Ortalık elinde cep telefonu, market raflarını dolaşıp “Şunlar İsrail malı, sakın almayın” ya da “Şu markalar İsrail'i destekliyor, aman kullanmayın” diye akılları sıra Gazze’de yaşananları protesto edenlerden, ettiğini sananlardan geçilmiyor...
Bu kadar mı; oturmuş bir yerde kahvesini içen ya da hamburgerini yiyen vatandaşa fiziki şiddete varacak şekilde müdahalede bulunarak İsrail’i protesto ettiğini düşünenler de var...
Son zamanlarda azalmış olsa da satın aldığı kolayı dökerek içindeki zeka cevherini ortaya saçanlar da...
Daha beteri, Türk askerinin şehit düştüğü gün bile bu konuda tek laf etmeyi akıllarına getirmeyen ya da buna gerek duymayan ama Filistin için gösteri yapmayı ihmal etmeyen bir güruh da.
İsrail'i demeç üstüne demeç vererek en üst perdeden protesto etmemek de olmaz! Bu da eksik değil zaten.
Peki bütün bu “aktiviteler” yürütülürken Türkiye- İsrail ticareti nasıl seyrediyor dersiniz!
“Şahane” mi demeli, “Aman ne güzel” mi, yoksa “Nazar değmesin” diye mi yaklaşmalı, bilemedim!
Görece en yüksek ithalat
Türkiye İstatistik Kurumu geçtiğimiz günlerde kasım ayı dış ticaret gerçekleşmesini açıkladı. TÜİK’in web sayfasına girip herkese açık verilerden Türkiye-İsrail ticaretinin kasım ayındaki durumunu inceledik, detaylı olarak...
Türkiye İsrail’le olan ticaretinde fazla veriyor. Bu yüzden ihracat/ithalat dengesini ters kurgulayıp ithalat/ihracat dengesine baktık.
Yani “Bu ülkeden yaptığımız ithalat, bu ülkeye dönük ihracatımızın yüzde kaçı” sorusuna yanıt aradık.
Sıkı durun; geçen yılın aylık olarak en yüksek oranı kasım ayında oluşmuş!
Bir başka ifadeyle İsrail’den görece en yüksek ithalatı kasım ayında yapmışız.
Bir yandan siyasetçilerden sokaktaki vatandaşa kadar İsrail’e karşı esip gürleyelim, sonra da savaşın en şiddetli zamanında İsrail’den görece en yüksek ithalatı yapalım!
Ne güzel protesto(!) değil mi?
Kasımda İsrail’e 301 milyon dolarlık ihracat yaparken 128 milyon dolarlık da ithalat gerçekleştirmişiz. İthalatın ihracata oranı yüzde 42.4.
Oysa geçen yılın on bir aylık verilerine göre başka hiçbir ayda yüzde 40 sınırı aşılmamış, zaten on bir ayın ortalaması da yüzde 32 olmuş.
Kasım ayında savaş şiddetlenmiş, bizim ithalatımız da oran olarak zirveye çıkmış...
Protestocular, neredesiniz?
Market raflarında hafiyeliğe soyunanlar...
Filistin’e destek için ya da bu bahaneyle yürüyüş yapanlar...
Alın size malzeme!
Bundan daha güzel protesto malzemesi, protesto gerekçesi mi olur?
Türkiye kasım ayında İsrail’den tam 128 milyon dolarlık ithalat yapmış.
Bakın ekim ayındaki ithalat 80 milyonmuş, kasıma gelindiğinde tam yüzde 60 artmış.
Savaşın en şiddetli olduğu ayda İsrail’den yapılan ithalatı niye yüzde 60 artırdık acaba?
Sorgulayacaksanız bunu sorgulayın; protesto edecekseniz önce bunu protesto edin!
Bu mallar Türkiye’ye geldikten sonra protestonun ne anlamı var?
Ama “O malların çoğu markette bulabileceğimiz, kafede, restoranda kullanıldığını görüp protesto edebileceğimiz nihai ürün değil ki, o mallar ara mal ve yatırım malı” diyorsanız, bunu diyebilecek bilgi (ya da bilinç) düzeyindeyseniz daha iyi ya! Ara mal ve yatırım malı ithalatının kaynaktan kesilmesini sağlayın! Uğraşmayın kahveyle, kolayla! Onlar çerez kalır bu ithalatın yanında.
Ama olmaz değil mi, bunu yapamazsınız!
Böyle geniş çaplı bir protestoya yürek gücünüz yetmez!
Oysa “Kahrolsun İsrail” diye bağırmak kolay.
İsrail'i protesto bahanesiyle sokaklara çıkmak kolay.
Hele hele kahve içen gençlere saldırmak çok kolay.
Hadi bu ticaretin durdurulması, en azından artmasının önlenmesi için bir protesto yapın!
Hadi!