Dünyada enerjinin önemi giderek artıyor. Türkiye’nin fosil yakıtlar yönünden şanslı bir coğrafya olmadığı malum. Bu yüzden en büyük ithalat kalemini enerji kaynakları oluşturuyor. Fakat alternatif-yenilenebilir enerji potansiyeli açısından tam tersi bir durum söz konusu. O yüzden devletin de teşvikleriyle son yıllarda başta rüzgar olmak üzere alternatif enerji kaynaklarına büyük yatırımlar yapıldı.
Yenilenebilir enerjiler çevreci ve sürdürülebilir olmaları nedeniyle hemen her kesim tarafından destekleniyor. Fakat zaman zaman bunların uygulanmasında yapılan hatalar işin çevrecilik ve sürdürülebilirlik özelliklerini yok ediyor. Doğal cennet denilebilecek alanlara yapılan HES’ler, yerleşim yerlerinin içine kurulan RES’ler ve tekniğine uygun yapılmayan JES’ler hep bu kapsama giriyor. Bu sonuncusu konusunda en ateşli tartışmalar da Aydın’da yapılıyor. Çünkü Türkiye’de jeotermal kaynaklar konusunda potansiyeli en yüksek şehir Aydın. Rakamsal veriler de bunu destekliyor.
Aydın’da halihazırda toplam 744 MW kurulu güce sahip 28 JES bulunuyor. Bu, Aydın’daki toplam kurulu gücün yüzde 60.7’sini oluşturuyor. Önlisans alan ve planlanan 10 adet JES’in toplam 235 MW kurulu gücü de eklenince bu rakam daha da artacak. Aydınlılar, sık sık jeotermal enerji santrallerine karşı eylemler yapıyor. İddiaları bu santrallerin havaya çürük yumurta kokan hidrojen sülfür gazı salması ve rejenerasyonun doğru yapılmaması nedeniyle jeotermal suların toprağa büyük zarar vermesi. Oysa günümüz teknolojisiyle bunların önlenmesi çok zor değil. Belki biraz maliyeti var ama karşısında elde edilecekler doğa, sağlık gibi vazgeçilemeyecek unsurlar.
Aydın’da kimse jeotermal kaynakların atıl kalmasından yana değil. Örneğin geçen yıl görüştüğümüz Aydın Ticaret Odası Başkanı Hakan Ülken ve geçtiğimiz günlerde ziyaret ettiğimiz Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu birbirine yakın şeyler söylediler. İstedikleri JES’lerin havaya, toprağa zarar vermeyecek şekilde gerekli tedbirleri almaları, bunların çok ciddi bir şekilde denetlenmesi ve sorumluluklarını yerine getirmeyenlerin üretimlerine son verilmesi. Herkes aynı görüşte: Enerji çok önemli ama insan sağlığına rağmen enerji olmaz.
Aydınlıların önerisi bağımsız bir kuruluş tarafından bilimsel bir rapor hazırlanması. Bu rapor öncelikle jeotermallerin ÇED raporuna uygun olup olmadığını, doğru işletilip işletilmediğini, doğru işletildiğinde söz konusu ortam için hala zararlı olup olmadığını ortaya koymalı. Alınması gereken tedbirleri sıralamalı. Kamu otoritesi de termik santrallerde olduğu gibi şartları yerine getirmeyen santrallere gerekli yaptırımları uygulamalı. Çünkü son yıllarda sanayide ciddi adımlar atılmasına karşın, Aydın hala geçiminin büyük bölümünü tarım ve turizmden sağlıyor. Aydınlılar da doğal olarak, kestaneden, zeytinden, meyve-sebzeden, dünyanın en güzel incirinden vazgeçmek istemiyor. Doğru ve efektif kullanılması halinde jeotermal hem tarım, hem de turizme çok ciddi katkı sağlayacak bir kaynak.