“Uygarlık yolunda başarı yeniliğe bağlıdır. Sosyal yaşamda, ekonomik yaşamda, bilim ve teknoloji alanında başarılı olmak için tek gelişme ve ilerleme yolu budur. Hayat ve yaşayışa hâkim olan hükümlerin zaman ile değişme, gelişme ve yenilenmesi zorunludur”-Dumlupınar, 30 Ağustos, 1924
Atatürk yaşasaydı, en büyük inovatör olacağına kuşku yok. Onun zamanında inovasyon yaygın bir kavram olsaydı kullanırdı. Onun yerine “yenilikçilik” “yenileşim” terimlerini kullanmıştır. İster inovasyonu geniş anlamıyla yenilik olarak kabul edelim, ister benim ekonomik değer yaratan yenilik tanımımla ilerleyelim, her iki durumda da Atatürk düşünceleri ve aksiyonları ile tam bir yenilikçidir.
“Memleket kesinlikle çağdaş, uygar ve yepyeni olacaktır. Bizim için bu, hayat davasıdır. Bütün özverimizin faydalı bir sonuç vermesi buna bağlıdır. Türkiye, ya yeni fikirle donatılmış, namuslu bir yönetim olacaktır ve yahut olmayacaktır” -Ankara, Aralık 1923
“Ulusun sevgi ve güvenine inanarak üzerinde bulunduğumuz uygarlık, gelişme ve yenileşme yolunda kararlı ve duraksamadan yürüyelim”-Trabzon, 1924
Mustafa Kemal felsefesi ilerlemecidir. O geriye değil ileriye yürür. Geçmişi özlemek yerine geleceği tasarlar. Nietzsche’yi okudu mu bilemiyorum, ama O, Nietzsche’nin üst insanıdır. Nietzsche Atatürk’ü görseydi, hayranı olurdu. İlerlemenin tek yolunun bilim ve teknoloji olduğunun farkındadır.
“Yeni, daima yeni şeylerden ve insanların uygarlık yolunda ilerlemelerinden söz edelim. Bu bize gelecek için hız ve kuvvet verecektir…” “Yürümekte olduğumuz yenilik, gelişme ve uygarlık yolunda kesinlikle başarılı olacağımıza imanım tamdır. Milletimizin yol almak zorunda olduğu aşamalar büyüktür; erişilmesi zorunlu hedefler çoktur. Kesinlikle bu aşamalar geçilecek, en ışıklı hedeflere varılacaktır. Onun için birbirimize vereceğimiz işaret; İleri! İleri! Daima ileridir!” 1924
Atatürk için en az siyasi bağımsızlık kadar ekonomik bağımsızlık hayatidir. O yüzden o kadro hiç dış borç almamış, bütçe açığı vermemiştir. O, ekonomik gelişimin ve milletinin refahının artmasının tek yolunun inovasyon olduğunun farkındadır. İnsanının yoksul kalmasını kabullenmemektedir.
“Halk ile çok temasım vardır. O saf kitle, bilmezsiniz ne kadar yenilik taraftarıdır. Yapacağımız işlerde hiçbir zaman bu engeller, kesif tabakadan gelmeyecektir. Halk refaha kavuşmuş, bağımsız, zengin olmak istiyor; komşuların refahını gördüğü halde, fakir olmak pek ağırdır”-Ankara, Aralık 1923
“Türk milletini kendi nefsini bile anlamaktan men eden seller, setler imha edilmiştir, yıkılmıştır. Ve devamlı imha edilecektir, yıkılacaktır. Her halde millet tuttuğu yolda süratle, şiddetle yürüyecek ve mutlaka layık olduğu saadet ve selamete kavuşacaktır”-Balıkesir, 1925
Atatürk, ülkede müteşebbis bir sınıf oluşması ve girişimciliğin önünün açılması için kendi geliri ile özel bir banka kurdurmuştur. Türkiye İş Bankası kuruluş gecesindeki sözleri aslında bugün tüm girişimciler için geçerli altın bir öğüttür.
“Sermayenin azlığına bakarak cesaretiniz kırılmasın! Böyle kurumlar için en kuvvetli sermaye zekâ, dikkat ve namustur. Teknik ve metodik çalışmasını bilmektir. Bu anlayışla işe sarılınız, kesinlikle başarırsınız” 26 Ağustos, 1924
İşte bu yüzden, bu ülkede girişimcilik ve inovasyon sadece kişisel bir servet yaratma aracı değil, milli bir şuurla ülkeyi kalkındırma ve insanımızı fakirlikte kurtararak refaha eriştirme yoludur. Girişimcilerin bu bilinçle işe sarılmaları gerekir. Atatürk’ün en büyük devrimi Cumhuriyet, en büyük inovasyonu İş Bankasıdır.
Not: Bu yazıda Levent Ağaoğlu’nun ilettiği arşivden yararlanılmıştır.