kriz sonrası kurulan ve krizler konusunda deneyim sahibi olan bir banka olursa, yapılan hata affedilemez.
Şimdi siz, bizde durum nasıl diye soracaksınız. Yanıt: Hükümet ne TCMB’yi ne de başta kamu bankaları olmak üzere bankaları rahat bırakmadığı için herkes adeta yanan mangalın üzerinde oturuyor. Gerisini siz düşünün.
Okuma Önerisi: Barry Eichengreen, Aynalı Salon.