AVM yatırımlarının güncel durumunu Dünya Gazetesi On-Line’da Sn. Yener Karadeniz son derece net bir özeti AYD Başkanı Prof. Dr. Hüseyin Altaş ile konuşarak hazırlamış. Detayları bulabileceğiniz bir yazı, okumanızı öneririm.
AVM yatırımları, bir dönemin neredeyse en verimli sanılan, öyle de olan ya da öyle gösterilen yatırımları arasındaydı. Önemliydi ve öncelikli olarak tercih edilen yatırımlardı. Bunları sektörde olan-olmayan herkes söyledi, yazdı ve anlatmaya çalıştı.
AVM yatırımlarının çoğu, neredeyse fizibilitesiz, ya da matematiğin kullanılmadığı fizibilitelerle yapıldı, hayata geçirildi, çok kullanılan bir moda ifadeyle “Trendy oldu”, ama hep eleştirildi, şimdilerde de bir kısmı yaşam savaşı veriyor. Elbette istisnalar olabilir ki var, ama 434 AVM içinde kaç AVM’nin durumu böyle, bu tartışılır.
Yıllar önce yazmıştım, yine yazacağım; AVM kapatmak öyle AVM açmak kadar kolay olmamalı. Bu mottoya ve ayrıntılarına yazımın içinde tekrar yer vereceğim. Bu arada plansız-programsız ve matematiksiz yapılan yatırımların yaşam mücadelesi vermeleri de kaçınılmaz.
Ancak sadece bu kadar değil tabii.
Bütün bunlar ve daha fazlası bir araya geldiğinde, hattâ savaş bölümünü hariç de tutmak kaydıyla konuyu tekrar tekrar değişik açılardan değerlendirdiğimizde görünen; öncelikle perakendenin ve hemen ardından da perakendenin ayrılmaz parçası AVM’lerin durumunun pek iç açıcı olmadığı ve yakın vadede de olumlu bir beklenti olmadığıdır.
Peki, neden?
Tek nedenli değil bu sorunun yanıtı…
Ama ilk akla geleni ve söylemesek olmazı; bu tür yatırımları, eğilim haline gelmiş olanları bizler çok çabuk tüketiyoruz, çok hızlı… Esasen yapılan her şeyi çok hızlı tüketiyoruz.
AYD Başkanı gazetemizle yaptığı mülâkatta açıkça belirtmiş; yıllık gelir TL 26-27 milyar, ancak bu toplamın TL 11 milyarı Pandemi süreçlerinde kira desteği olarak mağazacılara destek olarak verilmiş. Esasen bu iyi ve doğru bir davranış biçimi. Ama beklenen; bu desteğin bir şekilde, kısmen de olsa ticarî anlamda geri dönüşünün olması şeklinde olmalı; yani iki taraflı bir destekleme…
Bu sektörün her tarafında profesyonel yönetici olarak bulunan biri olarak; yakın, hattâ orta vadede yabancı yatırımcıların Türkiye’de AVM yatırımı yapmalarını beklemiyorum, yerli yatırımların hisselerini devralmaları da an itibariyle şimdilik bana pek anlamlı gelmiyor.
Devir değişiyor, modern yaşamın tüm koşulları, özellikle metropollerde sürekli bir değişim ve gelişim var. Ama diğer taraftan da ekonomilerin içine girdikleri enflasyonist sarmalın baskısı her birimin daha rasyonalist davranmasını gerektiriyor.
Fiyat duyarlı tercihler zorunlu olarak birinci öncelikli…
Şu dönemde öncelikli durum böyle…
Fiyat duyarlı alışveriş…
Hafta içinde lüks tüketime, intikam alışverişine, alışveriş psikolojisinin durumuna ilişkin bir yazımı okurlarına sunmuştum. Tabii ki her satırı geçerli…
Kitlelerin çok önemli çoğunluğu, fiyat duyarlı alışveriş yapmak zorundalar.
Bu kesim için lüks tüketim değil, ihtiyaç tüketimi zorunlu öncelik.
Gidişat, Stagflation doğrultusunda…
Bu bakımdan fiyat duyarlılığı gündemin ilk maddesi…
Fiyat duyarlı alışveriş; düşük maliyetli üretim neticesi ürünlerin, düşük maliyetli süreçlerden geçtikten sonra son tüketiciye düşük fiyatla satışının olması anlamında. Yani; tam maliyet enflasyonunun gereği…
Uygulaması kolay mı?
Hayır değil, hem de hiç değil…
İşte bu noktada, özellikle son dönemlerin lüks AVM yatırımlarının bunu uygulama olanakları yok… Ya da zararı göze alıp ticarî beklentilerini uzun vadeye yayarak bir yöntem oluşturmak gibi pek de rasyonel gelmeyen bir uygulama…
Ülkemizde de olan bir uygulamayı havayolu taşımacılığı yapan şirketler bir dönem yaptılar. Bu, Türkiye’de pek tercih edilmese de, en azından hizmet sektöründe sevilmemiş olsa da, neticede ticarî başarısı olan bir yöntem oldu…
Tekrar dönelim perakende sektörümüze…
Sektörün AVM tarafında:
Sektörün Mağazacılık tarafında:
Sektörün Tüketici tarafında:
Perakende sektörünün temel üçlüsünün ekonomi koşulları ve beraberindeki pandemi altındaki yaşam zorunlulukları çerçevesindeki etkileşimi bu durumu yaşamıştır, yaşamaya devam etmektedir ve bu durumun bir süre daha devam edeceği görülmektedir.
Şöyle diyelim;
Stagflation koşulları altında perakende sektörünün süreçleri;
Yapması ivedi ve zorunludur.
Bunları yapacak olan demeyelim; yapmış olan perakendeci gelecekte, hem de yakın-orta vadede kazanmaya en yakın konumdaki perakende sektörü birimidir.
Özetle; hazırlıklı olan kazanır.
Ancak, özellikle AVM’lerin varlıklarını sürdürebilmek için daha fazlasına ihtiyaç var ve bu son derece aşikâr…
Bundan böyle, daha yüksek dozda;
Şimdilik görünen böyledir.
Tekrarla ve ısrarla belirtilmesi şart olan husus; perakende ticarette fiyat duyarlı olma mecburiyeti sürecinin başlamış olduğudur. Kaçınılmaz olan budur.
Yazılarımda hep belirttiğim, Hiperenflasyon altında durgunluk anlamındaki Stagflation, iktisadî anlamda son derece ağır koşulları olan bir piyasa yapılanmasıdır. Yakalanmadan önlemlerinin alınması gerekir. Bu durumda iki temel öneme haiz husus vardır.
Bir başka yazımda, AVM kapatılması konusundaki görüşlerimi, yıllardır yazdıklarımı da dâhil ederek tekrar sizlere sunacağım.