Amerikan Promethues (1)

Dr. Uğur TANDOĞAN NOT DEFTERİ

Küçük Robert

Kürsüye yetişmesi için ayağının altına ahşap bir kutu koydular. Yoksa dinleyiciler bu 12 yaşındaki çocuğun sadece fırça gibi saçlarını göreceklerdi. Çocuk kürsüye çıkınca şaşkınlık içinde gülümsediler. Çocuk hazırladığı konuşmasını okumayı bitirince kendisini yürekten alkışladılar.

Burası, New York Maden Bilim Derneği (NewYork Mineralogical Society) idi. Bu çocuğu dinleyenler ise maden bilimciler ve amatör koleksiyoncular idi. Bu utangaç çocuğun yedi yaşından beri üç tutkusu vardı: Madenler, şiir okumak ve yazmak, ahşap küplerle yapılar yapmak. Bu üç tutkuya da bir şekilde büyükbabası vesile olmuştu. Yedi yaşında Almanya’yı ziyaret ettiklerinde büyükbaba onun ahşap küplerle oynadığını görünce ona bir mimarlık kitabı hediye etmişti. Bunun yanında da içinde değişik maden örnekleri olan bir ahşap kutu vermişti. Maden koleksiyonculuğu onda meraktan öte tutkuya dönüştü. New York’taki evlerinde hatırı sayılır miktarda maden örnekleri biriktirmişti. Babası onun bu merakını köreltmemiş, aksine beslemiş ve onu kitaplarla desteklemiş, maden örnekleri arama gezilerinde ona eşlik etmişti. Evde edindiği bir daktiloyu kullanıyor, bazı tanınmış yerel jeolojistlerle Central Park’taki kaya oluşumu ile ilgili mektuplaşıyordu. Onun yaşından haberleri olmayan birileri Robert’i New York Maden Bilim Derneği üyeliğine aday göstermişlerdi. Bundan kısa bir süre sonra da bir konuşma yapması için onu Derneğe davet etmişlerdi. Daveti alınca utangaç Robert gitmek istememiş ve durumu anlatması için babasına yalvarmıştı. Ama baba, durumdan çok hoşlanmış, gurur duymuş ve konuşmasını yapması için Robert’ı teşvik etmişti. Sonra da derneğe karısını da alarak gelmiş ve oğullarını gururla dinlemişlerdi. İşte bu küçük çocuk, daha sonra “Atom bombasının babası” olarak bilinecek J. Robert Oppenheimer idi.

Bir ilginç kitap hikâyesi       

Ağustos ayı Hiroşima ve Nagasaki’ye atom bombası atılmasının yıldönümü idi. Ve hakkında çok konuşulan “Oppenheimer” filmi gösterime girdi. Filmin senaryosunun dayandığı “ American Promethues: The Triumph and Tragedy of J.Robert Opennheimer” kitabının hikayesi de ilginç. Kitabın yazarlarından Martin J. Sherwin, tarihçi bir bilim insanı. İlgi alanı nükleer silahlar ve yaygınlaşması. Opennheimer hakkında kitap yazmak için 1980 yılında bir yayınevi ile anlaşmış. Paranın yarısını da almış. Ama verilen 5 yıllık süre bitmiş. Bir dolu araştırma yapmış, malzeme toplamış ama kitabı bitirememiş. Aradan yıllar geçmiş, 1999 yılında arkadaşı Kai Bird’e gitmiş. “Eğer bu kitabı bitiremezsem mezar taşıma “Öteki dünyaya götürdü” diye yazılacak. Bu kitabı birlikte yazıp bitirelim” demiş. O anda işsiz olan tarihçi yazar Kai Bird de teklifi kabul etmiş. Bu ortaklığın sonucu kitap 2005 yılında basılmış ve prestijli Puliztzer ödülü kazanmış.

Neden Promethues?

Peki, yazarlar neden J. Robert Opennheimer’a “American Prometheus” ismini vermişlerdir? Yunan mitolojisi'nde Prometheus, "öngörü" ve “ateş” tanrısıdır. Prometheus en çok ateşi çalarak tanrılara meydan okumasıyla ve ateşi teknoloji, bilgi ve uygarlık biçiminde insanlığa vermesiyle tanınır. Prometheus'un ateşi çalıp insanlara vermesi nedeniyle cezalandırılır. Olimpos tanrılarının kralı Zeus, Prometheus'u bu suçundan dolayı sonsuz işkenceye mahkûm eder. Prometheus bir kayaya bağlanır. Zeus'un amblemindeki kartal, onun karaciğerini yemesi için gönderilir. Neden karaciğer? Çünkü eski Yunan'da karaciğer, insan duygularının merkezi olduğu düşünülürdü. Batı klasik geleneğinde Prometheus, insan çabasını (özellikle bilimsel bilgi arayışını) ve aşırıya kaçma riskini veya istenmeyen sonuçları temsil eden bir şahsiyet olmuştur. J. Robert Oppenheimer’ın kaderi, Promethues’a benzemektedir. Atom bombasının babası sonunda McCarthy döneminde cezalandırılmıştır.

Sonuç

J. Robert Oppenheimer hakkında biraz bilgim vardı. Ancak söz konusu kitabı okuyunca ilginç ayrıntılar öğrendim. Bunu paylaşmaya devam edeceğim.

Tüm yazılarını göster