Merkez Bankacı olmak dünyanın her yerinde zor bir iş. Enflasyonu düşürmek gibi uzun soluklu bir işi toplumun her kesiminden gelen kısa vadeli baskılara karşı koyarak yapmak zorundasınız. Bu süreçte kaçınılmaz olarak politikacılar ile karşı karşıya geliyorsunuz.
Gelişmiş ülkeler “zaman tutarsızlığı” adı verilen bu sorunu Merkez Bankalarına araç bağımsızlığı vererek aşıyor. Merkez Bankaları hükümet ile birlikte belirlenen enflasyon hedefine ulaşmak için ellerindeki araçları bağımsız bir şekilde kullanıyor.
Merkez Bankaları bu süreci şeffaflık, hesap verilebilirlik ve öngörülebilirlik ilkeleri çerçevesinde yürütüyor. Para politikasının hangi stratejik ölçütler ve göstergeleri esas alarak uygulanacağını kamuoyuyla açık ve net bir biçimde paylaşıyor.
Yüksek enflasyonla yaşamayı kanıksamış ve kurumsallaşamamış gelişmekte olan ülkelerde bu işi yapmak çok zor. Yüksek faizi kar etmesinin önünde tehdit gören sanayici para politikasındaki sıkılaşmaya karşı çıkıyor. Faiz artışını kredilere gecikmeyle yansıtabilen bankacı bu süreçte memnun değil. Büyümenin ve yeni istihdam yaratımının yavaşlayacağından endişeli politikacı merkez bankalarını suçluyor.
Türkiye’nin enflasyonla mücadelesi maalesef bu sürecin kötü bir örneği. Türk lirasına değer kaybettirerek ekonomiyi daha rekabetçi hale getirmeyi amaçlayan politikalarla 2010 yılı sonrasında enflasyon kademeli olarak yükselirken siyasetin baskısı altındaki Merkez Bankası gerekli müdahaleyi yapamadı.
Enflasyonun yükseldiği, Türk lirasının değer kaybettiği bu süreçte fatura genelde Merkez Bankası başkanları tarafından ödendi. Başkanlık sistemine geçilmesiyle birlikte Merkez Bankası başkanlarının fiili görev süresi dört yıldan bir yılın altına geriledi.
Görevden alınan son başkan Naci Ağbal bürokrasi döneminden beri tanıdığımız, saygı duyduğumuz bir bürokrat ve politikacı. Ak Parti’nin kuruluş ilkelerine sadık, muhafazakarlıkla modernliği harmanlayarak Türkiye’yi ileriye taşımak isteyen bir değer.
Görevden kaldığı 4 aylık süre içinde enflasyon cephesinde bir başarı sağlamasını beklemek insafsızlık olur. Ancak enflasyonla mücadeleye toplumu ikna etmek için cesur kararlar aldı. Şeffaf, hesap verilebilir ve öngörülebilir bir para politikasının temellerini attı. Umarız Türkiye’ye hizmetini ekonomi içinde başka alanlarda sürdürür. Türkiye’yi ileriye taşıyacak değerlere ihtiyacımız var.
Yeni başkan, Sahap Kavcıoğlu zor bir dönemde göreve başlıyor. Enflasyon beklentilerinin küresel olarak bozulmaya başladığı bir ortamda Türkiye’nin dezenflasyon politikasını yönetecek. Göreve başladığı ilk günden itibaren çıkış kapısına yönelen yabancı yatırımcının yaratacağı finansal istikrarsızlık riskiyle boğuşacak. Ateşten gömlek giyerek başladığı yeni görevinde başarılar diliyoruz. Türkiye’nin başarıya ihtiyacı var.