Gaziantep’te 1912 yılında 30 metrekarelik yerde 3 kişiyle başlayan Develi’nin yolculuğu, bugün 1000 kişinin çalıştığı bir restoranlar zinciri olarak devam ediyor. Arif Develi’nin Gaziantep’ten İstanbul’a taşıdığı Develi Restoranları’nda bayrağı dördüncü kuşak olan oğlu Nuri Develi taşıyor. Develi’yi ‘yeme içme sektörünün antika sandığı’ olarak nitelendiren Nuri Develi, şu günlerde hummalı bir çalışmanın içinde… Zira babasıyla ilgili çok özel bir belgesel projesini yürütüyor. Nuri Develi’nin Arif Olmak’ adını verdiği belgeseli ödüllü yönetmen Mesut Gengeç çekiyor. Belgesel, Arif Develi’nin Gaziantep’ten başlayıp İstanbul’a uzanan öyküsü en yakın tanıkların katkısıyla anlatılıyor. Örneğin 1975-1997 yılları arasında mutfakta Arif Develi ile birlikte çalışan Ferhat Usta, Van’dan kalkıp gelmiş belgesel için… Nuri Develi, belgeseli bahar sonuna kadar tamamlamayı hedefliyor. Büyük bir galayla tanıtıp yayın hakkını dijital platformlardan birine satmayı planlıyor. Buradan gelecek gelirle de gerekirse üstüne ekleyerek babası ve annesi adına bir okul yaptırmayı hedefliyor. Babasına gururlanacağı bir belgesel yaratmak için yola çıktığını anlatan
Nuri Develi, “İki yaşında babasız kalıp baba sevgisini yaşayamayan ama sadece bana değil, birçok insana baba olan Arif Develi hayatımın kahramanı… 6 yaşında mesleğe adım atmış. 1966 yılında Samatya’ya gelmiş ve Develi efsanesini yaratmış. 22 yaşında İstanbul›a gelip tırnaklarıyla kazıyarak markayı bu noktaya getiren bir adamın oğlu olarak bayrağı daha ileriye taşımayı hedefliyorum. Ben üniversite tezimi aile şirketlerinde kurumsallaşma üzerine yaptım. Babamın tecrübeleri benim el fenerim oldu. O da benim yenilikçi yönüme güvendi. Biz kuşaklar arası çatışma yerine tecrübe ile yenilikçiliği birleştirdik. Babam bana hep ‘Önemli olan omuz omuza yükselmektir’ der. Biz kapıdaki valeden bulaşıkçıya büyük bir ekibiz. Develi bir okul. 30-35 yıldır bizde çalışan arkadaşlarımız var. Yönetim kademesindekilerin çoğu komilikten gelme… Hepsine büyük minnet borcumuz var. Ben de babamın, misafirlerimizin ve çalışanlarımızın güvenini boşa çıkarmamak için uğraşıyorum” diyor.
No 5’in ürünlerini Anadolu’daki kadınlardan alıyor
Babasının geleneklerinden ödün vermeden gastronomi dünyasındaki yenilikleri takip ettiğini anlatan Nuri Develi, personele beden dili ve diksiyon eğitimi verdiklerini, pandemi döneminde Ar-Ge’ye çalışması yaparak menüye yeni ürünler eklediklerini, görme engelli müşterileri için Türkiye’de ilk menüyü oluşturduklarını, Florya’daki restoranlarının önüne elektrikli şarj ünitesi koyduklarını söylüyor. Yaklaşık bir yıldır Samatya No 5 markasıyla peynir, reçel, turşu, salça ve pul biber gibi yöresel ürünleri de müşterileriyle buluşturduklarını belirtiyor ve şöyle devam ediyor: “No 5’teki tüm ürünlerimiz Anadolu’daki kadınların elinden çıkıyor. Gaziantep’ten Antalya’ya, Karadeniz’den Orta Anadolu’ya her bölgeden ürünlerle bu markamızı güçlendiriyoruz.”
Develi, pandemi döneminde Florya’daki restoranı 15 milyon TL’lik yatırımla yenilediklerini de anlatıyor. Nişantaşı ve Samatya’daki restoranlarda da yenileme yaptıklarını söyleyen Nuri Develi, “Develi, sadece ailemizin bir markası değil, Develi’yi sevenlerin, burada çalışan arkadaşlarımızın markası… İnsanlar için Develi bir anı yeri… Kimi misafirimizin rahmetli babasıyla, kiminin karısıyla ilk yemek yediği yer, kiminin üniversiteyi kazandığında ilk kutlama yaptığı yer. Dolayısıyla bizim için çok değerli. Kimilerine göre pandemi döneminde yaptığımız yatırımlar delilikti ama ben hiç tedirgin olmadım. Ben bu yenileme için evimi sattım. Herkes bildiği işi yapmalı ve işine yatırım yapmalı. Fark yaratmayan rekabet edemez, rekabet edemeyen de ayakta kalamaz. İş size yeni bir ev verebilir ama ev iş vermez. İşiniz sizi aldatmaz. Ürün ve kalitemiz bizim itibarımız. Ben babamdan şunu gördüm; sen işini iyi yaparsan müşterin seni başının üstünde taşır” diye konuşuyor.
Restoranlardaki atıklar Arif Develi’nin portresine dönüştü
Nuri Develi, restoranlarında Türk sanatçıların eserlerine yer vermeye başladıklarını söylüyor. “Doğaya, geri dönüşümün önemine vurgu yapmak için Develi’nin atıklarımızdan babam Arif Develi’nin portresini yaptık. Florya’daki restoranımızın girişine koyduğumuz bu portre bizim en değerli eserimiz. Yine Florya’daki restoranımızda bir kütüphane de kurduk” diyor. Sosyal sorumluluk projelerinin kendisini heyecanlandırdığını vurgulayan Develi, şöyle konuşuyor: “ Lezzet ve servisimizi daha yukarı taşırken sosyal projelerde yer almaya, farkındalık yaratmaya devam ediyoruz. Örneğin Samatya’da esnaf dayanışmasına büyük önem veriyoruz. Her Ramazan’da ihtiyaç sahipleri için masa kuruyor ve onları orada ağırlıyoruz. Şimdi Omurilik Felçlileri Derneği için de bir masa kuracağız ve gelirlerini derneğe bağışlayacağız.” Develi, tüm restoranlarda israftan kaçındıklarını da hatırlatıyor ve ekliyor: “Yaşamı Paylaşıyoruz projemizle restoranlarımızda artan yemekleri hayvan barınaklarına gönderiyoruz.”