Bulut kümesindeki aşırı miktardaki elektrik yükünün boşalmasıyla çakan şimşek ile ısı ve hava basıncının artmasıyla oluşan gök gürültüsünden kaynaklanan korkuya, astrafobi deniyor…
Özellikle otomotiv sektörüne yıldırım gibi düşen ve istisnasız tüm otomobil markalarına “elektrik çarpması” yaşatan; Avrupa Birliği’nin 2050’de sıfır karbon emisyonu hedefini daha da keskin hale getiren “Fit for 55” iddiasındaki “yeşil paket” taslağı, 2035’te dizel ve benzinli araç satışlarının durdurulacağı düzenlemesiyle 14 Temmuz’da açıklandı.
Bu çok sert iklim değişikliliğiyle mücadele planıyla 2030 itibariyle karbon emisyonlarının 1990’lı yıllara göre yüzde 55 oranında düşürülmesi sağlanacak. 2019 itibariyle karbon emisyonlarını sadece yüzde 24 düşürebilmiş olan Avrupa, emisyonu fazla olan tüm sektörlerden ve üreticilerden derhal çok büyük adımlar atmalarını istiyor.
Böylece tüm Avrupalı otomotiv markaları, müşterilerin benimsememe riskini göz ardı ederek elektriklenme planlarını öncelikten çıkarıp, artık mecburiyete koydular. Bu değişimi kolaylaştırmak için de, akselere Ar-Ge'yi içeren kapsamlı EV portföy planlarını ortaya koymaya başladılar.
Renault “eWays” ve Volkswagen “NewAuto” strateji örneklerindeki gibi; 6 ay öncesine kadar çekimser kalan Mercedes-Benz bile, 2022 ve 2030 yılları arasında bataryalı elektrikli araçlara 40 milyar Euro'yu aşacak yatırım yaparak, önümüzdeki on yılın sonunda tamamen elektrikli olacağını açıkladı.
Gelecek yıl tüm segmentlerde tam elektrikli BEV seçeneklere sahip olacağını ve 2025'ten itibaren tüm yeni araç platformlarının sadece elektrikli çıkacağını duyuran Mercedes yönetimi, bu hızlandırılmış dönüşümde, esnek üretime yaptığı erken yatırımlar ve son teknoloji MO360 sistemiyle BEV'leri bugünden üç kıtada yedi noktadaki tüm binek araç ve akü montaj tesisleri karbon nötr yaparak, BEV’leri seri üretime almaya başlıyor.
TOGG’un da partneri olan karbon-nötr batarya hücreleri üreticisi Farasis ve batarya üretimi ile otomasyon sistemlerinde dünya lideri GROB ile güçlerini birleştiren Mercedes, ayrıca YASA gibi yüksek performans eksenel akılı motor üreticisini satın almanın yanında, 2023’te Almanya Kuppenheim’da yeni bir batarya geri dönüşüm fabrikasını faaliyete geçirecek.
İhtiyaç duyacağı 200 GigaWatt saatten fazla batarya kapasitesine ulaşmak için de, yeni nesil batarya sistemleri için planlanmış dokuz fabrikalık hazır ağına ek olarak, dünya çapındaki ortaklıklarla sekiz yeni Gigafactory kurmayı planlıyor.
Çok daha uzun menzil ve çok daha kısa şarj süreleri için sonraki nesil bataryalarında anotta silikon-karbon kompozit kullanarak enerji yoğunluğunu daha da artırmak için SilaNano gibi ortaklarla da çalışacak olan lüks Alman markası, katı hal yani solide-state teknolojisini de göz ardı etmiyor. En yeni teknolojileri sürekli olarak entegre ederek, bir modelin üretim ömrü boyunca menzilini artırmayı da hedefliyor. Plug & Charge sistemiyle de şarj her noktada şarj kolaylığını tüm dünyaya yayacak.
Mercedes-Benz’in gelecekteki EV portföyünün elektrik omurgasını oluşturacak ölçeklenebilir modüler sistemler olarak kullanacağı üç elektrikli platform ise; orta ve büyük boy binek otomobilleri kapsayacak MB.EA , teknoloji ve performans odaklı Mercedes-AMG müşterilerine hitap eden özel bir performans elektrikli araç platformu AMG.EA ve gelecekte amaca yönelik emisyonsuz ulaşıma katkı sağlayacak elektrikli ticari araçlar için VAN.EA olacak.
Otomotive gelen bu “yeşil zorlama” mühendislik kreatifliğini de arttırmış olmalı ki; Mercedes-Benz, Formula 1 Yüksek Performanslı Güç Aktarma Organları (HPP) uzmanlarıyla geliştirdiği, menzili 1.000 kilometreden fazla olacak Vision EQXX konseptini de normal otoyol hızlarında 100 kilometrede tek haneli bir kWh tüketimi yani kWh başına 10 kilometreden fazla menzil iddiasıyla çok yakında gösterecek.
AB Komisyonunun “Green Deal” korkusu, teknolojilerin ve yeni elektrikli araç mimarilerinin potansiyellerinin geliştirilmesiyle otomotiv markalarının “EVrim”ini “yıldırım” hızına çıkaran adeta bir doping oldu.