Türkiye'nin kaderini belirleyecek seçime günler kala, Ankara-Washington hattında tam bir "soğuk savaş" yaşanıyor.
Biden yönetimi ile AK Parti hükümeti arasındaki gerginliğin görünür olması, bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ABD'nin Ankara Büyükelçisi Jeff Flake'i, seçimlerdeki rakibi Millet İttifakı'nın Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu ile görüşmesi dolayısıyla eleştirmesiyle gerçekleşti. Oysa Erdoğan'ın kendisini de, AK Parti'nin iktidara geldiği 2002 seçimleri öncesinde pek çok kez yabancı diplomatlarla görüşmüştü.
ABD tarafının Erdoğan'ın bu çıkışına tepkisi de, Büyükelçi Flake'in davet edildiği AK Parti iftarına -elbette meşru bir gerekçe öne sürerek- katılmaması oldu.
Asıl mesele başka...
Ancak Büyükelçi ziyareti üzerinden ipucu veren gerginliğin arkasında çok daha derin sıkıntılar var; Ankara-Washington hattındaki asıl gerginlik, Irak ve Suriye'nin kuzeyinde yaşanan itiş-kakışa dayanıyor.
Gerginliğin nüvesi, Irak'ın kuzeyinde, Duhok'ta gerçekleşen 15 Mart'ta bir helikopter kazasıyla atıldı. Kazanın ardından helikopterin, Suriye'nin kuzeyindeki PYD-YPG kontrolündeki bölge ile Irak'ın kuzeydoğusunda Talabani ailesinin yönetimindeki Süleymaniye kenti arasında sefer yapmakta olduğu ortaya çıktı. Düşen helikopterde ölenlerin de, Türkiye'nin terör örgütü PKK'nın Suriye uzantısı olarak tanımladığı PYD-YPG'ye ait silahlı unsurlar oldukları belirlendi.
Hem Suriye, hem de Irak'ın kuzeyinde hava sahasının ABD'nin kontrolü altında olduğunu göz önüne alan Ankara, doğal olarak helikopter seferlerinin ardında da Washington'un olduğuna hükmetti. Nitekim Savunma Bakanı Akar "PKK/YPG destekçileri, teröristlere helikopter vererek bir kez daha suçüstü yakalandı" açıklamasını yaptı, ancak-nedense- doğrudan Washington'u hedef göstermekten kaçındı. Ayrıca, Türkiye'nin Talabani ailesinin kontrolündeki Süleymaniye'ye yönelik sivil uçuşları Temmuz ayına kadar durdurduğu da sert bir Dışişleri açıklamasıyla resmen duyuruldu.
Süleymaniye'deki SİHA saldırısı
Helikopter kazasının üzerinden bir ay bile geçmeden, yine Talabani ailesinin kontrolündeki bölgede bu kez bir silahlı insansız hava aracı (SİHA) saldırısı gerçekleşti. Süleymaniye'deki SİHA saldırısında hedef, ABD'nin "müttefik" saydığı, hatta "general" unvanıyla andığı, ancak Ankara'nın PKK terör örgütü üyesi olarak kırmızı bültenle aradığı Mazlum Abdi Şahin -ABD güçlerinin kullandığı isimle Mazlum Kobani- idi.
İşin ilginci, SİHA saldırısının gerçekleştiği anda Kobani'ye Amerikan askerlerinin de eşlik etmekte olduğunun ortaya çıkmasıydı. ABD'nin bölgesel komutanlığından "saldırıda herhangi bir Amerikan askerinin zarar görmediği" açıklandı, ancak Washington saldırıya ilişkin herhangi bir kesime yönelik suçlamada bulunmamayı tercih etti.
Kimsenin üstlenmediği SİHA saldırısında, terörist Mazlum Abdi Şahin'in de yara almadan kurtulduğu, daha sonra uluslararası basına verdiği demeçlerle ortaya çıktı.
Arka planda petrol pazarlığı sürüyor
Tüm bu gerginlik içinde, Türkiye ile Irak arasında petrol pazarlığının da yürüdüğünü göz önüne almak gerek elbette. Uluslararası tahkim mahkemesinin Kuzey Irak petrollerinin taşınması ve pazarlanması konusunda Türkiye'yi suçlu bulan ve Irak Devleti'ne tazminat ödemesine hükmeden kararının ardından, Ankara-Bağdat-Erbil hattında yoğun bir görüşme trafiği yaşanmış, bir uzlaşmaya varılmıştı. Uzlaşmada en etkin rolü de, Kuzey Irak'taki Kürt bölgesi adına Barzani ailesi üstlenmişti.
Tüm bunlara, Kuzey Irak'taki siyasi istikrarsızlığı, Talabani ve Barzani aileleri arasında giderek tırmanmakta olan güç kavgasını da eklemek gerek.
Belli ki, seçimlere giderken Ankara ile Washington arasında gerginlik dozu düşmeyecek.
Bu gerginliğin Türkiye'deki seçim sonuçlarına etkisinin ne olabileceği ise, bundan sonraki olayların nasıl evrileceğine bağlı görünüyor..