Baksı Kültür Sanat Vakfı’ndan kadınlara ve yerel kalkınmaya büyük destek

Fatoş KARAHASAN Markalar & İçgörüler

Baksı Müzesi ile çağdaş sanatla yerel kültür arasındaki ayrımın ortadan kalkmasının mümkün olduğunu kanıtlayan Baksı Kültür Sanat Vakfı, Bayburt bölgesine sosyal ve ekonomik katkı sağlayacak olan yeni projesi Kadın Eğitim Merkezi’yle de örnek bir başarı öyküsü daha yazmaya hazırlanıyor.

Bayburtlu kadınların sosyal, kültürel ve ekonomik gücünü arttırmak amacıyla tasarlanan ‘Baksı Hüsame Köklü Kadın Eğitim Merkezi’nin mimari projesi Tabanlıoğlu Mimarlık tarafından yürütülecek.

Projeye gönüllü olarak katılan Tabanlıoğlu Mimarlık’ın mimari değerlere saygı çerçevesinde, iklim ve coğrafi koşullar gözetilerek tasarladığı merkez  8 dönüm arazi üzerinde 2 bin 550 metrekarelik bir alan içinde inşa edilecek. Tesiste 7 atölye, 1 çok amaçlı salon, satış merkezi, kütüphane, kreş, kafeterya ve misafirhane yer alacak.

2017 yılında mimari ödül programı MIPIM AR Future Awards ‘Sivil ve Kamu Binası’ kategorisinde ödül kazanan proje tahmini 100 milyon TL’lik bir yatırımla hayata geçecek.

Merkezde geleneksel dokuma ehram, kilim, halı ve el sanatları ürünleri üretilecek. Günümüz tasarımcıların imzasını taşıyacak olan çalışmalarda geleneksel yaklaşımlardan yola çıkılacak. Doğal boyalı malzeme ve iplik kullanılacak. Ürünler Baksı markası altında Avrupa pazarına sunulacak.

Birlikte düşünmeye ve dayanışmaya çağrı

Projenin tanıtım toplantısında konuşan Baksı Kültür Sanat Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Hüsamettin Koçan, hedeflerinin Anadolu’nun diğer bölgelerinde de benzer projeler için bir ilham kaynağı olmasını dilediklerini vurguladı.

“Kadının eğitimi ve istihdamı projesi bizim hiç vazgeçmediğimiz bir konudur. Çünkü bize göre kadın kültürün taşıyıcısı ve sahip çıkanıdır. Bugün kadim kültürden ne kaldıysa daha çok kadınlar onu korumuşlardır” diyen Koçan Anadolu kadınını güçlendirmeyi amaçlayan bu önemli girişim ile devletten STK’lara, özel sektörden bireysel destekçilere kadar herkesi, iş birliğine, beraber düşünmeye ve dayanışmaya davet etti.

Rana Erkan Tabanca, Hüsamettin Koçan, Melkan Gürsel

Anadolu kadınının mesleksiz ve üretimden uzak tutulmasına karşı bir başkaldırı 

Hüsame Köklü tarafından bağışlanmış olan arazide, her nesilden kadın bir arada daha güçlü ve daha verimli olma imkânı elde edecek. Bu ortak ‘ev’ de kadınlar kendilerine doğrudan fayda sağlayacak üretim yapabilecek, öğrenecek, öğretecek, gelişecek. Asıl önemlisi, sürekliliği olan bir altyapının ilk ve en önemli adımı atılmış olacak. Kadınların var olma biçimini güçlendirecek ve yepyeni bir özkaynak yaratacak olan Kadın Eğitim Merkezi bölge halkı için de önemli bir gelir kaynağı yaratma imkânı sunacak.

Geleneğe bağlı ancak çağın ruhuyla donatılmış bir proje 

Tabanlıoğlu Mimarlık Kurucu Ortağı Melkan Gürsel merkezin tasarım konseptini şu cümlelerle tanımladı: “Mimari bağlamda bu gönüllü hikâyenin izini süren “yapı” alçakgönüllü, işlevsel, uyumlu ve kapsayıcı olma kriterleri ile biçimlendi. Yerel yapı kültürüne uygun ancak çağdaş yöntem ve imkânlarla tasarlanan çok işlevli yapının alanları kullanıma göre biçimlendi ve konumlandırıldı.

