Asgari ücret ve Türkiye’nin 'yumuşak gücü'

Didem Eryar ÜNLÜ YAKIN PLAN

İstanbul Ticaret Odası’nın gündemi oldukça yoğun. Fransa’nın başkenti Paris’te 345 Türk firmasının katılımıyla düzenlenen SIAL Gıda ve İçecek Fuarı, yine Fransız Rivierası’nın en popüler şehirlerinden Cannes’da düzenlenen uluslararası yapım ve eğlence içerik fuarı MIPCOM ve Frankfurt Kitap Fuarı. Tüm bu etkinlikler İTO Başkanı Şekip Avdagiç’in de ifade ettiği gibi, Türkiye’nin “soft power” yani yumuşak gücünü artırmak açısından çok önemli.

İTO Başkanı Avdagiç’le, Fransa’nın başkenti Paris’te 345 Türk firmasının katılımıyla düzenlenen SIAL Gıda ve İçecek Fuarı’nda bir araya geldik. Gündem bu kadar yoğun olunca, İTO’nun son dönem trafiğinin yanı sıra; ekonomiye yönelik soruları da yanıtladı Avdagiç ve değindiği her bir konu, ayrı bir “haber” konusu niteliğindeydi.

Avdagiç’in, 2023 yılı asgari ücret öngörüleri, genç işgücü, dizi ihracatı gibi konulara yönelik değerlendirmeleri şöyle:

Asgari ücretin artması kimseyi rahatsız etmez

■ “Kamu ve ş dünyası olarak bu yüksek enflasyonun yaşandığı dönemde en büyük sorumluluğumuz, özellikle ücretli kesimin alt segmentlerinde bulunan çalışanların hayat standartlarını makul noktada tutmak. Asgari ücretin alım gücünü telafi edecek bir oranda artmasını, hatta birkaç puan da üzerine eklenecek bir refah payını iş dünyası makul karşılar. Kimseyi rahatsız etmez. Bunun altında bir şey beklemek rasyonel de olmaz. İş dünyasının asgari ücretle ilgili bir sıkıntısı yok. Ama bunun beraberinde gelen 3 temel konu ile ilgili beklentiler var: Birincisi; SGK üst sınırı memur maaş zammı ya da enflasyon oranında artırılması. SGK üst limiti asgari ücretin 7.5 katı oldu. Dolayısıyla asgari ücrette yapılan artış, aynı zamanda işverene tavan ücrette de enflasyonun üzerinde ilave prim maliyeti anlamına geliyor. SGK üst limit 50 bine yaklaştı. Bizim beklentimiz, SGK üst limitinin asgari ücret artış oranı üzerinden değil, memur maaşına yapılan zam veya enflasyon oranı nispetinde artırılması. İkinci beklenti; gelir vergisi dilimleri asgari ücret artışı nispetinde güncellenmesi. Belli bir seviyenin üzerinde gelir elde edenler ile işverenin ödediği brüt ücret arasında ciddi bir makas var. Çalışanın eline geçen, şirketin ödediğinin yüzde 55’ini ancak buluyor. Vergi dilimleri enflasyon kadar ya da asgari ücret artışı kadar artmadı. Böyle olunca bir elimizle verdiğimizin bir kısmını başka bir elimizle geri aldık. Üçüncü beklenti ise kıdem tazminatı ile ilgili. Kıdem tazminatı üst limiti artış oranlarının enflasyon oranıyla doğru orantılı olması, katlamalı bir artış olmaması lazım. İş dünyasının yükünü öngörülenin üzerinde etkilememesi için bunu da önemli görüyoruz.”

