Siz de benim gibi “İklim değişikliğiyle finansal tabloların ne alakası var.” diyenlerden misiniz? O zaman önyargılarımızı bir tarafa bırakıp, nelerin değişebileceğine beraberce göz atalım.
PwC’nin 24. Küresel CEO anketine göre yöneticilerin sadece %30’u iklim değişikliğinin (climate change) şirketlerinin büyümesini etkileyeceğini düşünüyormuş. Geçen sene bu oran %24’müş. Aynı yöneticilere “İşletme ile ilgili hangi konunun daha fazla raporlanması gerektiğini düşünüyorsunuz?” diye sorulduğunda, %43’ü “çevresel faktörler” cevabını vermiş. Başka bir yaman çelişki de son zamanlarda sık sık duyduğumuz “net zero” karbon hedefini Küresel Fortune 500’de yer alan dünyanın en büyük şirketlerinden sadece %8’inin hedef olarak koymasıdır (PwC Climate Analysis, Şubat 2021).
Yeşil Tahvilller rekora koşuyor
Konuyla ilgili güzel gelişmelerde var: Yeşil tahvil (green bonds/climate bonds) piyasasının giderek büyümesi. Climate Bond Initiative’in 2020 yıl sonu verileri, toplam tahvil rakamının 269.5 milyar dolara ulaştığı yönünde. Financial Times 4 Ocak 2021 tarihli yazısında 2021’de devletlerin ve şirketlerin çıkaracağı yeşil tahvillerin 500 milyar doları bulacağını belirtmiş.
Sabit getirili bu tahvillere güftekâr Mehmet Erbulan gibi “…Yalnız benim için bak yeşil yeşil” diyebilmeniz için, “yeşil projeler” diye tanımlanan iklim ve çevresel projelerin finansmanı için olmaları ve Uluslararası Sermaye Piyasaları Birliği (International Capital Market Association) tarafından tanımlanan Yeşil Tahvil Prensipleri (Green Bond Principles) ile uyumlu olmalılardır.
Hangi sektörleri etkiler?
Konuya yavaş yavaş ısındıysak o zaman finansal tablolara ve sektörlere etkilerine geçelim. Her ne kadar Uluslararası Muhasebe Standartları Kurulu (UMSK- IASB) iklim değişikleri etkilerinin standartlarda açık bir şekilde yazılmasına gerek olmadığını savunsa da, Kasım 2019 ve 2020 tarihlerinde çıkardığı finansal tablolara etkileri ve iklim değişiklikleri ile ilgili açıklamalar çalışmalarıyla yatırımcılardan gelen ricaları (veya baskıları) kıramadığını gösterdi. Çalışma Grubu raporunda (The Task Force on Climate-related Financial Disclosures), iklimle ilgili risklerden ağırlıklı olarak finans sektöründe bankalar, sigorta şirketleri, varlık yönetim şirketleri; finans dışı sektörde ise enerji, ulaşım, tarım, gıda ve orman ürünleri sektörlerinin etkilenebileceğinden bahsedilmektedir.
Finansal tablolarda önemlilik
Laf aramızda, Finansal Tablolar Sunuluşu Standardı TMS 1 paragraf 112 olmasaydı, belki hayatımıza güzelce devam edecektik ama bir yandan paragraf 112, diğer yandan paragraf 31, dipnotlarda açıklanma zorunluluğu olmasa da, yatırımcılar tarafından finansal tabloların anlaşılır olması için “önemli” bilgilere (material information) yer verilmesi gerektiğini belirtiyor. Hemen köşe kapmaca oynayıp, “Bizim şirket için önemli bir rakam olmaz” diyebilirsiniz ama UMSK finansal tablolarda önemlilik kavramının rakamlardan ibaret olmadığının altını çizdi. (Meraklılar için bakınız IFRS Practice Statement 2, Making Materiality Judgements). Anlaşılan o ki, iklim değişikliği riskinin finansal tablolara olası etkilerini değerlendirmeniz gerekebilir.
Hangi finansal tablo kalemlerinde karşımıza çıkabilir diye sorarsanız, aklıma gelen birkaç örneği sizlerle paylaşayım:
Örneğin, şirket olarak karbon salımını azaltacak üretim yapısına geçeceğim, 2030’da hedef “net zero” dediğinizde, bu sisteme uygun makine ve ekipman düzeneğine geçmeniz gerekebilir. Bu değişim, maddi duran varlıklarınızın kalıntı değerini ve amortisman süresini belirleyen yararlı ömrü değiştirecektir. Yeni sisteme uyum için yapacağınız araştırma -geliştirme harcamaları da ancak belirli kriterleri sağladığı sürece maddi olmayan varlık olarak bilançoya kaydedilecek, geri kalan harcamalar giderleşecektir.
İklim değişikliğinin karşımıza çıkabileceği diğer bir bilanço kalemi de karşılıklardır. Şirket, Avrupa Birliği’nde faaliyet göstermekte ise, vergi ve benzeri yükümlülükler kapsamında (Yorum 21) iklim ile belirlenmiş kriterleri sağlamak üzere karşılık ayırmak durumunda kalabilir. Bunun yanı sıra maden sektöründe sıkça karşılaştığımız çevresel rehabilitasyon için ayrılan karşılıklar daha fazla sektörde karşımıza çıkabilecektir.
İklim değişikliğinden ötürü satışların düşmesi, buna bağlı olarak varlıklarda oluşabilecek değer düşüklükleri, stoklarınızın elinizde kalması ve net gerçekleşebilir değerinin altına düşmesiyle değer düşüklüğü ayırmak zorunda kalmak, hatta varlık olarak bilançoya kaydettiğiniz ertelenmiş vergi alacaklarının üzerine bir bardak su içmeniz gerekebileceği, iklim değişikliğinden etkilenecek müşterilerinizden alacaklarınıza şüpheli alacak karşılığı ayırmak durumunda kalmanız…Dahasına dilim varmıyor.
Siz en iyisi mi yol yakınken risk değerlendirmesini yapın, önemli tahmin ve varsayımlarda bulunduysanız bunu da TMS 8 Standardı gereği dipnotlarda açıklamayı unutmayın.