Almanya yapısal reform yapabilir mi?

KONUK YAZAR

Ludovic Subran
Baş Ekonomist
Allianz Almanya

Almanya, 2023 yılında ekonomisi daralacak olan dünyadaki tek büyük ülke. Ancak bu gerilemenin geçici bir olgu olmadığı yönünde gerçek bir risk var. Bunun yerine, ülkenin uzun vadeli temel görünümünün değiştiğine işaret ediyor.

Hem Almanya’nın hem de Avrupa’nın geri kalanının iyiliği için, karar vericilerin şimdi kararlılıkla hareket etmeleri umulabilir. Bu krizi, son yirmi yılda biriken yapısal zorlukların uzun listesini nihayet ele almak için bir fırsat olarak görmelidirler.

Allianz Pulse 2023 anketinin de gösterdiği gibi, Alman katılımcılar mevcut ekonomik durumu 2020’de Covid-19 salgınının zirve yaptığı dönemden veya 2022’de Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin ardından yaşananlardan bile daha kötü olarak değerlendiriyor. Jeo-ekonomik çerçevenin şu anda Almanya’nın aleyhine değişmekte olduğu gerçeği ancak biraz gecikmeyle fark ediliyor.

Çok uzun bir yapılacaklar listesi

Hükümetin son dönemdeki politika girişimleri büyümede küçük bir artış sağlasa da, Almanya büyüklüğündeki bir ekonomiyi gereken ölçüde yeniden yapılandırmak için yeterli değildir. Almanya’nın, geçmişteki yetersiz politika tercihlerini yönetmekten derin reformlara doğru hızla geçiş yapması gerekmektedir.

Almanya, ekonomisini yeniden yapılandırırken dik bir yokuşla karşı karşıyadır. İşgücü açığı, geçmişteki yanlış politika kararlarından kaynaklanan yüksek enerji maliyetleri, yüksek düzenleyici ve vergi yükleri, yavaş dijitalleşme süreci ve belki de en önemlisi siyasi belirsizlik dahil olmak üzere ele alınması gereken bir görevler listesi var.

Önemli reform alanlarından biri de enerji politikası. Şirketler daha ucuz enerjiye sahip yerler için Almanya’dan kaçmaya başlıyor. Bu eğilim, ülkenin ekonomik omurgasını oluşturan “Mittelstand” şirketlerini de önemli ölçüde kapsıyor. Bu eğilimi durdurmak için Almanya’nın daha düşük enerji fiyatlarına ihtiyacı var. Bu da öncelikle yerli enerji üretiminin arttırılmasıyla sağlanmalıdır. Bu nedenle hükümetin daha hızlı planlama ve onay prosedürlerine öncelik vermekten daha fazlasını yapması gerekiyor.

Elektrik şebekesi ağının güncellenmesi, Hidrojen Hızlandırma Yasası ve diğer çözümler de dahil olmak üzere yeşil enerji çözümlerinin genişletilmesiyle ilgili tüm müzakerelere rağmen, yenilenebilir enerji kaynaklarının fiyatları, zamanlaması ve yeterli hacimleri konusunda önemli sorular var. Tüm bunlar şirketler için büyük bir belirsizlik anlamına geliyor.

Enerji politikasının ötesinde, Almanya’nın kendisini inovasyon, yatırım ve yüksek katma değerli işler yaratılacak bir yer olarak konumlandırmak için acilen somut adımlar atması gerekiyor. Alman ekonomisinin dönüşümünü desteklemek için tercih edilen - ancak çok yetersiz - yöntem olarak sübvansiyonlara güvenmek yerine, politika yapıcıların üretken özel sektör yatırımları için zemin hazırlamaya öncelik vermek için gecikmiş bir inanç değişikliğine gitmeleri gerekir.

Daha yalın bir devlet, düzenlemelerin basitleştirilmesini, bürokrasinin azaltılmasını ve gerekli işlevlerde idari kapasitenin güçlendirilmesinin yanı sıra dijitalleşmenin üretken gücüne çok daha fazla güvenilmesini gerektirir.

Hizmet sektörünün genişletilmesi, uzun vadede Alman ekonomisini canlandırmak için bir başka yol sunuyor. Tesadüfe bakın ki, bu talep en az yirmi yıl önce önde gelen Alman ekonomistler tarafından dile getirilmişti. O zamandan bu yana çok az şey değişti. Almanya, yazılım, büyük veri ve eğlence gibi geleneksel olarak güçlü olduğu alanlarla ilişkilendirilmeyen alanlara doğru genişleyerek güçlü üretim tabanını geliştirmelidir. Bunu yapmanın bir kaldıracı, şirketlerin fazla tasarrufl arını, doğrudan imalat faaliyetleriyle ilişkili olanların ötesinde hizmet sektörü faaliyetlerine yatırım yapmak için kullanmaları olacaktır. Elbette bu stratejinin, Alman tüketicilerin yüksek kaliteli hizmetlere yönelik artan talebiyle eşleştirilmesi gerekecektir.

Başarılı olmak için Alman politika yapıcıların, Alman ekonomisinin ihtiyaç duyulan değişimlere uyum sağlamak için yeterince esnek olmasına izin veren bir ortam yaratması gerekecektir. Bunun için de maliye politikasında kurumsal ve kişisel vergi yüklerinin azaltılması ve emeklilik reformlarının hayata geçirilmesi gibi somut adımlar atılması gerekiyor. Bu özellikle Almanya’nın hizmet sektörünün geliştirilmesi için geçerlidir. Bu tür yatırımları teşvik etmek için özel amortisman haklarının yanı sıra vergi kredileri de gereklidir.

Bu tür reformlar sadece yerli işgücü havuzunu daha yüksek ve daha uzun süreli katılım için teşvik etmek için gerekli değildir. Aynı zamanda Almanya’nın ekonomik dönüşümünün önemli bir bileşeni olan yüksek vasıfl ı göçmenleri çekmek için de kritik öneme sahiptir. Hükümet bu konuda büyük bir kararlılıkla hareket etmeli ve yararlı bir ilk adım olan yakın zamanda yasalaşan göç reformu çabalarının gerçek değişikliklere yol açmasını sağlamalıdır.

Sonuç

Euro bölgesi krizi sırasında, Alman hükümeti yapısal reformları çok uzun süre ele almadıkları için bir dizi Avrupa ülkesini eleştirmişti. Şimdi Almanya’nın da aynı meydan okumayla karşı karşıya kalmasının tam zamanı olduğunu söylemek ironiden çok daha fazlasıdır. Bu, Almanya’nın ekonomik modeli için varoluşsal bir sorudur.

Tüm yazılarını göster