“Enflasyon asgari ücretin alım gücünü hızla eritiyor. Ücret artışları da sarmal yaratarak enflasyonu kemikleştiriyor. Çözüm: enflasyonu düşürmek. Kısa vadeli çözümlerle seçim menziline ilerlenirken, ekonomide atılan her adımı uzaydan henüz inmiş gibi yeni bir durum olarak algılamamız isteniyor.”
Neredeyse “hiper” sınıflandırmasına komşu çok yüksek enflasyonun hüküm sürdüğü bir ülkede yaşıyoruz. Enflasyon ekonomideki tüm dengeleri bozuyor, yaşam maliyetini katlanılamaz hale getiriyor. Türkiye ekonomisi son bir buçuk yıldır yüksek enflasyon altında büyümeye çalışıyor ve enflasyonun yükseklik düzeyi dünyadan tamamen olumsuz ayrışmış durumda. Geçen yüzyılın ikinci çeyreğinden bu yana ilk kez yüksek enflasyon altında bu kadar uzun süre geçirdik, geçiriyoruz. İktidarın siyasi tercihi, 18 Haziran 2023’de yapılması beklenen seçimler öncesinde “enflasyonla kapsamlı bir mücadele programı”nı düşünmemek yönünde oldu. Kısa vadeli çözümlerle seçim menziline ilerleme tercihi, yeni ekonomi teorilerine yerleştirilmeye çalışıldı. Ekonomide atılan her adımı uzaydan henüz inmiş gibi yeni bir durum olarak algılamamız isteniyor. Muhalefet partileri de enflasyon sorununa somut çözüm önerileri getirmek yerine, hayat pahalılığını sürekli güncelledikleri örneklerle yansıtmayı siyaseten daha kullanışlı buldular.
Enflasyonla bütüncül bir mücadeleye girmeden, bu ekonomik afetin halkın yaşam maliyeti, çalışanların emek ücreti, üreticilerin üretim maliyeti üzerindeki olumsuz etkilerini bıkmadan tartışmak sadece Türkiye’ye özgü bir durum.
Enflasyon asgari ücretin alım gücünü hızla eritiyor
İç talebin en önemli kaynağı olan maaş ve ücretlerin alım gücünün enflasyon karşısında hızla erimesi Türkiye’de referans ücret niteliğini almış asgari ücretin enflasyona göre güncellenmesini çok önemli hale getiriyor. Önümüzdeki hafta içinde yeni asgari ücretin belirlenmesi bekleniyor. Türkiye’de genel ücret durumdaki asgari ücret ve hemen üstünde ücret alanların tüm çalışanlar içindeki payının yüzde 57 dolayında olduğu tahmin ediliyor. Asgari ücrette 2021 sonunda yapılan ve iktidarın öğündüğü yüzde 50 zammın yüksek enflasyon karşısında hemen eridiği görüldü. Alışık olunmadığı şekilde ara Temmuz güncellemesi Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından yüzde 30 artışla 5 bin 500 TL olarak açıklandı. Açıklandığı andan itibaren gözler yeni enflasyon oranlarına göre 5 ay sonra Aralık’ta yapılacak güncellemeye çevrildi. En yetkili ağızlar yaz aylarından itibaren, Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun toplantı halinde olduğu bugünleri işaret ettiler. Şimdi yine anket sonuçları, rakamlar havada uçuşuyor. Türkiş’in Kasım ayı için açıkladığı 7.786,85 TL’lik (4 kişilik ailenin) açlık sınırı asgari ücret pazarlıklarında temel oluşturuyor.
TCMB eskiden “ücret artışları enflasyonu kemikleştirir” diyordu
Asgari ücret tespit dönemlerinde nedense ücret artışlarının enflasyon üzerindeki etkilerini yeniden döne döne tartışmaya başlarız. TCMB Başkanı Kavcıoğlu’nun “Fiyatlara yedirilerek gelen asgari ücretin enflasyon üzerinde çok etkisi olacağını düşünmüyorum.” sözleri bu tartışmaları yeniden güncelledi. Ancak, TCMB’nin bu konuda enflasyonun göreli olarak daha ılıman seyrettiği dönemlerde daha farklı düşündüğü hemen aklımıza takıldı. Enflasyon raporunun hala para politikasının önemli iletişim aracı sayıldığı 2018 yılındaki TCMB uyarılarını hatırladık. 2018’in dördüncü enflasyon raporundaki “Türkiye’de ücret dinamikleri” başlıklı kutuda TCMB’nin “ücret-fiyat” sarmalının yarattığı “enflasyon katılığı” uyarısını yeniden not etmekte yarar var.
TCMB’nin geleneksel görüşü şöyleydi: “Ücretlerdeki geçmiş enflasyona endeksli artış, işgücü maliyetleri yoluyla mevcut enflasyonu önümüzdeki döneme taşıyarak enflasyon katılığı oluşturma ve düşük gelir gruplarında tüketim talebini artırarak enflasyondaki yukarı yönlü dinamikleri güçlendirme riski taşıyor.”
İşverenlerin asgari ücrete bağlı EYT sorunu
Bu yılki asgari ücret tespit toplantıları işverenlerce kıdem tazminatına dolaylı etkisi nedeniyle daha boyutlu olarak ele alınıyor. EYT’lilerin olası bir erken emeklilik dalgasının getireceği kıdem tazminatı yükü işverenleri endişelendiriyor. İşverenler iktidardan kıdem tazminatı yükünü karşılamada destek sözü almış durumdalar.
Yıllardır sürdürdükleri hak mücadelesini önemli bir karar noktasına taşıyan EYT’liler de düzenlemenin kapsamını merakla bekliyor. Düzenleme üzerinde yoğun bir çalışma yürüten Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin, TBMM’de bütçe görüşmelerinde yaptığı açıklamada ‘ay sonuna yetişir’ dediği düzenlemenin yılbaşına sarkabileceğinin işaretini verdi. Bakan Bilgin, 1999 yılına ait dijital ortamda bulunmayan verilerin çalışmaları güçleştirdiğinden yakındı. Emeklilik sistemi üzerine ani bir yük getirecek EYT düzenlemesinin kapsamının ne olacağı merakla bekleniyor.
ASO’da Seyit Ardıç dönemi başlıyor
Ankara Sanayi Odası (ASO) Meclis komiteleri seçim süreci geçen hafta tamamlandı. ASO’da yeni başkanın Yönetim Kurulu Başkan Vekili, ASO 2 ve 3.Organize Sanayi Bölgesi Başkanı Seyit Ardıç olması bekleniyor.
15 yıldır Yönetim Kurulu Başkanlığı’nı sürdüren Nurettin Özdebir, ASO Meclis’ine seçilemedi. Özdebir, daha önce kasım ayında yapılan seçimde 21 numaralı Elektrik Sanayii Komitesinde bir oy farkla 72’ye karşı 71 oyla seçimi kazanmıştı. İlçe Seçim Kuruluna yapılan itiraz sonucunda, elektrik ve mobilya komitelerinde seçimlerin yenilenmesine karar verilmişti. Yeni seçimler 7 Aralık günü yapıldı. Başkan Nurettin Özdebir’in 21 Numaralı komitedeki listesi 62 oy alınca, Başkan Nurettin Özdebir Meclis’e giremedi.
ASO Meclisi, 13 Aralık günü toplanarak yeni başkan ve yönetim kurulu üyelerini belirleyecek. Seçime, cam komitesinden katılan Seyit Ardıç’ın başkan olarak seçilmesine kesin gözüyle bakılıyor.