Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısı 23 Kasım Perşembe günü yapılacak. Şu anda politika faizi yüzde 35, mevduatın ağırlıklı olarak toplandığı üç aya kadar vadeli mevduat faizi yüzde 46, ticari kredi faizi yüzde 52 ve tüketici kredi faizi yüzde 59 düzeyinde. Hepsi Merkez Bankası verisi, politika faizi hariç tüm faizler 10 Kasım haftasına ait ve yıllık bileşik düzeyleri gösteriyorlar.
Bunlara karşılık, 2023 sonu için beklenen enflasyon oranı yüzde 67, on iki ay sonrası için beklenen enflasyon oranı ise yüzde 44 düzeyinde. TCMB’nin 2024 sonu için tahmini ise yüzde 36. Önümüzdeki Haziran -Temmuz döneminde ise enflasyonun yüzde 70-75 arasında bir yerde zirveye ulaşması bekleniyor. Aylık olarak incelendiğinde ise mevsim etkilerinden arındırılmış enflasyonda düşüş eğilimi gözleniyor. Hem vergi artışları hem de seçim sonrasında politika faizi tepkisinin gecikmeli ve yetersiz verilmesi nedeniyle ortaya çıkan gereksiz ve de çılgın kur artışının etkisiyle, Temmuz ve Ağustos aylarında yüzde 9,6 düzeyindeydi aylık enflasyon. Sonraki iki ay sırasıyla yüzde 4,4 ve 2,9 olarak gerçekleşti.
Çılgın artışları bir tarafa bırakırsak, enflasyondaki düşüşün ana eğilim olduğunu söylemek için yeterli gözlem yok elimizde ama bir yandan da düşüyor; hiç yoktan iyidir. Keza hala yüksek düzeyde olsa da risk primi de azalıyor. Öte yandan uluslararası enerji fiyatlarında korkulan yükseliş olmadı, aksine sınırlı da olsa bir düşüş var. Bu çerçevede, salt kısa vadeli ve istikrarı sağlamaya yönelik gelişmeler açısından ele alındığında gidişatın olumlu yönde olduğunun altını çizmek gerekiyor.
Çok sık dile getirdiğim ‘U-dönüş yapılmaması ihtimalini ortadan kaldırmanın zorunlu olduğunu bir tarafa bırakırsam’ enflasyondaki düşüşü daha belirgin kılmak adına atılması gereken en az iki önemli adım daha olduğunu belirtmek gerekiyor. Birincisi, ortada bir enflasyon hedefi yok. 2024 ya da 2025 sonu için hedeflenen enflasyon ne bilmiyoruz? Farklı bir ifadeyle, bize yol gösteren bir ışık yok; iyi değil bu. “Yüzde 5 hedefi var ya” diyen olur mu bilmem ama olursa da yüzde 5’in saçtığı ışığın eser miktarda (lümende) olduğu apaçık ortada. Dolayısıyla, resmi bir enflasyon hedefine ihtiyacımız var.
İkincisi, on iki ay sonrası için beklenen enflasyon dikkate alındığında kredi faizlerinin geldiği düzey enflasyonla mücadele açısından olumlu olsa da aynı değerlendirmeyi mevduat faizleri için yapmak mümkün değil. Üç aya kadar olan mevduat faizinin (yüzde 45,8) enflasyonun altında kalmaması için, önümüzdeki üç ayda aylık ortalama enflasyonun yüzde 3,2’yi aşmaması gerekiyor. TL mevduatın bir miktar da reel getiri sağlaması gerekliliği göz önüne alındığında, mevduat faizlerinin biraz daha yükselmesi gerektiği açık.