Latin Amerika ülkeleri ile özellikle de Arjantin ve Türkiye arasında çoğu zaman benzerlik kurulur. Bu bağlantı sebepsiz değil. Çünkü Latin Amerika da Türkiye de darbeler, ekonomik darboğazlarla hep karşı karşıya kaldılar. Arjantin ile Türkiye bu konularda adeta birbiri ile yarıştılar. Arjantin’de 1976 da darbe oldu. İktidar sivillere 1983’te devredildi. Darbe Türkiye’de 1980’de olurken sivillere iktidar 1982 sonunda verildi.
Arjantin’i bugünlerde gündeme taşıyan yine bir ekonomik kriz. Arjantin Merkez Bankası 15 Mayıs’ta politika faiz oranını yüzde 97’ye çıkardı. Faiz oranının bu kadar yüksek olmasının nedeni enflasyon oranının nisan ayında yüzde 108,8’e ulaşması. Arjantin ekonomisi uzun zamandır tekliyor. Borçlarını ödeyemediği için 2018 yılında IMF ile 57 milyar dolar kredi karşılığında stand by anlaşması yaptı. Arjantin anlaşmaya uymadığı için 2022 de yeni bir anlaşma yapıldı ve bu defa 45 milyar dolarlık bir kaynak temin etti. Ancak sorunlar yine çözülmedi. Enflasyon sürekli yükselmeye devam etti. Sonuçta ekonomi stagflasyon (durgunluk içinde enflasyon) tuzağına düştü.
Ekonomi nasıl bu kadar kötü oldu?
Rekor kıran enflasyona rağmen hükümet mali olarak sürdüremeyeceği programlar uyguladı. Kamu harcamalarını daha fazla peso basarak finanse etti. Bundan dolayı da fiyatlar 2021'den bu yana hızla arttı ve ülke 2022'nin sonunda yüzde 90’a dayandı.
Yabancı ülkeler Arjantin'in devam eden siyasi ve ekonomik darboğazlar nedeni ile 2021 yılında doğrudan yatırımlarını bir önceki yıla göre yüzde 38 azaltarak 4,1 milyar dolar düzeyine indirdiler. Arjantin’in ulusal borcu 2022 yılı itibariyle 382 milyar dolar seviyesinde bulunuyor. Bu Arjantin'in GSYH'sinin yaklaşık yüzde 90'ına karşılık gelmekte.
Arjantin pesosu, hükümetin para birimini gerçekte olduğundan daha değerli gösteren bir döviz kuru oluşturmasına rağmen neredeyse her gün değer kaybediyor. Ulusal borç sorunu ve artan enflasyonla birlikte vatandaşlar kayıt dışı (karaborsa) döviz kuruna yöneldi. Resmi olmayan döviz piyasası, yabancılara resmi döviz kurunun vereceği peso miktarının neredeyse iki katını veriyor. Örneğin, resmi döviz kuru 1 ABD doları 245 Arjantin pesosuna eşit iken karaborsa piyasa değeri 1 ABD doları 500 Arjantin pesosuna denk gelmekte. Çoklu döviz kurları ve Arjantin para biriminin düşük değeri nedeniyle birçok Arjantinli, ABD doları kullanarak araba ve ev gibi daha büyük alımlar yapmakta. Servet sahipleri ve yüksek gelirliler bu düzenden mutlu buna karşın yoksulluk sınırında olan nüfusun yüzde 40’ı için yaşam çekilemez halde.
Makro Göstergeler: Arjantin-Türkiye
Arjantin | Türkiye | |
2023 Beklenen Büyüme Oranı | -3,6 | 2,8 |
Enflasyon Oranı (Nisan 2023) | 108,8 | 43,7 |
Politika Faiz Oranı (%) | 97 | 8,5 |
İşsizlik Oranı | 6,3 | 10,6 |
Bütçe Dengesi (Bütçe Açığı/GSYH) | -4,6 | -4,2 |
Cari Denge (Cari Açıı/GSYH) | -2,4 | -4,5 |
Kur Değişimi | -49 | -20,3 |
Kaynak: The Economist, https://www.economist.com/economic-and-financial-indicators/2023/05/18/economic-data-commodities-and-markets .
Arjantin’deki koalisyon, Peronizmin ana ideallerini destekliyor ve şu anda hem Başkan Alberto Fernández hem de Başkan Yardımcısı Cristina Fernández de Kirchner'in (akraba ilişkisi yok) yönetimin kontrolünü elinde tutuyor. Arjantin’de, Cumhurbaşkanı Fernandez 2022 yılında bir ay içinde ekonomi bakanını üç defa değiştirdi. Sonbaharda yapılacak seçimler yaklaşırken Fernandez hala 2020 Financial Times röportajında söylediği noktada. O zaman şunu söylemişti “Açıkçası ekonomik planlara inanmıyorum."
