Artık herkes gazeteci ama DÜNYA yine var!

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ

✔ Graham Bell'e dönemin ABD Başkanı "Telefon çok büyük bir icat ama bunu kim kullanır ki" demiş ya, acaba rahmetli Demirkent'e de 1981'de "Ekonomi gazetesi çıkarmak fikri iyi ama tüm Türkiye'ye hitap edecek böyle bir gazete tutar mı ki" diye soran olmuş mudur?

✔ Olmuşsa da soran fena halde yanılmış!

✔ Başlangıçta veriye ulaşmanın, bilgi edinmenin ve finansal okuryazarlık çok düşük olduğu için ortaya çıkan gazeteyi okutabilmenin zorluğunu aşan DÜNYA, şimdi de herkesin istediği veriye istediği an ulaşabildiği bir ortamda yine ayakta, çünkü artık bilgiyi, veriyi çok derinlemesine analiz edip sunuyor.

Bu başlığı geçen yıl da kullanmıştım. Çünkü gazeteci olanların sayısı her geçen gün daha da artıyor. Hani herkes kendinin patronu gibi bir durum... Hemen herkes istediği an dilediği veriye, hatta bilgiye ulaşma şansına sahip ve bu olanak giderek genişliyor.

Çok değil çeyrek yüzyıl öncesini düşünün. İnternet henüz emekleme çağında. Kamu kuruluşlarının şimdiki gibi web sayfaları yok; iki tuşa basarak ekranınıza binlerce verinin gelmesini sağlamanız söz konusu değil. İşte o dönemlerde veri kıymetli, veriye ulaşmak zor.

Biraz daha geri gidelim; 1980'lerin başına... Türkiye ekonomisi 24 Ocak'ta temel bir dönüşüm yaşamış; ekonomide ezber bozulmuş. Bir yıl sonrasında da Dünya'nın temelleri rahmetli Nezih Demirkent tarafından atılmış.

1980'lerde ortada henüz bilgisayar bile yok, değil internet.   

Dolayısıyla veri çok daha kıymetli ama veriye ihtiyaç da pek fazla yok ki...

İşte zorluk burada başlıyor. Hem ortada zar zor elde ettiğiniz bir veri var, hem de buna talep yaratmak, talep oluşturmak gibi bir zorluk yaşıyorsunuz.

Hem ortaya bir yayın çıkaracaksınız, hem bu yayının dolu dolu olmasını sağlayacaksınız; yetmez gibi bir de bu yayın için okuyucu kitlesi oluşturacaksınız. Bir anlamda vatandaşın, en azından konuya ilgi duyan kesimlerin finansal okuryazarlığını artırmalarına katkıda bulunacaksınız.

Çok zor bir iştir bu.

Dünya'dan önce de ekonomi gazeteleri vardı ama Dünya hem içerik, hem yaygınlık ve abonelerine elden ulaştırılma gibi önemli bir fark yarattı.

"KİM OKUYACAK" DİYEN OLMUŞ MUDUR?

Yıl 1876; Graham Bell telefonu icat etmiştir. Telefonu ilk deneyen ise 19.ABD Başkanı Rutherford B.Hayes'tir. Hayes, 1877 yılında bu icadı takdir eder ama pek işe yaramayacağı görüşündedir:

"Telefon çok büyük bir icat ama bunu kim kullanır ki?"

Merak ediyorum, rahmetli Demirkent tam 42 yıl önce bir ekonomi gazetesi çıkarmaya başladığında "İyi güzel de bunu kim satın alır, kim okur ki" diyen olmuş mudur?

Olmuşsa da fena halde yanıldığı ortada.

BAŞLANGIÇ ZORLUĞU BAŞKA, ŞİMDİKİ BAŞKA

Başlangıçta veri ve bilgiye ulaş, ilgili kesimleri bunların önemine ikna et, sonra da oluşturduğun gazetenin ayakta kalmasını sağla.

O günün zorluğu buydu.

Şimdi ise başka zorluklar var.

Dedim ya, artık rakip çok!

Ama bu rakipler başka gazeteler değil.

En büyük rakip okuyucunun bizzat kendisi.

Çünkü artık herkes her veriye bir tuşa basarak ulaşma olanağına sahip.

Öyleyse başka şeyler yapmak gerek.

Herkesin elinde olan veriyi, bilgiyi çok farklı pencereden okuyabilmek, değerlendirebilmek...

Dünya'nın bugün yaptığı da budur zaten.

Hem bilgiyi, veriyi sunmak; hem de bunların yorumlarını aktarmak.

Açın bakın Dünya'yı; hemen her alanda çok yetkin isimlerin yorumlarını bulabilirsiniz.

Bir ürünü ortaya çıkarmak zordur; ama ondan daha zor olan o ürüne talep yaratmak ve tüketenlerin memnun olmasını sağlamaktır.

Bu ürün Dünya'dır. Bize düşen Dünya okuyucuna her zaman için dolu dolu bir gazete sunabilmektir.

Bugüne kadar bu amaç doğrultusunda çaba gösterdik; bundan sonra da bu çabanın eksilmeden devam edeceğinden kimsenin kuşkusu olmamalıdır.

BENİM DÜNYA İLE BAĞIM ÇOK ESKİ...

Anka Ajansı'nda çalıştığım yıllar, 1995 sonrası, aynı zamanda TRT'de radyo ve televizyon programlarına konuk olarak katılıyorum. Bir zaman sonra radyo ve televizyon yayıncılığı daha ilginç geliyor, günlük haber koşuşturmasından da biraz uzaklaşmak niyetindeyim, bu yüzden 2000 yılında Anka'dan ayrılıyorum. Artık televizyonda program hazırlayıp sunmaya başlıyorum.

Ne var ki yazılı basından kopmam mümkün olmuyor. Rahmetli Nezih Demirkent'in isteği ile TRT'deki işime ek olarak Dünya'da da çalışmaya başlıyorum. İlk yaptığım, küçük bir ekiple birlikte Reel Ekonomi adında haftalık bir ek çıkarmak.

Bu ek bir süre devam ediyor, daha sonra Dünya bünyesinde başka çalışmalar yapıyorum ve 2007 yılıyla birlikte günlük köşe yazmaya başlıyorum.

2007'den 2022'ye... Ben de günlük yazıda 15 yılı doldurmuş durumdayım.

Aslında benim Dünya ailesine katılmam 2000 yılında gerçekleşmiş görünüyorsa da aslında Dünya ile geçmişimiz çok daha eski.

Anka Ajansı'nda çalışmaya 1985 yılında başladım ve o yıldan itibaren ara ara imzasız olarak Dünya'da köşe yazılarım çıktı. Tüm kupürleri saklıyorum ve ilk yazımın tarihi de 18 Kasım 1985. Çok genç bir gazeteci olarak Dünya'da o yıllarda köşe yazılarının çıkmış olması tabii ki çok gurur vericiydi. Nasıl saklamam o kupürleri...

Tüm yazılarını göster