ABD’de Joe Biden Başkanlık yemini ettiğinden beri en çok merak edilen konu, Türkiye ile ABD arasındaki ilişkilerin nereye gideceği.
Malum; ikili sorunlar, önceki başkan döneminde, Trump ile Erdoğan arasındaki “liderler arası diyalog” ile çözülmeye çalışılmıştı. Açıkçası mekanizma işlemedi ki, Türkiye hem Rusya’dan aldığı S-400 füzeleri nedeniyle Amerikan yaptırımına muhatap oldu, hem de - Suriye’nin kuzeyindeki PKK terör örgütü uzantısı PYD-YPG’nin kontrol ettiği bölgeye ilişkin sorunu çözemedi.
Şimdi yeni bir yönetim var. Biden’ın gerek S-400’ler, gerekse PYD-YPG konusunda ne yapacağı, Türk-Yunan sorunlarına nasıl yaklaşacağı, Halkbank davasında nasıl bir yol izleyeceği merak konusu.
Bu soruları, ABD’nin Ankara Büyükelçisi David Satterfield’e sorma imkanı bulduk.
Satterfield, küçük bir grup gazeteciyle yaptığı sohbette, kimisi yazılmak, kimisi ise yazılmamak kaydıyla tüm sorulara yanıt verdi.
Söze, "Türkiye ile ilişkilere, tüm yönleriyle, büyük değer veriyoruz” cümlesiyle başlayan Amerika Büyükelçisi, “Güvenlik alanında Türkiye değerli ve vazgeçilmez bir NATO ortağıdır, stratejik müttefiktir” dedi ve ardından ayrıntılara girdi. İşte anlattıkları;
• “S-400 YAPTIRIMLARI AMERİKAN YASALARI GEREĞİ. BU KONUDA HERHANGİBİR ÇALIŞMA GRUBU FİLAN YOK...”
Satterfield, Trump yönetiminin son günlerinde Türkiye’ye koyulan S-400 yaptırımlarının incelikle “ayarlandığını” anlattı; “Yaptırımlarla Türkiye’nin tüm savunma sanayi hedef alınmadı. Sadece Savunma Sanayi Başkanlığı’nın bazı lisanslarına yaptırım koyuldu” dedi. Bu adımı “atmaya mecbur olduklarını” ve “üzüntü duyduklarını” da söyleyen Satterfield, ocak sonunda yürürlüğe giren ABD’nin yeni Savunma yasasının CAATSA yaptırımlarının uygulanmasını “zorunlu kıldığını” da vurguladı.
Büyükelçi, yeni yasanın “Türkiye’nin S-400 sahibi olması konusunda daha özel ifadeler taşıdığına” da dikkat çekti.
Satterfield, zaman zaman Türk yetkililerinin yaptığı açıklamaların aksine, S-400’lerin “nasıl kullanılabileceğine ilişkin” herhangi bir çalışma grubu olmadığını da özel
• “SURİYE’NİN KUZEYİNDE SDG’YE DESTEKSÜRECEK”
Büyükelçi'nin, kesin konuştuğu bir başka konu ise, PKK terör örgütünün uzantısı PYD-YPG’nin ana omurgasını oluşturduğu, Suriye’nin kuzey doğusunu kontrol eden Suriye Demokratik Güçleri’ne (SDG) desteğin süreceği oldu. “ABD’nin IŞİD ile mücadele etmek konusunda izlediği politika değişmedi” diyen Satterfield, “Kuzey Suriye’de IŞİD’le mücadele eden Suriye Demokratik Güçleri'yle çalışmaya devam edeceğiz” diye konuştu.
• “ABD’NİN 15 TEMMUZ DARBESİNİ DESTEKLİĞİ İDDİALARI ASILSIZ”
Satterfield, son dönemde özellikle İçişleri Bakanı Süleyman Soylu tarafından dile getirilen, 15 Temmuz darbe girişiminin ardında ABD’nin olduğu yolundaki iddiaları da net bir dille yalanladı ve “Asılsız suçlamalar, hepsi asılsız. Bir müttefikten ve stratejik ortaktan gelecek sorumlu açıklamalar değil" yorumunu yaptı.