Fernandez 2020’den bu yana uyguladığı en somut politika, fiyatların geçici olarak dondurmak, işçi çıkarmanın yasaklanması gibi piyasaya müdahale etmek oldu. Peronist hükümet, ekimdeki seçimlerden önce büyük bir devalüasyondan kaçınmak istiyor. Ancak Arjantinliler hızla değer kaybeden pesoyu bırakıp ABD dolarını benimserken, ülkenin döviz rezervleri de tükeniyor. Hükümetin bütçe açığını finanse etmek için para basılmasıyla beslenen Arjantin enflasyonu, nisan ayında yılda yüzde 108,8'e ulaşarak 1991'den bu yana en yüksek düzeye ulaştı. Ekonomi bakanlığı, bu ay açıklanacak yeni önlemlerin merkez bankasının piyasaya müdahalesini hızlandıracağını böylece pesonun düşüşünü yavaşlatacağını düşünmekte. Ekonomi Bakanı Sergio Massa da IMF'yi kararlaştırılan kredilerin ödenmesini öne almaya ikna etmeye çalışıyor. İzlenen bu politika risklerini de beraberinde getiriyor: Faiz oranlarındaki sürekli artışlar, devasa bir iç borç yığınının ödenmesinin maliyetini artırmakta. Ülke iflas noktasına doğru hızla evrilmekte.
Türkiye, Arjantin yolunda
Türkiye son 15 yılda iki Anayasa değişikliği yaptı. 2010 yılında yargı sistemi yürütmenin denetimine girerken, 2017 yılındaki değişiklikle rejim değişti. Sistemin melez demokrasiden bile geriye düşmesi uygulanan iktisat politikalarının da popülizmin egemenliği altına girmesini sağladı. Popülizm ve itibardan tasarruf olmaz temelli, inşaat sektörünün önceliklendirildiği politikalar bütçe dengesini bozdu. Bu bozulmaya büyük ölçüde SGK zararlarını kapsayan cari transferlerdeki artışlarda katkı verdi.
Bütçe çökerken
Bütçe Açığı (Milyon TL) | Cari Transferler (Milyon TL) | Net Borçlanma (Milyon TL) | Kamu Borç Stoku (Milyon TL) | Cari Açık (Milyon Dolar) | |
2018 | 72813 | 322879 | 60145 | 1.067.115 | 20151 |
2019 | 124747 | 400316 | 157082 | 1.329.054 | 10796 |
2020 | 175292 | 498063 | 246929 | 1.812.849 | 31888 |
2021 | 201507 | 626828 | 116525 | 2.747.819 | 7232 |
2022 | 139065 | 1126152 | 469366 | 4.034.229 | 48395 |
2023 Mart | 382496 | 639502 | 253842 | 4.588.112 | 23591 |
Kaynak: Hazine ve Maliye Bakanlığı ile TCMB veri tabanı.
2018 yılında 322.879 milyon TL olan cari transferler 2022 yılında 1.126.152 milyon TL’ye yükseldi. Bu artışta SGK’ya yapılan destek ödemeleri ile açık finansman önemli rol oynamakta. Bu arda şunu da belirtmekte fayda var. Türkiye’de toplam çalışan sayısı 31,5 milyon, bu istihdamın yaklaşık yüzde 32’si kayıt dışı çalışmakta yani SGK’ya prim ödememekte. Böylece prim ödeyen sayısı 21,4 milyon kişiye düşüyor. Emekli sayısı EYT’lilerle birlikte 16 milyonu bulacak, böylece aktif işgücü/pasif işgücü oranı 1,33’e geriliyor. SGK sisteminin işlemesi için oranın 4 olması gerekir. Dolayısıyla seçim sonrası zam bekleyen emeklilerin hayal kırıklığına uğrayacağı kesin. EYT’lileri emekli etmek popülizmdi. Ne yazık ki, muhalefetin verdiği gaz ile hükümet bu tuzağa düştü.
Türkiye sürekli artan bütçe açığı tehditti altında olduğu için borçlanmakta. İzlediği para politikası nedeni ile TCMB politika faiz oranı gereksiz bir oran haline geldiğinden piyasa da farklı faiz oranları bulunmakta. Ancak sonuçta hükümet hem bütçe açığını finanse etmek hem de kur artışlarını engellemek için sürekli borç bulmak zorunda kalmakta. Üstelik artık bunu sadece Hazine değil, TCMB’de swap yoluyla yapmakta. Buna rağmen borç stokunun yabancı para cinsinden ağırlıklı hale gelmesi ve TCMB net rezervi eksiye döndüğü için ilan edilen resmi kur da işlevsiz hale geldi. Sonuçta faizden sonra dövizde de farklı kurlar ortaya çıktı. Varolan bu kaotik durum para ikamesini hızlandırmakta, yıllardır güvenilir pozisyonda olan bankaların güvenirliğini de aşındırmakta.
Seçim sonrası mevcut hükümetin devamı halinde halka ciddi bir vergi yükü bindirmesi olağan bir gelişim olarak görülmeli. Yani siyasal sistemin yarattığı krizin maliyeti halkın üzerine binecek. Bu durumda özellikle KOBİ’ler de iflas sayısı artacak, istihdamda önemli bir paya sahip olan KOBİ’lerin ayakta kalmakta zorlanması istihdamı da azaltacak. Sonuç olarak yılın ikinci yarısından itibaren büyüme oranın düşeceği, döviz kurunun artacağını söyleyebiliriz. Bu durumda üretici kaybederken, servetini likit aktiflerde tutanlar kazançlı çıkacak. Bu kazancın ekonominin büyümesine etkisi ise çok düşük olacak.
Ekonomideki çöküş bu kadarla kalsa eyvallah diyebiliriz. Ancak ülkeye ne sıcak para, ne de doğrudan yabancı yatırım gelmediği için yüksek maliyetli bile borç bulamaz hale gelirsek bunun adı iflas olacak. Yani masal bitmeye yakın, yolun sonuna gelmekteyiz.
Okuma önerisi: Ömer Faruk Çolak, Ekonomide Masallar Gerçekler
Öner Günçavdı, Yolun Sonu