BAŞKANLIĞINI Burak Yakın’ın yürüttüğü Mücevher İhracatçıları Birliği’nin Kaya Palazzo Belek’te düzenlediği “Jewellery Antalya”da stantları dolaşırken Ahlatcı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Ahlatcı, oğulları Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ahmet Emin Ahlatcı, Yönetim Kurulu Üyesi Ateş Ahlatcı ile karşılaştık.
Ahmet Ahlatcı da tüm sektörün yakındığı altın ithalatına getirilen aylık 12 tonluk altın ithalatı kotasına değindi:
- Kota yüzünden külçe altının kilo başına fiyatı Türkiye’de uluslararası piyasalardan 3 bin dolar daha yüksek. Bulgaristan’dan, Yunanistan’dan, İran’dan yolcu beraberinde altın getiren, 3 bin dolar kazanıyor. Dövizimiz onlara gidiyor.
Ahlatcı Metal’in sektörde ihracat şampiyonu olduğunu belirtti:
- 5.5 ton ihracat yapmışız. Bize tanınan kota 1 ton. Bizim verdiğimiz altınla Merkez Bankası’nın rezervleri artıyor.
Ekonomi yönetiminden zaman zaman mücevher sektörüne ön yargılı bakışlar olabildiğine işaret etti:
- Bizi “öcü” gibi görüyorlar. Sektörümüze kulak verip, ithalatın önünü açmaları gerekir. Sektörümüzün kayıtlı ihracatı 7.6 milyar dolar görünse de bana göre içeride turistlere satış, kayıt dışı satışlar toplandığında ihracatımız rahat 17 milyar doları buluyor.
Altın ithalatının tümüyle serbest bırakılmasının cari açığı düşüreceğini savundu:
- Şu anda ülkemizde altına kilo başına 3 bin dolar fazla ödüyoruz. Kota kalksa, dünya ile fiyat farkı sıfıra iner, hatta 500 dolar kadar eksi bile olabilir.
Yastık altındaki altınları alıp Merkez Bankası’na verdiklerini anımsattı:
- Devletimiz önümüzü açsın, ihracatı 20 milyar dolara çıkaralım.
Sohbet sırasında aklına şu soru geldi:
- Ekonomi yönetimi altın ithalatındaki kotayı kaldırmak için Merkez Bankası rezervlerinin hangi seviyeye ulaşmasını bekliyor? Örneğin, bekledikleri 200 milyar dolarlık bir rezerv seviyesi midir?
Devletin sektörde yanlış yapanı gördüğünde yakalayıp cezasını vermesi gerektiğini vurguladı:
- Alınan genel kararlarla bütün sektörü cezalandırmak olmaz.
Ardından ithalat kotasına şu çözümü önerdi:
- İhraç kaydıyla ithalata izin versinler. Yani, altını ithal edelim, 2 ay içinde işleyip ihraç edelim.
Sektör temsilcilerinden dahilde işleme rejimini (DİR) anımsatanlar oldu:
- DİR var zaten. O kapsamda yapabilirler.
Ahmet Ahlatcı, ısrar etti:
- Arkadaşlar, DİR’i karıştırmayın. DİR bütün sektörler için geçerli bir uygulama. Karmaşık tarafları var. Bize ihraç ettiğimiz kadar altın ithal izni versinler. Karmaşık bir uygulamaya gerek yok.
Altın ithalatında 2 tonu ihracatçıya yönelik olmak üzere aylık 12 tonluk kota, Ahmet Ahlatcı’nın önerdiği şekilde esnetilir mi?
Yani, kota uygulaması, “ihracatın kadar altın ithal edebilirsin” şekline dönüştürülür mü?
3 firmaya 12 ton için izin verildi, 9 ton altın geldi, 235 kilo ihraç edildi
MÜCEVHER İhracatçıları Birliği’nin düzenlediği “Jewellery Antalya”da elden ele dolaşan bir tablo gördüm. Tablo son 6 ayda dahilde işleme rejimi (DİR) kapsamında altın ithalatı izni alan 18 firma, onların ithalatları ve ihracatları yer alıyordu.