En büyük eksiğimiz mavi yakalılar

■ Gençlerin iş dünyasının şu anda ve önümüzdeki dönemde talep edeceği pozisyonlara göre yetiştirilmesi gerekiyor. Şu anda en büyük açık mavi yakalılarda gözüküyor. Mavi yakalılara yönelik Milli Eğitim Bakanlığımızın yaptığı hamle önemli. Mesleki eğitim merkezlerindeki öğrenciye aynı zamanda mavi yakalı olarak çalışıyorsa devlet bir ödeme yapıyor. Türkiye’de biraz rafa kaldırılan çıraklık, kalfalık, ustalık süreci tekrar gündeme alındı. Bu paketin içinde yaklaşık 1 milyona doğru giden çalışan öğrenci işçi adayı var. Hep şikayet ettiğimiz, ‘Eğitim sistemi ABC statülerine sahip insanlar yetiştiriyor, ancak iş dünyası XYZ statülerine sahip insan talep ediyor, bunlar örtüşmüyor’ konusu vardı. Şu anda mesleki eğitim merkezleri vasıtasıyla devrimsel bir adım atıldı. Yavaş yavaş yansımaları başladı. Benim önerim, devletin bu verdiği imkanlardan faydalanarak, işyeri de bu çalışanlara ilave bir ödeme yapsın ki bu gençleri bu pozisyonlarla ilgili motive edelim.”

Yurt dışına e-ticaretin artması ekonomik ve sosyal açıdan gerekli

■ “20. dönemde Ticaret Odası’nda çok üzerinde durduğumuz bir konu da e-ticaret. Özellikle sınır aşan elektronik ticaret konusuna çok önem veriyoruz. Bu konuda çok daha proaktif olmamız lazım, netice almamız lazım. 2022’de e-ticaretimizin 650 milyar lira olacağını düşünüyoruz. Bizim burada mutlaka üzerinde durduğumuz konu, yurt dışına e-ticaret. Sınır aşan e-ticaretimizin oranı sadece yüzde 4. Birçok ülkede bu oran yüzde 12-15 seviyesinde. e-ihracatın çok önemli faydaları var. Bir tanesi zaten açık, bunu yüzde 4’ten yüzde 14’e çıkarırsanız Türkiye’nin ihracatı 25-30 milyar dolar artacak. İkinci bir konu da, bu işin sosyal yönü. Bu ihracatı yapanların çok büyük bir kısmı mikro üretici ve küçük işletmeler. Dolayısıyla refahın sosyal katmanlara yayılması anlamında inanılmaz bir katkısı var. İstanbul Dünya Ticaret Merkezi’nde yazılımcı sayısını arttırmak için hizmet ihracat eğitimi de veriyoruz.”

Türk dizilerinden Türk çayını öğrendiler

■ “100’e yakın Türk dizisi, dünyada en az 150 ülkede oynatılıyor. Bu yıl dizi ihracatında 600 milyon doları geçeceğimizi öngörüyoruz. Bölüm başına aşağı yukarı 5 milyon TL’ye mal ettiğiniz bir diziyi, başarısına göre 400 bin dolara satabiliyorsunuz. Dizilerin peşinden sürüklediği markalar, sektörlerle birlikte devasa bir değer. Dizilere en fazla talep artışının yaşandığı bölgelerden biri Latin Amerika. 2018’den 2022’ye kadar 5 yıldır Latin Amerika’da Türk dizisi damgası vurulmuş durumda. Küçük bir örnek vermek istiyorum, ‘Sizin o küçük bardakta içtiğiniz kırmızı içecek ne?’ diyen muhataplarımız oldu. Yani küçük bardaklarda içilen kırmızı içeceğin Türk çayı olduğu ortaya çıktı. Sadece çayın kendisi değil, o bardak konsept de satılmaya başlandı. Yani burada komple bir sistem satıyoruz.”

Türkiye kitap üretiminde dünyanın ilk 3 ülkesi içinde

■ “Frankfurt’ta düzenlenen Kitap Fuarı da bizim için çok önemli. Türkiye kitap üretiminde dünyanın ilk 3 ülkesi arasında yer alıyor. Öte yandan gastronom alanında da çok önemli başarılara imza atıyoruz. Geçtiğimiz hafta İstanbul’un Michelin Rehberi’ne dahil edilmesi çok değerli bir gelişme oldu. Bu konuda uzun süredir çalışıyoruz. İstanbul artık küresel gastronomi haritasında yer alıyor. Bu gelişmelerin turizm sektörümüzü de son derece olumlu yönde etkileyeceğini göreceğiz.”

Tüm yazılarını göster