Altın trendi

Şant MANUKYAN Ekofobi

İkinci mali destek paketinin seçim sonrasına ötelenmesi neticesinde piyasalarda oluşan baskıdan altın da payına düşeni almış durumda. Dünya Altın Konseyi tarafından yayımlanan rapor üçüncü çeyrek trendleri hakkında detaylı bilgi sağladığından önemli noktaları paylaşmak isterim. Toplam talep YoY %19 gerileyerek 892 tona düşmüş ki bu 2009 3. çeyrekten bu yana en düşük seviye. Detaylar ise oldukça ilginç. Mücevherat açısından bakıldığında talep 333 tonda kalmış ve 2000 yılından bu yana en düşük 3 seviyeden bir tanesi. Yılbaşından 3. çeyrek sonuna kadar olan talep 1000 tonun altına düşmüş. Bu son 20 yıldır görmediğimiz kadar düşük bir talep. Elbette özellikle Hindistan ve Çin gibi ülkelerde ciddi düşüşler söz konusu. Türkiye’de ise YoY gerileme %22, 2. çeyrek talebi olan 4 ton tarihin en düşük talebiydi ve 3. çeyrekte toparlanma görüyoruz, talep 6.5 tona çıkmış. Ancak düğünlerin ertelendiği kurun sert değer kaybı nedeni ile altının değer kazandığı bir ortamda gelişmekte olan ülkelerde talebin çakılması şaşırtıcı değil. Bekleneceği üzere altına asıl talep finansal ürünler üzerinden geliyor. Borsa yatırım fonları ve bar ve altın para istatistiklerine baktığımızda 3. çeyrekte YoY artış %21, sene başından bu yana ise %63. Fonlara girişler neticesinde satın alınan altın miktarı 272 ton olurken fonların tuttuğu toplam miktar 3,880 ton olmuş. Bar ve altın para talebinde ise artış YoY %49 seviyesinde. Merkez bankalarının faizleri sıfır seviyesine çekmesi, likidite operasyonları ve enflasyon korkusu gerek borsa yatırım fonlarında gerekse bar ve parada altın talebinin artmasına neden oluyor. Merkez bankası rezervlerine geldiğimizde ise yukarıda görülen coşkunun tam aksi bir durum söz konusu. 2020’nin 3. çeyreğinde merkez bankaları net alıcı değil net satıcı olmuşlar ki en son bu durumu 2010 4. çeyreğinde görmüştük. Miktar ise büyük değil, rezervlerde sadece 12.1 ton gerileme söz konusu. Ancak trende göz attığımızda 2018-19 döneminde 250 tonla zirve yapan talebin o günden sonra net bir şekilde düştüğünü de görebiliyoruz. Alıcılar BAE, Hindistan, Katar, Kazakistan gibi geniş bir yelpazede olurken satış tarafından iki ülke görüyoruz: Türkiye ve Özbekistan. Dünya Altın Konseyinin verdiği satış rakamı 22.3 ton. Ancak yılbaşından bu yana baktığımızda 148.7 ton alımla listede en üstteyiz. Düşük faizler bazı merkez bankalarını alıma yönlendirirken ticaret hacminin gerilemesi ile daralan ticaret fazlası da pek çok ülkenin rezervlerine ekleme yapmasını zorlaştırıyor. Öte yandan krizde ikinci bir dalga görürsek merkez bankaları ve hatta IMF altın satışına başvurabilir. Elbette raporda başka detaylar da var ancak ben değinmeyeceğim. Altın deflatif bir ortamda satış yemeye mahkum. Ancak seçim belirsizliği ve daha önemlisi global finans sisteminin zayıfl ığı göz önüne alınırsa kısa vadeli risklere rağmen hala portföylerde taşınması gereken bir varlık. Bu vesile ile tüm Dünya Gazetesi okurlarının Cumhuriyet Bayramını kutlar nicelerinde beraber olmayı dilerim.

Tüm yazılarını göster