Tablonun elden ele dolaşmasının nedeni, 3 firmanın dikkatleri çekmesiydi. Şirketlerin isimlerini yazmak yerine tablodaki sıra numaralarıyla durumu anlatacağım:
Son 6 ayda 2 bin 840 kilo altın ithalatına izin verildi.
1920 kilo ithal etti.
Hiç ihracat yapmadı.
5 bin kilo altın ithalatı izni aldı.
4 bin 920 kilo ithal etti.
35.79 kilo ihraç etti.
4 bin 835 kilo altın ithalatı izni aldı.
2 bin 183 kilo ithal etti.
200 kiloluk ihracat yaptı.
Şimdi bu firmalara verilen izin, ithalatları ve toplam ihracatlarına bakalım:
-
3 firmaya son 6 ayda 12 bin 675 kilo altın ithalat izni verildi.
-
3 firma 9 bin 23 kilo altın ithal etti.
-
3 firmadan biri hiç ihracat yapmadı. İkisinin ihracatları toplamı 235.79 kiloda kaldı.
Tabloyu inceleyen sektör temsilcileri, şu soruyu sorup durdu:
- İhracatçıların büyük bölümü kota nedeniyle kıvranırken 3 firma 12.6 tonluk izni nasıl aldı? 9 ton altın ithal etmelerine rağmen, ihracatları neden 235.7 kiloda kaldı?
15 yeni firma 180 milyon dolar ihracatla ilk 20’ye girdi hayali çıkınca sektör ceza aldı
TÜRKİYE İhracatçılar Meclisi’nin (TİM) Aralık 2023’te açıkladığı Kasım 2023 ihracat verileri içinde Mücevher İhracatçıları Birliği’nin dikkatini çeken ilginç bir detay vardı.
Birlik her zamanki gibi altın ve pırlantalı ürünleri ayrı ayrı listelemişti. Pırlantalı ürünlerin ilk 20’sinde yer alan 15 firmanın adını sektörden hiç kimse duymamıştı. Önce sektör temsilcileri “firmaları bilen var mı?” diye tarama yaptı, sonuç alamadı.
Bunun üzerine Mücevher İhracatçıları Birliği, firmaları inceletti. Hepsinin 30 gün önce kurulduğu anlaşıldı. 30 günlük firmaların o kadar kısa sürede pırlantalı ürün üretip, ihraç etmesi pek akla yatkın değildi. Çünkü, gerçek üretici firmalar, DİR kapsamında getirdikleri ürünleri normalde 4 ayda işleyip ihraç ederken, bu sürenin son dönemde 2 aya düşmesi gündeme geldiğinde telaşlanmıştı:
- Pırlantalı ürünü 2 ayda yetiştirmek çok zor…
Birlik, oluşan şüpheler üzerine 15 firmanın 180 milyon dolarlık ihracatını Ticaret Bakanlığı’nın dikkatine sundu. İnceleme sonucunda ihracatın hayali olduğu, söz konusu 15 firmanın 180 milyon dolar ihracat yapmış görünüp, parayı o tutarda altın şeklinde Türkiye’ye getirdiği, Borsa’dan geçirip piyasaya sunduğu anlaşıldı.
Ticaret Bakanlığı, bunun üzerine ihracatçıların dövizi ülkemize kıymetli maden şeklinde getirme uygulaması kapsamından mücevher sektörünü çıkardı.
Mücevher ihracatçıları bu duruma içerledi:
- Hayali ihracat yapan, dahilde işleme rejimini ihlal eden firmalar tespit edilip cezası verilir. Bütün sektörü cezalandırmak olur mu? Diğer sektörlerdeki ihracatçılar dövizini kıymetli maden olarak getirebiliyor, biz getiremiyoruz. Olacak iş mi?
Ticaret Bakanlığı, ihracat dövizini kıymetli maden olarak Türkiye’ye getirebilme uygulaması kapsamına mücevher sektörünü yeniden alır mı?