YALOVA, 1935… Mustafa Kemal Atatürk, üstü açık makam arabasıyla kaplıcaların bulunduğu bölgeden geçerken çevrede koşuşturan çocukları görünce şoförüne “dur” işareti yaptı. Kapısını kendisi açıp arabadan indi, gülümseyerek çocuklara yaklaştı:
- Nasılsınız çocuklar?
Tek tek adlarını sordu, çocuklardan birinin adı dikkatini çekti:
- Benim adım “Jak” efendim.
Atatürk, Jak’ın başına elini koydu:
-Sen çok zeki birisine benziyorsun. Bana öyle geliyor ki, hayatta çok güzel şeyler yapacaksın.
Profilo Holding kurucusu Jak Kamhi, Yalova’daki o anı hiç unutmadı:
- Atatürk, gözlerini gözlerime dikerek öyle bir baktı ki, o bakışı hiç unutmadım. Atatürk’ü ilk kez o kadar yakından görüp, konuşma imkanına kavuşmuştum. Maalesef bir daha kısmet olmadı.
2013 yılı eylül ayında uzun yıllar danışmanlığını yürüten meslek büyüğüm Ergüder Tırnova ile birlikte Jak Kamhi’yle buluştum. O sırada 88 yaşında olan Kamhi, “Gördüklerim, Yaşadıklarım” kitabını yeni bitirmişti. Kitabından bazı bölümleri aktarırken Atatürk’ü yakından gördüğü güne döndü, elini başının üstüne koydu:
-Atatürk’ün elini 76 yıldır hep başımda hissederim.
10 Kasım 1938’i anımsadı:
-Atatürk’ün öldüğü gün tüm Türkiye’de olduğu gibi bizim evde de matem havası hakimdi. Babamın ağladığına ilk kez o zaman şahit oldum.
Kitabında yer verdiği iki detayı savundu:
-Bunlar tarih kitaplarında yer almaz. Birinci Dünya Savaşı sırasında İngiliz işgaline karşı ilk başkaldıranlar Museviler olmuştu. Atatürk 9 Eylül 1922’de İzmir’e ilk girdiğinde Yunan bayrağını indirip göndere Türk bayrağını çekenler de Museviler idi.
Sonra Ömer İnönü ile askerde gelişen dostluğuna vurgu yaptı:
-Ömer İnönü ile dostluğumuz başladığında babası Cumhurbaşkanı idi. Arada beni İsmet İnönü’nün yanına götürürdü.
İsmet İnönü ile aralarında gelişen şu diyalogu da hiç unutmadı:
- Ne iş yapıyorsun?
Kamhi: Yol inşaatı yapıyorum efendim.
-Oğlum fazla yol yapıp Anadolu’dan İstanbul’a ulaşımı kolaylaştırma. Ulaşım kolaylaşırsa herkes İstanbul’a akın eder. İstanbul’a göç edenleri doyurmamız zor olur.
İsmet İnönü’yle ilgili izlenimini paylaştı:
- Müthiş bir lider ve beyindi...
Önceki akşam üstü birlikte bir toplantıya giderken İktisadi Kalkınma Vakfı (İKV) Başkanı Ayhan Zeytinoğlu, Hakan Güldağ’ı aradı:
-İKV’nin önceki başkanlarından, duayenimiz Jak Kamhi vefat etti.
Vefat haberini duyunca Kasım 2012’de Kamhi’yle yan yana denk geldiğim Paris-İstanbul yolculuğunu, Eylül 2013’teki buluşmamızı, sohbetimizi anımsadım.
Jak Bey’e Allah’tan rahmet diliyorum.
Yaser Arafat da bana danışırdı
KASIM 2012. Dönemin Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’la Paris’ten İstanbul’a dönerken Jak Kamhi’yle yan yana denk geldim.
Uçaktaki sohbetimiz sırasında henüz yayınlanmamış kitabından şu ayrıntıyı aktardı:
- Filistin’in ölen lideri Yaser Arafat’la çok iyi bir ilişkimiz vardı. Bana hep, "Bu işi nasıl çözeceğiz?" diye sorardı.
Bunun üzerine sordum:
- Ne tür öneriler sundunuz?
Yanıtladı:
- Örneğin ortak serbest bölge kurulması fikri benimdir. Bu yönde atılan ilk adım olan Ankara Anlaşması’na da ben vesile yarattım. Çünkü, özellikle Filistin tarafına ekonomik açıdan rahatlık sağlayacaktı. Bu formül barışı da beraberinde getirecekti.
İşi daha sonra Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin (TOBB) sahiplendiğini kaydetti:
- TOBB önderliğinde yoğun üçlü görüşmeler yapıldı.
Zenginliğini komşunun cebine bakarak ölç
İSTANBUL Sanayi Odası (İSO) Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, 2017’de hazırlattıkları kitaptan 3 sayfa gönderdi:
- Baki kalan kubbede bir hoş seda. 2017’de yayınladığımız kitapta Jak Kamhi ile yapılan söyleşi de vardı.
İlk sayfaya baktım, yazının şu Rus atasözü ile başladığı dikkatimi çekti:
- Zenginliğini kendi cebine bakarak değil, komşunun cebine bakarak ölç.
Jak Kamhi, bu atasözünü sıkça kullanmasının nedenini şöyle açıklamıştı:
- Bölgemize baktığımızda ne yazık ki ülkemizin etrafı yoklukla mücadele eden ülkelerle sarılmıştır. Bundan dolayı da Türkiyemizi kıskanırlar, sürekli sorun yaratmaya çalışırlar. Hayatım boyunca bu gelişmeleri takip ettim, barışa yönelik uğraşlarda ısrarcı oldum.
İSO’da 26 yıl yönetim kurulu üyeliği, İKV’de başkanlık görevlerinde bulunan Kamhi, sanayi ile ilgili şu saptamayı paylaşmıştı:
- Türkiye’de sanayi yeterli değil. Sanayinin duayeni olabilirdik. Hâlâ da olabiliriz.
ABD, İran'da Humeyni’yi desteklerken karşı çıktım
JAK Kamhi’nin Kasım 2012’deki Paris-İstanbul yolculuğumuz sırasında anlattığı anılarından şu bölüm çok dikkatimi çekti:
- ABD, İran’da şah dönemini sona erdirip, Humeyni’yi ülkede yönetime taşıma planları yaparken bazı görüşmelere ben de katıldım. O dönemin yetkililerini hep, “Humeyni’nin İran’da iş başına geçmesi bölgemiz için iyi olmaz" diye uyardım. Ancak, dinlemediler.
AB’de İspanya’yı destekledim, Kral pasaport verdi
JAK Kamhi, Kasım 2012’deki Paris-İstanbul yolculuğumuz sırasında anılarından örnekleri, "Kitapta bu da var” diyerek paylaştı:
- Bana ABD’den de, Fransa’dan da çok vatandaşlık teklifleri geldi. Onları kabul etmedim ama İspanya’nın vatandaşlığını kabul ettim. Eşimle benim İspanyol pasaportumuz da var.
Sordum:
- Neden İspanya?
Yanıtladı:
- İspanya’nın AB’yle tam üyelik müzakereleri sık sık kesiliyordu. AB’nin kurallarına müzakelerin kesilmesini önleyecek madde koydurdum. İspanya’ya tam üyelik yolu açıldı. İspanya Kralı, “İkamet ve vergi ödeme şartı olmaksızın size pasaport veriyoruz" dedi. Ben de kabul ettim.