DIŞİŞLERİ Bakanlığı’nın düzenlediği, Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu’nun (DEİK) davetiyle gittiğim “Antalya Diplomasi Forumu”nda izlediğim oturumlardan biri de “Küresel Sağlıkta Hakkaniyet” paneli oldu.
TRT World spikeri Melinda Nucifora’nın yönettiği oturumda konuşan Liberya Dışişleri Bakanı Dee-Maxweel Saat Kemayah, COVID-19 pandemisinin küresel sağlık alanındaki eşitsizlikleri gözler önüne serdiğini belirtti:
- Salgının yıkıcı etkileri benim ülkem de dahil olmak üzere Afrika’da net şekilde hissediliyor.
COVID-19 aşılarına erişimdeki sorunlara ve eşitsizliklere işaret etti:
- Şu ana kadar dünya genelinde uygulanan aşıların sadece yüzde 2.5’i Afrika’da yapılabildi. Zengin ülkelerde, G20 ülkelerinde aşıya kolay erişim söz konusu. Afrika’nın sesini duyun, bu eşitsizliğin giderilmesi için çalışmalarınızı yoğunlaştırın.
Dünya Sağlık Örgütü’ne dikkat çekti:
- Dünya Sağlık Örgütü, herhangi bir şekilde siyasete dahil edilmemeli. Dünya Sağlık Örgütü’nün çabalarını ve liderliğini destekliyoruz.
Bu noktada Türkiye’nin hakkını teslim etti:
- Türkiye, aşı konusunda bize ve bölge ülkelerine destek veriyor.
Ruanda Dışişleri ve Uluslararası İşbirliği Bakanı Vincent Biruta, Birleşmiş Milletler’in (BM) düşük gelirli ülkelere COVID-19 aşısı desteği vermek amacıyla oluşturduğu COVAX projesinin önemi üzerinde durdu:
- Proje başarı yakaladı. Ancak, destek verilen ülkelerdeki sağlık hizmetleri etkili olmadığı sürece aşıların ihtiyaç duyanlara düzgün şekilde iletilmesi mümkün olmaz.
Liderliğin önemine dikkat çekti:
- Salgınlara karşı mücadele edebilmenin yolu liderlikten geçiyor. Biz, Ruanda olarak başarı sağladık. Biz COVAX’ı beklemeden hükümet olarak süreçleri kendimiz planladık ve topluma aşılarla ilgili eğitim verdik.
Ürdün Prensesi Dina Mired, uzun süredir kanser ve bulaşıcı olmayan hastalıklar konusunda aktivist olarak çalıştığını bildirdi:
- Gelişmemiş ülkelerde kanser vakalarının yüzde 70’i ölümle sonuçlanıyor.
Sağlık alanındaki eşitsizlik nedeniyle pek çok ülkede tedaviye erişimin olmadığının altını çizdi:
- COVID-19 salgınında önemli olan aşının bulunması değil, sağlık hizmetlerinde hakkaniyetin sağlanmasıydı.
Ardından şu mesajı verdi:
- Uluslararası toplum ilerleyen dönemde olası bir salgına karşı hazırlıklı olmalı. Aşıların patenti de çok önemli. Aşıların milliyeti olmaz.
Aşıların dağıtımında siyasetin belirleyici olduğuna vurgu yaptı:
- Hastalık ve salgınlarda toplumların siyasal süreçlerden etkilenmemesi için Dünya Sağlık Örgütü’nün finansmanının güçlendirilmesi gerekiyor.
TURKOVAC’ı geliştirme heyetinden Prof. Aykut Özdarendeli, şu noktanın altını çizdi:
- Salgınlara karşı en önemli araç aşılama. COVID-19’a karşı bir yıl içinde “acil kullanım” lisansı alan pek çok aşı geliştirildi. Dünya Sağlık Örgütü aşı konusunda lisans ve teknik bilgi paylaşımı yapılmasını istedi. Ancak, aşı geliştiren ülkeler bunu yapmadı.
Ayda 1 milyon doz TURKOVAC üretildiğini bildirip ekledi:
- Aşı miktarı değil, ihtiyaç duyanlara ulaştırılması problem. COVID-19’dan çıkarmamız gereken ders, yerli aşı kapasitesi üzerinde durmak ve küresel toplumun gereken adımları atmasıdır.
“Küresel Sağlıkta Hakkaniyet” oturumunun tüm konuşmacıları, “Aşıların milliyeti olmaz” mesajı üzerinde durdu.
“Aşıların milliyeti olmaz” yaklaşımıyla yol alınsa Afrika ülkelerinde aşılama oranı yüzde 2.5’lerde olur muydu?
‘Yeşil şirket’ konsepti için doğru zamandayız
DIŞİŞLERİ Bakanlığı’nın düzenlediği “Antalya Diplomasi Forumu”nda (AFD) Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanvekili Ayhan Zeytinoğlu’yla karşılaştım.
Zeytinoğlu’nun konuşmacıları arasında yer aldığı “Kapsayıcı ve Sürdürülebilir Bir Büyüme İçin Yeşil Ekonomi” oturumunu izledim.
Zeytinoğlu, Avrupa Ticaret ve Sanayi Odaları Birliği (EUROCHAMBERS) ile TOBB’un ortaklaşa gerçekleştirdiği oturumda şu mesajı verdi:
- Avrupa Birliği (AB) salgın sürecinde yeşil ekonomi ve dijitalleşme sürecini başlattı. Türkiye de Avrupa ile birlikte karbon emisyonlarını azaltmayı hedefliyor. Bunun için devletin de desteğiyle yenilenebilir enerji kaynaklarının geliştirilmesi gerekiyor.
EUROCHAMBERS Başkanı Luc Frieden de yenilenebilir enerji üzerinde durdu:
- Karbon emisyonlarını azaltmak için yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmeliyiz. Bu konuda yatırımlar için devlet desteği gerekiyor.
“Yeşil ekonomi”nin küresel bir konu olduğunun altını çizdi:
- Yeşil ekonominin kapsayıcılığını artırmak için daha küresel düşünmemiz gerekiyor. Ülkelerin deneyimlerini paylaşarak ve ortak hareket ederek yenilenebilir enerjiye ulaşması mantıklı olacaktır.
Türkiye’nin Otomobili (TOGG) CEO’su Gürcan Karakaş, pandemide yeşilin ve sürdürülebilirliğin öneminin idrak edildiğini vurguladı:
- Aynı zamanda fosil yakıtlardan yeşile dönmenin ve yeşil ekonomiye uyumlu elektrikli araçların geliştirilmesinin de önemini görmüş olduk.
Ardından ekledi:
- Belki de yeni teknolojiler ve yeni yeşil şirket konsepti için tam doğru zamandayız. Şirketler kâr elde etmek ister ama yeni trendlere de uyum sağlanmalı.