Satterfield, son dönemde LGBTQI toplumuna yönelik açıklamalardan da endişe duyduklarını kaydederek, “Dünyada böylesine nefret söylemlerine yer yok” diye konuştu. Bu tip nefret söylemleriyle sadece Türkiye’de değil, her yerde, ABD’de de karşılaştıklarını kaydeden Büyükelçi, “Toplumun çoğunluğundan farklı olanlar da mutluluk içinde yaşama hakkına sahiptir” dedi.
• “YUNANİSTAN’LA İSTİKŞAFİ GÖRÜŞMELER OLUMLU; LİBYA’DAKİ TÜM YABANCI ASKERİ GÜÇLER ÇEKİLMELİ”
Türkiye’yi ilgilendiren diğer uluslararası konularda da görüşünü ifade eden Büyükelçi Satterfield, Ankara ile Atina arasında başlayan istikşafi görüşmeleri “çok olumlu bulduklarını” ve “olabilecek en büyük desteği verdiklerini” söyledi. Satterfield, hem Yunanistan, hem Türkiye’ye gerilimi ve çatışma ortamını yükseltecek “tek taraflı hareketlerden kaçınmaları” çağrısında da bulundu.
Libya’da BM tarafından yürütülen siyasi diyaloğu desteklediklerini kaydeden Amerika Büyükelçisi, “Süreci desteklemek herkesin çıkarına” dedi. Satterfield, Libya’daki tüm yabancı askeri güçlerin de geri çekilmesini beklediklerini de söyledi.
Büyükelçi, Türkiye’nin AB ile ilişkisini desteklediklerini de kaydederek, “Hem Türkiye’nin, hem AB’nin, hem de ABD’nin yararına” diye konuştu.
• “HALKBANK KONUSU MAHKEME SALONUNDA GÖRÜLÜYOR, ABD YÖNETİMİNİN İLGİSİ YOK”
ABD Büyükelçisi, Türkiye-ABD ekonomik ilişkileri konusunda ise şu mesajları verdi;
“Ekonomik ve ticari ilişkilerde ise şunu söyleyebilirim; 30 milyar dolardan fazla doğrudan Amerikan yatırımı var Türkiye’de. Ticaret hacmimiz 20 milyar doları aşmış durumda. 1700 Amerika şirketi Türkiye’de iş yapıyor ve bu şirketler 75 bin Türk vatandaşına iş sağlıyor.
Önceki yönetim iki ülke arasında 100 milyar dolarlık bir ticaret hacmi öngörmüştü. Mevcut 20 milyar dolarlık hacmi düşünürseniz, bu son derce iddialı bir hedef. Amaç da zaten iddialı olmak.
ABD’deki ticaretle ilgili tüm kurumların Türkiye ile olan ekonomik ilişkileri geliştirmek için çalıştığını söyleyebilirim. Türk Lirası'nın istikrara kavuşmasının da bu amaç çerçevesinde cesaret verici. Biz her zaman Türk ekonomisinin temeline güven duyduk. Ancak öngörülebilir, şeffaf ve inanılabilir mali politikalar gerekli, ki bunu da zaten ben söylemiyorum bizzat Türk Merkez Bankası Başkanı ve Maliye Bakanı söylüyorlar. "
Amerika Büyükelçisi’nin son notu ise önümüzdeki ay New York Güney Bölge Federal Mahkemesi’nde görülmeye başlanacak olan Halkbank davası konusunda. Bu davanın dışında, ABD yönetiminin de Halkbank’ın İran yaptırımlarını deldiği için Türkiye’ye herhangi bir yaptırım koyup koymayacağına ilişkin soruya Büyükelçi, “Yargının konusu. Halkbank davası ABD mahkemesinin salonunda görülmektedir. Bu, ABD yönetiminin bir konusu değildir” dedi.
Ve son olarak, çok merak edilen “Biden neden Erdoğan’ı hala aramadı” sorusu;
Satterfield, ilk temasın Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı Sullivan tarafından gerçekleştirildiğini, yakında başkan ya da dışişleri bakanı seviyesinde “yeni telefon konuşmaları olmasını beklediğini” söyledi. Bunun da sadece “bir zamanlama meselesi” olduğu mesajı verdi.