Özkan Aydın
Dış Ticaret Uzmanı
İhracat ve ithalatımız incelenirken sadece rakamlara bazında değil, ihracat ve ithalatımızın yapısı ve oranlarının da iyice incelenmesi gerekmektedir. Rakamsal olarak rekorlar kıran ihracatımızın sektörel ve yapısal oranları da en az rakamların büyüklüğü kadar önemli ve değerlidir
Literatürde “Ara Malı” başka bir malın üretiminde girdi olarak kullanılan mallardır. Bir başka deyişle ara malı kullanılarak nihai ürün ya da daha değerli bir ürün üretilebilmektedir. Dış ticaretle ilgili olarak konuşan ilgili ve yetkililerin bu konu üzerinde durarak konuştuklarını pek duymuş değilim.
Sorunumuz şudur; Geniş Ekonomik Grupların Sınıflaması (BEC Broad Economik Categories) kategorisinde gerek ithalat, gerek ihracat rakamlarımızı incelediğimizde karşımızda çok iç açıcı bir tablo çıkmıyor.
Bu gruplandırmaya göre ithalatımızın %11,1’i yatırım malları, %80’4’ü ara mallar, %8’4’ü ise tüketim mallarıdır. İhracat rakamlarımıza baktığımızda ise; ihracatımızın %11,4’ünün yatırım malları, %52,5’inin ara mallar, %35,3’ünün ise tüketim malları olduğunu görmekteyiz.
Özellikle ara malı ithalatımızın toplam ithalat içindeki payının her yıl daha da artıyor olması ilgili kurum ve kuruluşları alarm durumuna geçirmesi gerekmektedir.
Kaynak: TÜİK
Nedir bu ara mallar? İplik, kumaş, sunta, saç, buğday, şeker ve çeşitli komponent, aksam ya da parçalardır. Örneğin iplik ve kumaş bir ara maldır. Ancak bir gömlek ara malı değil tüketim malıdır. Bu açıdan baktığımızda bir motorun ara malı mı yoksa yatırım malı mı olduğu da tartışmalıdır. Dünyada INTEL ve ZEISS ya da benzeri bazı istisnaları saymazsak ara mallarından pek marka çıkmadığını da görürüz.
2022 yılında 292,5 milyar dolarlık ara malı ithalatımızın Türkiye’de hiç üretilmeyen mallar olduğunu söylememiz imkânsızdır. Hele hele 292,5 milyar dolarlık ara malı ithal edip 133,5 milyar dolarlık mal ihraç ettiğimizde aradaki 159 milyar dolarlık ara malın nerede olduğunu da sorgulamamız gerekmektedir.
Ara malın çok büyük kısmının “Dahilde İşleme Rejimi” ile geldiğini de göz önünde bulundurursak üzerinde durulması gereken konular biraz daha kapsamlı hale gelmektedir.
Ara malı ithalatının olumsuz yönleri;
1- Her ne kadar rekabete açık olsalar da yurt içinde aynı sektörde üretim yapan üreticileri olumsuz etkilemesi ve yurt içinde fiyat baskısı yaratarak sektör gelişimini engellemesi,
2- Sektör gelişiminin engellenmesi sonucu o sektörde yeni yatırım ve teknolojilere ulaşım iştahının azalması ve istihdamın istenildiği seviyelere gelememesi,
3- Dahilde İşleme Belgesi alma işlemlerinin basit olması nedeniyle belge kapsamında ithalatın cazip ve yerli üreticileri tehdit eder hale gelmesi.
Konuyu bir başka açıdan da ele almamız gerekir.
Ara malı ithalatı > Ara malı ihracatı olduğu müddetçe zararda olduğumuzu söyleyebiliriz. Ana hedef olmamakla birlikte Ara malı ihracatı > Ara malı ithalatı durumunda belki biraz olsun teselli bulabiliriz.
İdeal formülün ise başta yatırım malları olmak üzere diğer mamul madde ihracatımızı arttırmak olduğu unutulmamalıdır.
Bu kapsamda;
- Ara malı ithalatına belirli sınırlamalar getirilmesi,
- DİR kapsamında ara malı ithalatını sınırlayabilmek için yerli ara malı üreticilerine maliyetlerini düşürebilmeleri için ihraç edilecek ürünleri için sınırlı olmak kaydıyla düşük fiyatlı enerji ve işçilik maliyetlerinde indirim gibi bazı destekler sağlanması,
önerilebilir.
Sonuç olarak; sanayimizin tamamen yerli ve milli bir nitelik kazanabilmesi açısından ara malı ithalat ve ihracat oranlarının ilgili kamu kuruluşları tarafından da mercek altına alınmasının zamanı gelmiştir.