Amerikan seçimleri ve silahlanma

Ömer Faruk ÇOLAK EKONOMİ ATLASI

ABD’de Başkanlık seçimlerine yaklaşık iki ay kaldı. Adaylar belli. Cumhuriyetçi Parti adayı mevcut başkan D. Trump, Demokrat Partinin adayı da J. Biden. Seçim süreci bir yıldır devam ediyor. Demokrat Partiden başkan adayı seçimi çekişmeli geçer diye düşünülürken iddialı adaylardan B. Sanders çabuk pes etti, diğer adaylar da onu takip etti, sonuçta Biden aday oldu.

ABD seçimleri başka ülkelerinkine benzemiyor. Sonuç tüm dünyayı etkiliyor. Çünkü ABD ekonomisi dünya GSYH’sının yüzde 23,6’sına (2019) sahip, dünya toplam döviz rezervlerinin yüzde 62’si dolar cinsinden. Aynı zamanda büyük bir siyasi güç, ülkeleri kontrol ediyor, yönetimleri belirliyor, bazen de hükümetleri indiriyor, 1973 Şili, 1980 Türkiye örneğinde olduğu gibi.

ABD’nin dünyadaki gücü 1990 sonrası SSCB’nin dağılması ile arttı. Ancak arka arkaya gelen siyasi ve iktisadi krizler, Çin ve Rusya’nın izlediği dış politika bu gücü törpüledi. Bundan dolayı Trump’ın geçtiğimiz seçimlerde izlediği "First America” söylemi tuttu. Trump bu yaklaşımını özellikle Çin’in ekonomik gücünü kırmak için devam ettirdi. Ancak etkisi sınırlı odu.

Ortam bu olunca artık ne kadar yeni oldukları tartışmalı Neo-con’lar (Neo-Conservatizm) seçime giren her iki başkan adayını da kaba anlatımla hizaya getirmeye çalışıyorlar. Çünkü onlara göre baba Bush’tan beri ABD, Rusya ve Çin’e karşı yanlış politikalar izledi. Bu iki ülkeyi liberal dünya düzenine eklemleme çabası ve isteği başarısız oldu. Neocon düşüncesine göre küreselleşmenin yükselen dalgasının tüm tekneleri kaldıracağı vaadi yerine getirilmedi; bazıları aşırı yükseklere yükseldi, bazıları durdu ve bazıları da battı. Liberal yakınlaşmanın (convergence) bir kazan-kazan olmadığı ortaya çıktı, aslında kazananlar ve kaybedenler vardı.

Neocon’lar Çin’in Dünya Ticaret Örgütüne alınmasını, doğrudan yabancı yatırımların Çin’e kaydırılmasını hata olarak görmekteler. Bunun Çin’in yeni teknolojilere erişmesini kolaylaştırdığını, uzay çalışmalarında ve yapay zekâ da ABD ile yarışır hale gelmelerine neden olduğunu söylüyorlar. Bunu tersine çevirmek için her iki başkan adayına da yatırımları yeniden ABD’ye çekmelerini, Çin’in ve Rusya’nın artan silah gücünü ortadan kaldırmak için de silahlanma harcamalarını artırmalarını bekliyorlar.

ABD askeri harcamalara en fazla kaynak ayıran ülke

Aslında ABD askeri harcamalara, dolayısıyla silahlanmaya en fazla kaynak ayıran ülke. 2019 yılı itibarıyla GSYH ’sının yüzde 3,4’ünü, rakamla ifade edersek 731 milyar dolarını askeri harcamalara ayırdı. Bu rakam Çin’in üç, Rusya’nın on katından fazla. ABD yılda kişi başına 2.223 dolarlık bir askeri harcama yapıyor. Bu rakam Çin için 182 dolar (nüfusun 1,3 milyar olduğunu unutmayalım), Rusya için 446, Türkiye için 245 ve Yunanistan için 522 dolar.

Bu veriler hiç de Neocon’ların söz ettiği gibi ABD askeri gücünün zayıflığını işaret etmemekte. Peki ne istiyorlar? Onlar sivil sanayide baş edemedikleri Almanya, Japonya, Çin gibi ülkeleri askeri sanayi ile kilitleme peşindiler. Çünkü dünya silah sanayi ABD’nin elinde. Sivil sanayi de ilk 10 sırada sadece 3 ABD firması var. İlk 2 sırada Japonya ve Almanya’nın otomobil devleri var (Toyota ve VW). Buna karşın askeri sanayide ilk 10 firma içinde 5 ABD firması var, bunlar da ilk 5’inci olarak sıralanıyor.

Neocon’ların derdi daha emperyalist bir ülke yaratmak, silah ve teknoloji firmalarını ihya etmek. Eğer istedikleri olursa üç düşman kardeş (ABD, Rusya, Çin) çatışırken Türkiye gibi ülkeler arada ezilebilir. Türkiye’nin eli bu süreçte güçlü olabilirdi, ancak göz göre fırsatı tepti. Fırsatın adı AB üyeliği idi.

Türkiye'de askeri harcamalar

Türkiye ile Yunanistan verilerini bugünlerde süren gerginlik nedeni ile veriyorum. Yunanista’ın 2019 yılı askeri harcaması 5.4 milyar, Türkiye’nin 20,5 milyar dolar. Bu arada Türkiye’nin askeri harcamasını 2016 sonrası hızla artırdığını da söyleyelim. 2015 yılında askeri harcamalara GSYH’nın %1,8’ini ayırırken oran 2019'da yüzde 2,7 oldu. Bu arada dünyada silah üreticisi firmaları arasında Aselsan 54., TAİ’de 84. sırada yer alıyor. (Türkiye tarihini 2002’den başlatanlar üzülecek ama yine verelim TAİ 1973’te, Aselsan 1975’te kuruldu). Bu da küçük notumuz olsun.

Zafer Bayramımız kutlu olsun. Mustafa Kemal ATATÜRK ve Cumhuriyeti Devrimi Öncülerini saygı ve sevgiyle anıyorum.

Tüm yazılarını göster