Ahmet Metin Aysoy
SGK E Başmüfettiş
Sadece SSK’lı (4/a) hizmetleri ile yaşlılık aylığına hak kazanan ve SSK’ya göre aylık bağlanmasını arzu eden sigortalılar, aylık talep tarihinden önce birkaç yıl Bağ-Kur (4/b) kapsamında çalışmış olmaları gerekçesi ile kendilerine isteklerinin aksine Bağ-Kur’a göre aylık bağlanmış olmasından dolayı yakınmakta ve bu konudaki soruları sıklıkla gündeme gelmektedir.
Sigortalı olarak ilk defa 1.10.2008 tarihinden evvel çalışmaya başlayan kişinin farklı kurumlar (SSK, Bağ-Kur, Emekli Sandığı) kapsamında geçen hizmetleri birleştirilerek, son yedi yıl içinde fiili hizmet süresi fazla olan kurumca kendi mevzuatına göre aylık bağlanmaktadır (2829 sayılı Yasa).
Uygulamada, SSK (4/a) ve Bağ-Kur (4/b) kapsamında hizmetleri olan bir sigortalının SSK hizmetleri tek başına yaşlılık aylığı bağlanmasına yetse ve hizmet birleştirmesi olmaksın sadece SSK’lı hizmetleriyle yaşlılık aylığı tahsis edilmesini istese bile, hizmetleri birleştirilerek, son yedi yıl içinde hizmet süresi fazla olan (hizmet süresi son üç buçuk yıl olan) Bağ-Kur’a göre aylık bağlanmaktadır.( EYT’liler de 2829 sayılı Yasa’ya tabidir.)
Ancak uygulamanın aksine, Yargıtay son derece isabetli görüşle, 2829 sayılı Yasa’nın amacının ne olduğunu açıkça belirtmiştir.
‘Her ne kadar 2829 sayılı Yasa’nın 8/1. maddesinde bu hüküm yer almakta ise de bu yasanın uygulanması sigortalının bir sosyal güvenlik kurumunda yaşlılık aylığı bağlanmasına yeterli hizmet süresi bulunmadığı ve diğer sosyal güvenlik kurumlarındaki hizmetlerden de yararlanma zarureti olduğu hallerde söz konusudur. Bir yasa hükmünün yasaya konuluş amacına aykırı sonuç doğuracak şekilde yorumlanması hukuk ilkelerine ve yasanın hem özü ve hem de özü ile uygulanmasını öngören Medeni Kanun’un 1. maddesine uygun değildir (22.02.1997 gün ve 1/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı).’
Esasen, 2829 sayılı yasanın amacı da, hiçbir kurumdaki hizmeti, yaşlılık, malullük ve ölüm aylığı gibi aylık bağlamalara yeterli olmayan sigortalı ve hak sahiplerine aylık bağlanmasını sağlamak ve değişik kurumlardaki hizmetler birleştirilerek ziyan olmasını önlemektir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 05.11.1997 gün ve E: 1997/10-698, K: 1997/895; 06.03.2002 gün ve E: 2002/21-132, K: 2002/139 sayılı kararları). Bu çözüm şekli, hukuk devleti ilkesinin ana unsurlarından biri olan ‘kazanılmış hak’ kavramına da uygun olacaktır.
Somut olayda, davacı, 22.12.2009 tarihinde Sosyal Sigortalar Kurumu’ndan tahsis talebinde bulunmuştur. Davacının murisi sigortalının bu tarihten önce 22.05.1974-01.07.2000 tarihleri arasında 2367 gün Sosyal Sigortalar Kurumu’na tabi hizmeti mevcuttur. 506 sayılı Yasa’nın 68 ve devamı maddeleri dikkate alındığında davacının SSK’na tabi hizmetleri nedeniyle diğer kurumdaki hizmetleri birleştirilmeksizin SSK kapsamında yaşlılık aylığı bağlama koşulları oluşmuştur. O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. (21 HD. 14.9.2015, 2014/21497 E. 2015/16600 K.)
Sonuç olarak, SSK hizmetlerinin aylık bağlanmasına yetmesi halinde, SSK kapsamında aylık bağlanmasını talep eden kişinin, Bağ-Kur hizmetlerinin birleştirilmesi suretiyle kendisine Bağ-Kur’a göre aylık bağlanması, 2829 sayılı Yasa’nın amacıyla örtüşmemektedir. Uygulamanın Yargıtay içtihatları doğrultusunda değiştirilmesi memnuniyet yaratacaktır.