Bundan 20 yıl önce piyasalarda Almanya için “Avrupa’nın hasta adamı” deniliyordu; gazeteler bu başlığı kullanıyordu. Aradan yirmi yıl geçti; aynı başlığı son günlerde uluslararası medyada artan bir şekilde görmeye başladık. Konu bizi yakından ilgilendiriyor çünkü Almanya hasta olunca hastalığını çevresine hemen bulaştırıyor. Bizim bağışıklık sistemimiz çok güçlü olmadığı için sık görüştüğümüz ve yakın ilişkide olduğumuz Almanya’nın hastalığından hemen etkilenebiliyoruz.
Yirmi yıl önce “Bir zamanlar Avrupa'nın deviydi, şimdi ise hasta adamı… Almanya'da işler yolunda gitmiyor. Büyüme yavaşladı, işsizlik arttı” diyorduk. Şimdi ise Almanya'nın önde gelen ekonomik düşünce kuruluşlarından Ekonomi Araştırma Enstitüsü (Ifo) "Alman ekonomisi krize saplandı" diyor.
Yirmi yıl önceki sorunlar büyük ölçüde iki Almanya'nın 1990'da birleşmesinden kaynaklanıyordu. Yaklaşık yarım asırlık ayrılıktan sonra doğu ve batı Almanyaların birleşmesi Alman ekonomisinin sırtına ciddi bir yük getirmişti. Birlik başarılı oldu; milyonlarca doğu Alman bir anda batı Alman ekonomisi ile entegre oldu. Ellerindeki değersiz doğu Alman paraları yerine onlara güçlü marklar verildi. Çevreye kirlilik yayan, insan sağlığını tehdit eden doğu Alman sanayi kuruluşları ya kapatıldı ya da yüksek bedeller ödenerek rehabilite edildi. Geri kalmış doğu, gelişmiş batının standartlarına yükseltildi. Ama bunun ciddi bir maliyeti oldu. O günden bugüne birliğin başarısı için 2 trilyon Euro’nun üzerinde para harcandı. Alman ekonomisi Avrupa'nın hasta adamı haline geldi.
Sonra hasta adam iyileşti, ayağa kalktı ve yoluna devam etti. Ama bir süredir hastalık tekrar boy gösterdi. Önceki gün açıklanan verilere göre Almanya ekonomisi nisan-haziran döneminde yüzde 0,1 daraldı. Yakın gelecekte bir düzelme beklemiyor. Mesela ING’nin bir değerlendirmesinde, "Yılın ikinci yarısında bir toparlanma hala mümkün, ancak bunun güçlü olması pek olası değil" deniliyor.
Almanya ekonomisi aylardır büyümüyor. Rusya-Ukrayna savaşı başlayıncaya kadar enerji sorununu Rusya’ya bağladığı borular sayesinde ucuz ve pratik bir şekilde halletmişti. Savaşın başlaması ile ciddi bir enerji şoku yaşıyor. Başka yapısal sorunları da var. İhracata aşırı bağımlı bir ekonomi. Dünya ticareti yavaşlayınca başı ağrıyor. Otomotiv gibi lokomotif sektörlerde de Çin bağımlılığı var. Ülkenin altyapısı eski ve yenilenmesi gerekiyor. Dijitalleşmede diğer gelişmiş ülkelere göre geride kaldılar. Büyük şirketler çalışan sayısını azaltmaya çalışıyorlar. İş barışı bozuldu, grevler ve protestolar sıklaştı. Enerji maliyetlerinin yanı sıra vergi yükü de yüksek.
Alman ekonomisi hasta olsa da dünyanın en güçlü ekonomilerinden biri. İkinci dünya savaşında yıkılan Almanya, savaş sonrası gerçekleştirdiği Alman mucizesi sayesinde hızla büyüdü ve mühendislikte, finansta ve teknolojide dünyanın en iyileri arasına girdi. Avrupa’nın en güçlü ekonomisi haline geldi. Yirmi yıl önce hastalandığında toparlanmış, hasta adamlıktan kurtulmuştu. Şimdi de aynısı olacak ama zaman alacak. Almanların canı bir süre daha sıkılacak ama bizimki de sıkılacak.
Çünkü Almanya Türkiye'nin en büyük ticaret partneri ve Çin ve Rusya gibi diğerlerine göre onlarla ticaretimiz daha dengeli. İkili ticarette büyük açıklar verdiğimiz bir ülke değil. Türkiye’ye en fazla turist gönderen ülkeler listesinde de ilk sıralarda bulunuyor. Ayrıca en fazla doğrudan yabancı sermaye yatırımın çektiğimiz beş ülkeden birisi. Türk şirketlerinin, bankalarının ve Hazine’nin dış borçlanmalarında Alman bankaları önemli oyunculardır. NATO kapsamındaki savunma iş birliği, AB süreci çerçevesindeki ilişkiler ve Almanya’da yaşayan 3 milyonun üzerindeki Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı nedeniyle Almanya bizim için hep çok özel bir öneme sahip olmuştur.