ABD ve Avrupa ekonomilerinden çelişkili sinyaller geliyor. Öncü PMI verileri ABD ekonomisinin faiz artışına ve bankacılık şokuna rağmen güçlenmeye devam ettiğini gösteriyor. Hizmet endeksi son 11 ayın, imalat sanayi son 10 ayın en yüksek seviyesinde.
Avrupa verileri ise yavaşlama sinyali üretiyor. Son dört ayın en düşük seviyesine gerileyen imalat sanayi PMI verisi daralmanın sertleşeceğine işaret ediyor. Hizmet endeksi ise genişleme bölgesinde ve son 10 ayın en yüksek seviyesinde.
Bankacılık sektöründe yaşanan sorunların ABD ekonomisine etkisi, Avrupa’ya göre daha sınırlı olması anlaşılabilir. ABD bankaları şirketler ve hane halkının finansman ihtiyacının yüzde 35’ini karşılarken, Avrupa’da bu oran yüzde 50 civarında.
Piyasa hareketleri de benzer bir tablo çiziyor. ABD bölgesel bankaları cuma günü yüzde 3’e yakın yükselişle kapatırken, Avrupa bankalarında yüzde 4’e yakın kayıplar görüyoruz.
Ekonomi yönetiminin güvence veren açıklamaları sonrası ABD bankalarından mevduat çekişi ve Fed borçlanmasına duyulan ihtiyaç azalmış azalmış durumda. Kaldıracı daha yüksek olan Avrupa bankaları para politikasındaki sıkılaşma ve özkaynak maliyetindeki artıştan daha olumsuz etkileniyor.
Bizim piyasalarla ilgili görüşümüzde bir farklılık yok. 2008-2009 dönemini çağrıştıran bir bankacılık krizi öngörmüyoruz. Ancak bankalarda yaşanan sorunlar kaçınılmaz olarak kredi büyümesini ve büyümeyi yavaşlatacak.
Ana ihraç pazarımız ve iş ortağımız Avrupa ekonomisindeki gelişmeler doğal olarak bizi ilgilendiriyor. Avrupa’ya ihracatımızın büyük kısmı büyümeye duyarlı ürünlerden oluşuyor.
Kredi büyümesinin yavaşlaması ve finansmanın kıtlaşması Türkiye Hazinesi ve bankalar için iyi bir haber değil. Deprem nedeniyle oluşan büyük hasarın yurtdışından finansmanı zorlaşacak. Sermaye benzeri krediye erişim daha ulaşılamaz ve daha pahalı hale gelecek.