Ankara’nın gözü kulağı Macaristan’da

Zeynep GÜRCANLI Yedi Düvel

Macaristan pazar günü yapılacak seçimlerle yeni parlamentosunu belirleyecek.
Türkiye ise, Macaristan’daki seçimlerle hiç olmadığı kadar ilgili bu kez; 

Başbakan Victor Orban’ın partisine karşı altı muhalefet partisinin birleşip, seçimlere ortak Başbakan adayı ve ortak listelerle girmesi, Türkiye’de de oluşmakta olan “muhalefet bloğu” için örnek niteliğinde.

Macaristan, 2010 yılından bu yana Orban ve milliyetçi-muhafazakâr çizgide duran partisi Macar Yurttaş Birliği (Fidesz) tarafından yönetiliyor. Orban’ın kesintisiz 12 yıldır tüm seçimlerde parlamentoda çoğunluğu –üstelik Anayasa’yı değiştirecek çoğunluğu elde ederek- kazanması, ülkedeki birbirinden çok farklı 6 muhalefet partisinin de birleşerek, ortak bir milletvekili aday listesi ve ortak bir Başbakan adayı belirlemelerini sağladı.

MUHALEFET ADAYI DA MUHAFAZAKÂR   

Türkiye’de çok tartışılan, 2001’den bu yana kesintisiz iktidarda olan AK Parti ve lideri Erdoğan’a karşı “nasıl bir adayın başarılı olabileceği” uzun süre Macaristan’da da tartışıldı. Sonuçta 6 muhalefet partisi “Macaristan için birlik” adı altında bir araya geldi ve ön seçim yaparak Başbakan adayının kim olacağını belirledi.

Yapılan ön seçim sonucunda belirlenen Macar muhalefetinin ortak Başbakan adayının da siyasi duruş olarak Orban’a çok benzemesi ilginç; 

Muhalefetin adayı Peter Marki-Zay da tıpkı Orban gibi muhafazakâr bir siyasetçi. Mevcut Başbakan ile muhalefetin adayının ayrıldıkları konu, Orban’ın inandığı dinin manevi değerlerini Macar toplumunun tümüne yayma eğilimine karşılık, Marki-Zay’ın daha laik, bireysel özgürlükçü ve Avrupa Birliği’ne daha yakın bir çizgide durması.

VEKİL LİSTESİNDE EN GÜÇLÜ ADAY LİSTE BAŞI

Macar muhalefeti milletvekili listelerini de yine bloğu oluşturan tüm partilerin katıldığı bir ön seçimle belirledi. Her partinin güçlü olduğu seçim çevresinde en başa o partinin adayını koyarak vekil aday listeleri oluşturuldu.

Bu açıdan bakınca, Macaristan’daki muhalefet bloğu sisteminin başarılı olup olmadığı, AK Parti- MHP’nin Türkiye’deki seçim yasasına getirdiği değişiklik çerçevesinde muhalefetin oluşturduğu “6’lı masanın” yol haritası açısından da ilginç bir örnek oluşturacak.

TBMM’de görüşülmekte olan seçim yasa değişikliği İttifak içinde yer alıp, oy oranı yüzde 7’nin altında kalan siyasi partilerin vekil çıkarmasını engelliyor. Bunun aşılması için Türkiye’deki muhalefet bloğunun da ortak liste ile milletvekili seçimlerine girmeleri üzerinde tartışılmakta olan bir yöntem.

SEÇİMDE MACARİSTAN, SEÇİM SONRASI İSRAİL MODELİ OLUR MU?

Macaristan'da altı muhalefet partisine karşı yarışan Başbakan Orban, seçimlere artık saatler kala kamuoyu yoklamalarında hala önde görünüyor. Ancak aradaki fark çok az ve yoklamalarda seçmenlerin neredeyse yüzde 16’sı “kararsız olduklarını” ifade ediyor. Yani seçim bıçak sırtında.
Ancak 3 Nisan seçimlerinden Orban ve partisi Fidesz birinci parti olarak çıksa da, oy oranının çok düşeceğine ve artık Anayasa’yı değiştirecek çoğunluğa sahip olamayacağına kesin gözüyle bakılıyor.
Türkiye’de 2023’te yapılacak Cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimleri öncesinde muhalefetin “6’lı masa” adı altında birleşmesi, ortak Cumhurbaşkanı adayından bahsetmesi, hatta milletvekili listelerinin hazırlanmasında bile ortaklık ihtimali, Macaristan’da Pazar günü yapılacak seçimlerin daha dikkatli izlenmesini de beraberinde getirdi.

Ancak Türk siyasindeki gidişat konusunda tek örnek Macaristan değil; Eğer “6’lı masa” Macaristan muhalefetinin yaptığını yapıp seçime ittifak halinde girer ve başarılı olursa, bu kez gündeme “İsrail modelinin” gelme olasılığı büyük.

İsrail’de yapılan art arda gelen ve aralarındaki süre sadece aylarla ölçülen dört erken seçimde hiçbir siyasi parti parlamentoda hükümeti kurmak için yeterli çoğunluğu bulamadı. Sonunda dört erken seçimin ardından 8 muhalefet partisi bir koalisyon hükümeti oluşturdu.
Bu koalisyon hükümetinin özelliği, görev yapacağı 4 yıl için “dönüşümlü Başbakanlık” sistemini benimsemiş olması. Buna göre, görev süresinin ilk iki yılında bir partinin lideri, ikinci dönemde ise bir başka partinin lideri Başbakanlık görevini üstlenecek.
Bu sistemin -muhalefetin bloğunun Cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerinden başarılı çıkması halinde-, Türkiye’de de 2023 seçimleri sonrasında, farklı bir versiyonla uygulanması söz konusu; 

Muhalefetin oluşturduğu “6’lı masa”, 2023 seçimlerinden sonra mevcut “Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini”, “güçlendirilmiş parlamenter sisteme” dönüştürmek için anlaşmış durumda. Buna göre seçimlere muhalefet tek Cumhurbaşkanı adayıyla girecek. Bu aday, seçilmesi halinde, 5 yıllık görev süresinin ilk bölümünde yetkilerini sistemin değişmesi yönünde kullanacak. Güçlendirilmiş parlamenter sistem kurulduktan sonra ise, ya yeniden seçim yapılacak, ya da Anayasa değişikliklerine koyulacak geçici maddeler ile Cumhurbaşkanının “sembolik yetkilerle” görevine devam etmesi sağlanacak. 

Eğer kurulan muhalefet bloğu hükümeti seçilmiş olduğu 5 yıllık dönemi tamamlamaya karar verir ise, ikinci dönemde asıl yetki ise “Başbakan’a” geçecek. Yani bir anlamda ülke yönetiminde “yetki devri” gerçekleşecek.

İyi Parti Lideri Meral Akşener’in “Ben Başbakan olmak istiyorum” açıklamasını bir de bu açıdan okumak gerek…

Tüm yazılarını göster