Yapı, duygusal bağlamda güven oluştururken, uyumlu görselliğiyle bulunduğu yerin bir parçası olmasını, dolayısıyla burada yaşayanlar için benimsenmesi ve sahip çıkılması kolaylaştırıyor. Fiziki çevresinin ve gündelik yaşamın bir uzantısı olarak, tüm kadınları bu yapılanmanın bir parçası olmaya davet ediyor.

Kadın için ayrılan mekânın mahremiyet ihtiyacının tespit ettiği içe dönük olma hali, ortak sosyal alan olarak da çalışacak olan iç avlu ile dış mekân ve "açıklık" kazanılıyor.

Ortak üretimin asıl olduğu kurguda sürecin mekân sallaşmasına hizmet edecek biçimde sokak seviyesinde yer alan birimler, öncelikle dışarıyla ilişki kurması planlanan sergileme ve satış, kafeterya ve mutfak, kütüphane ve çok amaçlı salon işlevlerine ayrılıyor. 

Kadınların bir arada üretecekleri ve bilgiyi bir sonraki nesle aktarmanın teşvik edildiği bu organizasyon, yerel kültürün ve özgün değerlerin yaşamasına ve çağdaş imkânlarla gelişmesine vesile olacağı umudunu taşıyor.” 

Müze ve Tiyatronun mükemmel birlikteliği MÜZEDE SAHNE

2016 yılından beri Sabancı Vakfı’nın desteğiyle Sakıp Sabancı Müzesi’nde düzenlenen MÜZEDE SAHNE sezonun başarılı oyunları ve oyuncularını buluşturuyor.

Bu yıl MÜZEDE SAHNE’nin açılışı eğitmen ve yazar Nazlı Çevik Azazi’nin Agnes Denes’in Yaşayan Piramit’i üzerine kurguladığı, Faysal Macit ve Serdar Avcıoğlu’nun müzikleriyle eşlik ettiği Yaşayan Anlatılar dinletisiyle gerçekleşti. Ardından Tiyatro Hemhal’in geçtiğimiz sezonda büyük ses getiren oyunu N’Olcak Bu Yusuf Umut’un Hali sahnelendi.

Sakıp Sabancı Müzesi Müdürü Dr. Nazan Ölçer projeye yaklaşımlarını şu cümlelerle ifade etti; “2016 yılında Kuzgun Acar’ın ‘Kuşlar Soyut Kompozisyon’ isimli eserinin sergilenmesine paralel olarak gerçekleştirilen, tek bir oyunla başlayan MÜZEDE SAHNE zaman içinde gelişti; konuşmalar, paneller, okumaların olduğu kapsamlı bir gösteri haftasına dönüştü. İlk yıldan bu yana MÜZEDE SAHNE’nin programı günümüzün sorun ve kavramları etrafında şekillendirildi. Bu yıl programın sanat yönetmenliğini teslim ettiğimiz Ayşe Draz’la birlikte genç, kadın, erkek, herkese dokunan, herkesin kendinden bir parça bulacağı, çok başarılı oyunlardan bir şeçki hazırladık. Başlığımıza da “hep yan yana” dedik. Pazar gününe kadar devam edecek MÜZEDE SAHNE’DE farklı kültür, sınıf ve yaş gruplarından hikâyeler içeren seçkide bir imparatorun hayatına, İstanbul’da yaşayan genç bir adamın hikâyesine, işçi bir kadının mücadelesine ve bir çocuğun hayal ve özlemlerine tanık olacağız. Ortak insanlık hallerine bakıp, birbirimize kulak vermenin, kısacası hep yan yana durmanın kıymetinin altını çizeceğiz.”

20 Ağustos 2023 Pazar günü sona eren MÜZEDESAHNE 2023 çok değerli sanatçılara ve oyunlara ev sahipliği yaptı. İstanbullular olarak Sakıp Sabancı Müzesi’nin yemyeşil bahçelerini ve Boğaz’a nazır Fıstıklı tiyatroya açan ve sanatseverlere açık havada oyun izleme imkânı sunan Sabancı Vakfı’na ve projeye emeği geçen herkese teşekkür ediyoruz.

Tüm yazılarını göster