Mevcut iktidarın eski ekonomi yönetimi tarafından “büyük bir ekonomik buluş” olarak lanse edilen ve yaygınlaşması için yoğun çaba gösterilen, bu amaca hizmet etmeleri için bankalara destek verilen, yeterli artışı sağlayamayan bankalara ise bir şekilde adeta ceza uygulanan KKM’nin nasıl bir bela olduğu anlaşıldı anlaşılmaya da artık biraz iş işten geçti.
Mevcut iktidarın yeni ekonomi yönetimi ise, KKM’nin, değil öyle "büyük” bir buluş olmasını, bir “buluş” olarak bile görülemeyeceğinin farkında ve ülkeyi bu yükten kurtarabilmek için yoğun çaba harcıyor ama; nafile!
Artık işimiz çok zor. Nitekim KKM’yi azaltmaya dönük bir dizi adım atıldı; bu adımlar işe yarıyormuş sanıldı ama son iki haftanın verileri gösterdi ki, KKM adeta yerinde sayıyor.
KKM zirveye 18 Ağustos’ta çıktı. O tarihte 3.4 trilyon liraya ulaşıldı. Bankaları KKM’yi azaltmaya zorlayan önlemlerin etkisiyle 18 Ağustos’u izleyen dört hafta boyunca 102 milyar liralık bir azalış kaydedildi. KKM 15 Eylül’de 3.3 trilyona geriledi.
Ancak azalma 15 Eylül’den sonra adeta durdu. 15-22 Eylül arasındaki hafta 2.2 milyar, 22-29 Eylül arasındaki hafta ise 1.2 milyar liralık azalma kaydedilebildi. Önceki dört haftadaki azalma temposundan eser yoktu.
Önce bankalar özendirilmek istendi
KKM’nin azalmasını sağlamak için önce bankalara karşı bir dizi yaptırım uygulanması kararı alındı. Bakıldı ki bu pek işe yaramayacak, sonuçta kararı veren tasarruf sahibi, bu kez de tasarruf sahibini KKM’den “soğutma” amaçlı bir adım atıldı.
25 Eylül’den itibaren TL cinsi KKM’de asgari faiz uygulaması kaldırıldı ve bankalara daha düşük faiz uygulama olanağı tanındı. Asgari faiz Merkez Bankası’nın politika faizinden az olamıyordu, o oran da şu an için yüzde 30’du. Merkez Bankası’nın asgari faiz koşulunu kaldırmasından sonra faiz ağırlıklı olarak yüzde 20’ye çekildi. Bazı bankaların yıllık yüzde 5.25 gibi çok daha düşük faiz uyguladıkları biliniyor ama ağırlıklı oran yüzde 20 dolayında.
Asgari faizin kaldırılması yönündeki kararın tüm KKM hesaplarını kapsamadığını bir kez daha belirtelim. Bu karar yalnızca “TL cinsi KKM hesaplarını” kapsıyor. Döviz dönüşümlü açılan hesaplarda hala asgari faiz uygulaması geçerli ve asgari faiz de politika faizi olan yüzde 30. Politika faizi yükseltildiği takdirde, ki yeni artışlar beklendiği malum, asgari faiz de otomatik olarak artacak. Tabii ki DTH dönüşümlü KKM için de asgari faizin ne olacağına ilişkin yeni bir düzenleme yapılmazsa... O kaydı da düşelim.
TCMB kendisini de garantiye aldı
Asgari faiz koşulu kaldırıldı ve bankalar TL cinsi KKM hesapları için uyguladıkları faizi düşürdü ama Merkez Bankası kur artışı karşısında fazla yüke maruz kalmayacağı mekanizmayı da oluşturdu.
Bir banka TL cinsi KKM’ye yüzde 20 faiz verdiğinde, bu faiz ile politika faizi arasındaki kur farkını da karşılayacak. Politika faizinin üstündeki kur artışı ise Merkez Bankası tarafından karşılanacak.
KKM’de kalmayı tercih eden tasarruf sahibi açısından ise değişen bir şey yok. Kurun çok az artması durumunda alacağı faiz düşük olacak; yok kur çok artarsa zaten kurun getirisini elde edecek.
Vatandaş KKM’den niye çıksın ki!
TL cinsi KKM’de asgari faizin yüzde 30’dan yüzde 20’lere, hatta daha aşağıya çekilmesi yönündeki uygulamanın 25 Eylül’de başladığını belirttim. O hafta bu uygulamanın hiçbir etkide bulunmadığı görüldü. Elbette bir hafta ölçü sayılmaz, o hafta vadesi dolan hesap çok olmayabilir; ama yine de bir haftada 1 milyar 254 milyon liralık bir azalma yaşanmış olması herhalde bu karardan çok umutlu olanlar için tam bir hayal kırıklığına yol açmıştır.
Vatandaş faiz düşmüş olsa da KKM’den çıkmaya hiç niyetli değil.
Bir kere DTH dönüşümlü KKM için faiz tabanının hala yüzde 30 olduğunu bir kez daha hatırlatalım. DTH dönüşümlü KKM hesabı olanlar niye bu uygulamadan vazgeçsinler ki? Zaten DTH dönüşümlü KKM yaptıranlar, KKM yokken de döviz cinsinden tasarruf edenler. Bu tasarruf sahiplerini dövizden TL’ye döndürebilmek öyle yüzde 40, hadi bilemediniz yüzde 50 faizle mümkün mü? Faizin yüksek olduğu dönemlerde bile dövizi tercih etmiş bir kesimden söz ediyoruz. Dolayısıyla DTH dönüşümlü KKM’den herhangi bir çözülme olmaz. Zaten ekonomi yönetiminin önceliği de bu hesaplar değil.
Öncelik, TL cinsi hesapları KKM'den çıkarabilmek. Ama iyi de yıllar yılı düşük faize rağmen TL tutmayı tercih eden tasarruf sahibinin dövizin getirisine alıştırılması, onların adeta "kanına girilmesi” kimin suçu?
TL’de uyumakta olan devi KKM’yi icat edenler uyandırdı!
Yeni ekonomi yönetimi ise bu devi yeniden uyutmak istiyor!
KKM’de kalınca ortalama yüzde 20 faiz var, stopajı olmayan faiz, kur artarsa onun getirisi var...
KKM’den çıkılırsa yüzde 40 dolayında bir TL mevduat faizi, üstelik onda stopaj kesintisi de var.
Aslında stopaj pek önemsenmez, önemli olan yıllar yılı TL’de duran kesimin dövizin getirisine alıştırılmış olması. Onlar da dövizdeki tatlı getiriyi gördü artık. Vazgeçirmek çok zor.
Zor olduğu da işte sayılarla ortada. Faizin indirildiği bir haftada KKM’den neredeyse hiç çıkılmamış. Tasarruf sahibi adeta “Ben artık faizle ilgili değilim, kur nasıl olsa artar, ben ona bakıyorum” diyor.
Enflasyonun çok altında bir mevduat faizi varken, kurun her an artacağı beklentisi kırılamıyorken KKM’nin kayda değer biçimde azalmasını ve hesap sahiplerinin TL mevduata geçmesini beklemek zaten hiç gerçekçi değil.