Türkiye’nin şiddetle döviz girişine ihtiyaç duyduğu bir dönemde bir süredir temas trafiğinin yoğunlaştığı S. Arabistan ve Körfez ülkelerinden gelebilecek sermayenin yatırım yapabileceği alanlar netleşmeye başladı. Körfez yatırımcıları orta ve uzun vadede Türkiye’ye tarımdan ilaç sektörüne, yenilenebilir enerjiden fintech ve teknoloji alanına doğrudan yatırıma hazırlanıyor. Edindiğimiz bilgilere göre, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Katar’dan “kazan-kazan” mantığıyla “sıcak para” değil orta ve uzun vadede doğrudan yatırım akışı, kısa vadede portföy yatırımları girişi bekleniyor. Körfez yatırımcılarının başta tarım-gıda olmak üzere Türkiye merkezli üretim üsleri ve yeni tedarik zincirleri oluşturmak peşinde olacakları belirtiliyor. Türkiye’nin son 10 yıldır hep lafta kalan tarım-gıda başta olmak üzere üretim üssü olma, yeni tedarik zinciri kurma hedefi bu kez Arap sermayesi ile gerçekleştirilmeye çalışılacak. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, bir süredir verdiği mesajlarda seçim sorasında batıdan ve Arap dünyasından Türkiye’ye yönelen yatırımcı ilgisine dikkat çekiyordu.
■ ARAP YATIRIMLARI NASIL BİR YÖNTEMLE PLANLANIYOR
Ülkeye girecek üretim ve ihracat odaklı Arap sermayesi, öncelikli olarak potansiyeli olan ancak sermaye sıkıntısı çeken, ülkedeki ekonomik koşullar nedeniyle uluslararası rekabette zorlanan şirketlere ortak olup büyütmek, ortak yeni üretim tesisleri kurmak hedefine yönlendirilecek. Oluşturulacak yeni tedarik köprüleri ile uluslararası ticarette daha istikrarlı, daha geniş pazarlara erişim sağlanacak. Arap yatırımcıların Türkiye’nin eğitimli genç insan kaynağını yatırım girişimlerinin odağına koyacağı belirtiliyor. Ulaştığımız bilgilerin hangi ölçüde yatırıma dönüştüğünün, Arap sermayesinin Türkiye’deki yeni girişimlerinin takipçisi olacağız.
■ TARIM-GIDA ÜSSÜ TÜRKİYE
Topraklarında coğrafi konumları gereği tarım ve hayvancılık yapma imkanları bulunmayan ama çok zengin Arap yarımadası ülkelerinin tarım-gıda alanında üretim ve tedarik imkanlarına özlemle yaklaştıkları biliniyor. Başta BAE ve Katar olmak üzere Arap yatırımcıların Türkiye’deki elverişli alanlarda tarımsal üretime yatırım yapacakları, tarım-gıda üssü olacağı düşünülen Türkiye üzerinden uluslararası yeni tedarik zincirleri oluşturmaya çalışacakları belirtiliyor. Kullanılmayan verimli tarım alanlarına yönelmek, aynı ürünü üreten üreticileri bir araya getirerek anlaşmalar yapmak tarım-gıda alanı için düşünülen yöntemler arasındaymış.
■ BAE FONLARININ BAŞINDAKİ AL SUWAİDİ’NİN HIZLI YÜKSELİŞİ…
BAE’den gelen yatırım heyetleri önceki hafta Ankara’da üst düzey temaslarda bulunmuş, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ve Ticaret Bakanı Ömer Bolat ile görüşmüştü. BAE’nin en büyük varlık fonunu yöneten Abu Dabi Kalkınma Holdingi (ADQ) İcra Kurulu Başkanı Mohamed Hassan Al Suwaidi, Ankara’da Türkiye ile BAE yatırım ilişkilerinin güçlendirilmesine yönelik temaslarda bulundu. Al Suwaidi’nin Türkiye ziyaretinin son saatlerinde BAE Ticaret Bakanı olarak atandığının açıklanması dikkati çekmişti. BAE ile Türkiye arasındaki 10 milyar dolarlık yatırım ve ticaret hacminin kısa sürede 25 milyar dolara çıkarılacağı, sonraki hedefin ise 40 milyar dolar olduğu bizzat Ticaret Bakanı Bolat tarafından açıklanmıştı.
■ ÜRETİM VE İHRACAT AĞIRLIKLI YATIRIM ALANLARI
EKONOMİ’nin eriştiği bilgilere göre BAE ve Katar başta olmak üzere S. Arabistan’ın da bulunduğu Arap yarımadası sermayesinin Türkiye’de üretim ve ihracat ağırlıklı doğrudan yatırım yapabileceği, yeni tedarik zincirleri oluşturabileceği öncelikli alanlar şöyle sıralanıyor:
• Tarım-Gıda
• Hayvancılık, hayvan sağlığı
• Sağlık, ilaç sektörü
• Yenilenebilir enerji
• Savunma sanayii (S. Arabistan
daha çok ilgili)
• Teknoloji şirketleri
• FinTech-Finans teknolojisi
• Altyapı-Ulaştırma
• Turizm
• Deprem sigortası
Neden şimdi, neden Türkiye?
Türkiye’nin dövize en ihtiyacı olduğu dönemde bu yatırımların birden bire doğrudan paketler halinde gelecek olması tartışılıyor.
Mehmet Şimşek’in bölge yatırımcıları nezdindeki tanınırlığı yanında, Türkiye’nin tedarik zincirine elverişli konumunun, yetişmiş insan kaynağının üretim ve uluslararası ticaret ağırlıklı yatırım niyetinde etkili olduğu tahmin ediliyor. Körfez ülkelerinin yakın coğrafyadaki Pakistan ve Hindistan yerine Türkiye’yi tercih etmelerinde kültürel yakınlığın, BAE ve Katar ile yıllardır süren ekonomik-ticari işbirliklerinin önemli rol oynadığı belirtiliyor. Türkiye’nin bu yatırımları çekebilmek için sağladığı avantajlar ve bu yatırımcılar nezdinde nasıl bir cazibe yarattığı çok merak ediliyor. Bu bilgilere yatırım anlaşmaları imzalandıktan sonra ulaşabileceğiz.