Covid-19 salgınında 1 yıldan uzun süreyi geride bıraktık. Ancak küresel ölçekte, özellikle gelişmekte olan ülkelerde ve bazı bölgelerde dönemsel olmak üzere vaka artışları devam ediyor. Aşılama hızında da gelişmiş ülkeler- ABD, İngiltere- ön planda ve aşıların küresel dağılımında büyük dengesizlik ve eşitsizlik söz konusu; şu ana kadar verilen aşıların sadece yüzde 1’in daha azı düşük gelirli ülkelere gitti. Diğer taraftan virüs mutasyona uğruyor ve yeni varyantlar ortaya çıkıyor, dünya genelinde aşılanmaya daha şüpheli yaklaşan kişileri de göz önüne aldığımızda küresel ölçekte sürü bağışıklığı kazanılması çok uzun zaman alacak ve zaman zaman yeni kısıtlamaları getirecek gibi görünüyor.
Diğer taraftan küresel büyüme tahminleri de, aşılama hızındaki artış, açılmalar ve başlıca gelişmiş ülkelerin mali yardım paketleri açıklamasıyla özellikle gelişmiş ülkeler kaynaklı yukarı yönlü güncellendi. Toparlanma hızında da ciddi ayrışımlar söz konusu; ABD, Çin ve ufak bir grup gelişmiş ülkenin covid öncesi büyüme seviyesine bu yıl gelmesi beklenirken, birçok gelişmekte olan ülkenin covid öncesi milli gelir seviyesine 2023’e kadar ulaşması beklenmiyor.
Hızlı toparlanma da özellikle ABD başta olmak üzere gelişmiş ülkelerde enflasyonu artırıyor ve enflasyon beklentilerini canlı tutuyor. Piyasalar da bu durumun başta Fed olmak üzere, gelişmiş ülke merkez bankalarının politika faizlerinde ne zaman artış getireceğini, yüksek miktarlı varlık alım hızlarında ne zaman azalmaya gidilebileceğini fiyatlamaya çalışıyor.
Şu ana kadar İngiltere ve Kanada merkez bankaları varlık alım programlarında azaltmalar yaparlarken, piyasalar 10 Haziran’daki ECB toplantısından aylık 80 milyar $ tutarındaki varlık alımına ilişkin sonuçları bekliyor; bu süreçte bono piyasalarına satış gelirken, Euro Bölgesi’nde de borçlanma maliyetlerinde bir miktar artış yaşandı.
Fed üyeleri ise; Nisan toplantısında bono alım hızını ne zaman azaltmaya başlayabilecekleri konusunu gündeme getirdi. Ancak; Fed; yüzde 4,2’ye ulaşan tüketici enflasyonunun geçici olmasını bekliyor; enflasyonun bir kez artması ile dirençli, enflasyon dinamiklerinin ortaya çıkardığı kalıcı enflasyon arasında fark görüyor ve bu durumu arz kesintilerinin getirdiği darboğazlarla karşılaştırmamak gerektiğini belirtiyor. Ekonomi açılırken, hızlı talep artışı ve geçici olarak arz tarafındaki yaşanabilecek sıkıntının tekrarlanmayacağını ve arzın bu duruma adapte olmasını bekliyor. Bu süreçte de enflasyon beklentilerinin kalıcı olarak yüzde 2’nin üzerinde olup olmayacağı izlenecek. Aylık 120 milyar $’lık varlık alım programına ise; işsizlik göstergelerinde ve enflasyonda belirgin olarak Fed hedeflerine doğru bir ilerleme görülene kadar devam edileceği belirtiliyor. ABD 10 yıllık tahvil getirileri yüzde 1,7 mertebelerine çıkarken; enflasyondaki artışın geçici olacağı fikrinin piyasalar tarafından satın alınması ile getirilerde bir miktar gerilemeler görüyoruz. Dolar endeksi ise, faizlerin arttığı dönemde artmış idi. Halihazırda endekste tekrar istikrarlı bir seyir görmekteyiz.
Hisse senedi piyasalarına baktığımızda; parasal ve mali teşvikler ile hızlı aşılama çalışmasıyla ABD ekonomisindeki güçlü toparlanma, ABD endekslerinin orta vadeli göreli olumlu performansını beraberinde getiriyor. 2020’de de hızlı yükseliş gördüğümüz ABD endeksleri yılbaşından bu yana yüzde 5- yüzde 12 arasında arttı. 2020’de yüzde 15,8 yükselen gelişmekte olan ülke endeksindeki (MSCIEM)artış ise yüzde 3 ile daha sınırlı.
ABD hisse senedi piyasasında değerlemelerin de göreli yüksek olduğunu görüyoruz. Ancak Fed’in destekleyici politikasının devamı ve enflasyondan arındırılmış bono getirilerinin negatif seviyesi, hisse senedi piyasalarına olan talebi canlı tutacaktır.